Sayın Fatih Altaylı:
Bu yazıyı size hitaben neden yazıyorum? Sizinle, TV. İzleyicisi ve Gazete okuru olmamın dışında, hiçbir ilişkimiz olamamasına rağmen.
Sanırım, Haber Türk Televizyonu ve Haber Türk Gazetesi, sizin emek ve düşünceleriniz etrafında şekillendi. Yayın hayatına başladığından beri, televizyonunuzu izlemeye, gazetenizi okumaya çalışıyorum.
Televizyonunuz ve gazetenizde zaman zaman eleştirel baktığım sunum, tercihler, haberler ve yorumlar olsa da, sizleri izlemeye ve okumaya devam ettim.
Ancak Sayın Türkân Saylan"ın, Teşvikiye Camisi önünde yapılan Dini gerekliliklerin yerine getirilmesi ve hayata veda töreni sırasında, Televizyonunuz Haber Türk"ün yaptığı canlı yayında, alt yazıda geçen bir cümle beni aptallığımdan uyandırdı ve sizler hakkındaki kanaatlerimde ne kadar yanıldığımı anladım.
Televizyonunuzun geçtiği alt yazı ima içeriyor ve diyor ki : Türkân Saylan"a cenaze namazı kılındı. Ne yani, cenaze namazı kılınmayıp da ne yapılacaktı? Yoksa siz Namaz ve İmam yerine Papaz veya Haham"mı bekliyordunuz? Cami yerine Kiliseye, Havraya
götürülmesini, yakılarak küllerinin savrulmasını mı bekliyordunuz?
Kuruluş aşamasında ve akabinde halka yansıtmaya çalıştığınız ilke ve görüşlerinize (samimi zannetmiştik) uymayan bir cinlikle, kılçığı atıyor ve rampa ettiğiniz çevrelere göz kırpıyorsunuz. Merak etmeyin; onlar, çaktırmadan verdiğiniz bu mesajı, bu selâmı mutlaka almışlardır. Umarım bu mesaj ve selâmınız ödünsüz kalmaz.
Sayın Altaylı: Sayın Türkân Saylan"a ve ince ince bir yerlere yönlendirmeye çalıştığınız halkımıza özür borcunuz var. Mesleki rekabet içinde dilinize doladığınız o Gazetecilik etiği, Haber Türk Televizyonuna ne diyor lütfen yanıtlar mısınız?
NE ZAMAN ADAM OLURUZ acaba, yanıtı sizde saklı olsa gerek.
Bu hatayı düzelteceğini umuyorum. Saygılarımla. 19 MAYIS 2009-05-19
Mektup Fatih Altaylı'ya
Abdullah AYDIN
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.