Sonuçlar - Sonuçlar - Dersler

Abdullah AYDIN

ABDULLAH AYDIN
abdaydin42@hotmail.com 


    29 Mart yerel seçimleri genel seçim havası içinde geçti. Başbakan, kamu hizmeti bahanesi ile Devlet olanaklarını da kullanarak, normal süresinden bir ay evvel başlattığı seçim Propaganda dönemine, diğer partiler de mecburen girdiler.

    Bu yoğun propagandanın etkisi, Köy Muhtarlığı seçimlerinde bile, istenmeyen bazı olumsuzluklara neden oldu. Olumsuzluklar hâlâ devem ediyor ve bir müddet daha devam edecek gibi görünüyor.


   Seçim sonrasında yurttaşlarca en fazla sorulan ve yanıtı aranan soru ise: bu seçimlerin galibi ve mağlubunun kim olduğunun cevabı idi. Kim kârlı çıktı, kim zararlı çıktı, kim durumu idare etti? Sorunun cevabı ilden ile, bölgeden bölgeye ve siyasi eğilime göre değişebiliyor. Her seçimde sonucunda olduğu gibi, Parti başkanlarına göre ise hiç biri yenik değil, hepsi seçimden başarılı çıktılar!

  Eğer şöyle şöyle olsaydı, böyle böyle olmasaydı bütün yerel yönetimleri süpürüp atacaklardı, ama millet ve bazı odaklar önlerine engeller çıkardılar; dolayısıyla bütün belediyeleri alamadılar!


Seçim sonuçlarına üst paragrafta gerçeklerle ironiyi biraz karıştırarak baktık. Ancak, Türkiye haritasındaki partisel renklenmeyi dikkatle incelediğimizde, olaya daha bir ciddi gözle bakmamız gerektiği sonucuna varıyoruz.


İktidar partisi birinciliğini koruyor ve ülkenin bütününde siyaset yapıyor. Bu yapıya ve tüm Devlet olanaklarını kullanmasına karşın, iniş trendine girdiği görülüyor. Seçim öncesi başbakan"ın "istiyorum" dayatmaları ve AKP örgütünün halkı "bize oy vermezseniz yeterli hizmet alamazsınız" tehditlerinin de geri teptiğine tanık oluyoruz.

 Ekonomik sıkıntı, işsizlik, yoksulluk yokmuş gibi davranması, geleceğe yönelik ve ekonomik bunalımın giderilmesi doğrultusunda gerçekçi bir programının olmadığının göstergesiydi. Siyasi gerilimi düşürmek yerine, iktidar partisi sert bir propaganda yürüttü ve muhalefetin tepkisiyle karşılaşınca ortam daha da setleşti. İktidar partisinin yapması gereken, seçimlerin hukuk ve güvenlik içinde ve Devletin tarafsız yaklaşımları altında geçmesini sağlamak olmalıydı; bu olmadı…


Ana muhalefet partisi CHP"nin seçim çalışmalarını çatışmadan uzak yürütmesi, yoksulluk, yolsuzluk, işsizlik ve ekonomik konular üzerinde yoğunlaşması nispi olumlu sonuçlar verdi ve oylarını bir miktar artırdı. Demokratik geleneklere en yakın parti olmasına rağmen, aday tespitlerinin merkezden belirlenmesi eksi hanesine yazılacak bir davranış olarak kabul edilebilir.

 CHP"nin bir başka hata, noksanlık ve yetersizliği, siyaseti ülkenin bütününe yayamaması, kendini ülkenin bir bölümünden enterne etmesidir. Ülke yönetimine talip olan siyasi kurumların hiçbir sosyal hücreyi yok sayması, gözden uzak tutması veya o hücrelerden umudunu kesmesi gibi bir lüksü olamaz. CHP, ülkenin herhangi bir noktasındaki tek oyun bile hesabını yapmak zorundadır.

Çünkü CHP ülke bütünlüğü, Cumhuriyet ve Demokrasinin korunup geliştirilmesi yolunda görev (misyon) yüklenmiş bir partidir, gelip geçici, konjonktürel veya gecekondu türü partilere benzeyemez…


MHP, geçmiş yıllardaki tekli bakışını ve sertliğe dayanan söylemlerini biraz yumuşattığını, sosyal ve ekonomik konularla da ilgilenmeye başladığının işaretlerini verdi. Ancak, etnisite terminolojisini kullanmaktan kendini kurtaramıyor ve siyasetini ülke bütününe yayamıyor. Bu bakış açısı ve siyaset yapma tekniği başka etnisitelerin siyasi güç kazanmasını körüklüyor ve giderek karşılıklı siyasi beslenmeye dönüşüyor. MHP, karşı siyaseti besleyecek söylemlerden kaçınmalı ve siyasetini çokluğa yaymanın yollarını aramalıdır…


DTP propaganda süresince söylem ve eylemlerini Kürt halkının hakları ve Demokrasi üzerine oturtsa da, bu hakların geliştirilmesini ve hâkimiyet kurdukları yöre halkının ekonomik sorunlarını hiç dillendirmediler. Propaganda döneminde bile terör örgütünün etkisinde ve güdümünde olduğu açıkça görüldü.

 Bazı siyasi partiler sadece can korkusu nedeni ile bölgeye seçim çalışması için bile gidemediler. Dünyanın hiçbir yerinde etnik siyaset başarılı olamamıştır ve hep haklarını koruduğunu söylediği halka zarar vermiştir. Siyasi partiler kanla beslenemezler. DTP bir bölgeyi sahiplenerek Türkiye partisi olamaz, böyle devam ederse, gelecekte siyaset sahnesinden silinmek durumundadır. DTP siyaseti yapanlar, bir gün terör örgütünün ve onun yaydığı korkunun yok edileceğini düşünerek siyaset yapmalılar…


Siyasi partilerimizin ve adayların vaatleri köylerimizin, kasabalarımızın ve kentlerimizin ne kadar çok ihtiyacının olduğunu gösterdi. Bu vaatler ve talepler bizim gerçeklerimiz. Görev alan insanlar, kendilerinin de öne sürdüğü talepleri dikkatten kaçırmamalı ve halkımızı insan gibi yaşama hakkından, kötü yöneticilik yaparak mahrum etmemeliler. Siyasette bütün seçim sonuçları birilerine görevdir ve birilerinden taleptir.

 Seçimleri birilerine makam ve ikbal sağlayan eylem olmaktan hep birlikte çıkarmalıyız. Aksi durumda, seçim yapmanın hiçbir neden ve anlamı olmaz… Demokrasiyi oyun olmaktan çıkarıp, yaşam biçimine dönüştürebilirsek, seçim işte o zaman anlam kazanır. Halkımızın bu olgunluğa eriştiğine inanıyorum. Dersi sadece kürsüdekiler değil, bazen de aşağıdakiler veriyor. Seçilenler bunu asla unutmamalı!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.