KANUNUN HUKUKU İĞFALİ

Abdullah AYDIN

 

                                                                                                                            Abdydin42hotmail.com

 

            Kanun, yasa, tüze, hukuk, hak, adalet; bu kelimelerin tümünü aynı daire içinde değerlendirip, kişi ve toplumla olan ilişkilerini ve onların hayatlarındaki etkilerinin ne olup olmadığını ve yaşantımızdaki yerinin değerini daha iyi anlayabiliriz…

            Anayasa, Kanun, Yasa, Kanun hükmünde kararname, Tüzük ve Yönetmelik toplum yaşamındaki kuralları belirler ve yaptırım gücü içerir…

            Tüze, Hukuk ve Adalet, Tüzel kişilikler, toplum ve bireyler karşısında savunmayı, hakların gözetilmesini ve yerine getirilmesini, bireyin, toplum, Devlet ve bireyler arasındaki ilişkilerini, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesini belirler ve sonuçlandırır…

            Her türlü rejim, sistem ve yönetimin kendine has kanunları, kuralları ve yığınları yönetecek, yönlendirecek yaptırım örgüleri ve kurumları vardır. Ancak bunlar o ülke veya rejimin insani olduğunu, yönetimindeki halkı demokrasi ve refah içinde yaşattığı anlamına gelmez…

            Tiranların, despotların ve baskıcı yönetimlerin oluşturdukları korunma bariyerlerinin en etkili olanı kanunlardır. Baskıcı yönetici ve yönetimler yaptıkları her yanlışın, işledikleri her haltın kanunun gerekleri olduğunu iddia ederek savunuda bulunurlar. Ancak savunuları kendi kotardıkları kanunlara uysa da, hukuka, adalete uymaz, insanları ve toplumları mutlu etmez. Kanun-Yasa adalet ve hak dağıtmıyorsa, mevcudiyetleri işin kılıfına uydurulmasıdır; bu tür kanunlarla Hukuk devleti ve Demokrasi oluşturulamaz…

            Parlamentomuzun Kanun çıkarma hızına söyleyecek bir sözümüz yok. Ancak çıkarılan kanunların içeriğine ve toplumla yaratacağı çelişkilere ve oluşturacağı rahatsızlıklara şimdiden itirazlarımız var.

            Anayasa oylamalarında gördüğümüz gibi, birbiriyle fazla ilintisi olmayana kanunların aynı çuvala doldurularak (artık torba yetmiyor) Parlamentodan veya halkoyundan geçirilmesi çağdaş hukuk yapısı ve uygulamasına pek uymuyor. Bu uygulamanın çelişkileri kaçınılmaz olarak rahatsızlık yaratacak ve yeni çözüm yollara aramak zorunda kalabileceğiz…

            Kanun ve hukuk ilişkilerindeki uyumsuzlukları örneklemek gerekirse:

            a-Yüksek yargının iktidar talepleri doğrultusunda şekillendirmeye çalışılırken yapılanlar, gelecekte ülkemizin başını çok ağrıtacak gibi görünüyor. Anayasa Mahkemesi üyelerine tanınan ekonomik ve sosyal haklar, ülkemizin sosyo-ekonomik yapısı dikkate alındığında, yapacağımız tanımlama ‘kendini mahkemelerini oluşturuyorlar’ temeline oturuyor…

            b-Yaşadığımız toprakların savunulması bir görevdir. Karşılık beklemeden ve ücret almadan amatörce yapılıyorsa kutsaldır; ‘Mehmetçik’ dediğimiz kesimin yaptığı budur.  Ancak ücret karşılığı yapılan görevler kutsallığın dışına taşar, çünkü toplum hizmetin bedelini ödüyor demektir. Polis askerlik yapmayacak, Ücretli ve rütbeli Askerler askerlik yapmayacak, yurt dışına tüyen, arkasını bir yerlere dayayanlar, parayı destelemiş olanlar, sahte hasta raporu alanlar askerlik yapmayacak, yüksek tahsil yapanlar birkaç gün yapacak. Eee.. Hani vatan görevi kutsaldı? Kutsallık, sadece yoksula, tahsil yapamayana, yurt dışına kaçamayana, kendini silâhlı Devlet görevine atamayanlara mı ait? Tuzu kuruların ve maaş karşılığı görev yapanların kutsal vatan görevleri yok mu? Acaba işin temelinde ‘alavere dalavere, bizim memet nöbete’ deyişi mi yatıyor?

            c-AKP iktidarının Dünya’da eşi benzeri görülmemiş ve mevcut hiçbir hukuk kuralına uymayan ‘Torba yasa’ sevdası, gelecekte ülkeye ve halkımıza çok pahalıya gelebilir. Çorba yasaların torbasında, birbiri ile hiç ilişkisi olmayan yasalar birlikte oylanıyor. Bütün iş güvenceleri yok ediliyor, çalışanların gelecek garantisi ortadan kaldırılıyor. Yani emekçilerin kaderlerine kan doğranıyor…

            Halkımız her ne kadar onaylamış olursa olsun, birçok maddenin birlikte oylandığı Anayasa Referandumu ve torba yasalar ülkemiz hukuk düzeninin iyileşmesine katkı yapmayacağı gibi, tökezleyerek devam eden sistemimiz daha da çok aksayacaktır…

            Gerçek demokrasilerde yöneticiler, yasalara, kanunlara değil, hukuka sığınırlar. Bu gün iktidar sahipleri yaptıkları yasalara güvenmemeliler. Hukuka ve adalete uymayan yasalar her dönem Bumerang etkisi yapmaya gebedirler ve sahiplerini vurma tehlikesi vardır…

            Torba yasa düzenlemeleri asla hukuk uygulaması olamayacağı gibi, tamı tamamına, Hukukun yasalar, kanunlar tarafından iğfal edilmesidir… Bu eylemde Parlamento alet ediliyorsa, sistem bütün olarak suç işliyor demektir. Hiçbir suçun cezasız kalmayacağı asla ve asla unutulmamalıdır!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.