Bugün bir meydanda gençler PKK'yı lanetliyordu. Ben de topluluğa doğru yöneldim. Tam topluluğa yaklaştığım anda, üşümemek için eski giysilerle kat kat giyinmiş, ama ayağında sadece terlik olan, şalvarlı 60 yaşlarında bir ''ana'' gördüm. Ne o birilerinin umurundaydı ne de onun umurundaydı birileri…‘‘Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez’’ bandajını üzerine taktığı başörtüsünün altından dökülen kar beyaz saçları ilişti gözlerime ilk. Sonra su gibi yaş akan gözleri. Omzuna elimi attım. Döndü baktı bana..Ağzı bir şeyler mırıldanıyordu. Biraz dikkat edince anlayabildim dudaklarındaki mırıltıyı. Beddua ediyordu tüm hainlere, sessiz sessiz ve en içten. Dayanamadım eğildim elini öpmek için. Zoraki uzattığı kınalı ellerinin tırnakları vitaminsizlikten bembeyaz olmuştu.
Öptüm ellerini ve sarıldım ona, vatan kokuyordu.
Ve dedim ki,
Çarkına tükürdüğüm dünya neden hep vatan kokan insanlar gözyaşı akıtıyor?
_________________________________________
Hakkâri’nin Çukurca ilçesindeki terör saldırısında şehit olan Sakaryalı Jandarma Çavuş Birol Elmas’ın, annesinin yaşadığı evin elektriği borcundan dolayı kesikmiş. Ta ki şehidin haberini vermek için o eve birileri gelinceye kadar. Ve durum ortaya çıkınca, Sakarya Elektrik Dağıtım AŞ (SEDAŞ) çalışanları, şehit ailesinin icrada olan 2 bin 300 liralık borcunu, kendi aralarında topladıkları parayla ödemişler.
Sağ olsunlar…
Ve dedim ki,
Çarkına tükürdüğüm dünya, neden kaçak elektik kullananların değil de borcunu ödeyemeyenlerin ampulleri sönüyor Ve neden şehit Birol Elmas’ın ailesinin borç hanesine birilerinin kullandığı kaçak elektrik bedeli de yazılıyor?
_______________________________________________
Belli! (Malum) Basın ve medya, taşeron itlerin son saldırısından sonra neredeyse şehitlerimizi suçlayacak yayınlar yaptılar. Neden bu karakol şöyle böyleymiş. Yok bu saldırı aslında malum olanların işiymiş. Bazıları da pkk’ya sitem ediyordu. Niye oyunbozanlık yaptınız biz size zaten istediklerinizi verecektik, bak şimdi millet uyandı v.s… Aklıma Milli Mücadele yılları geldi. O yıllarda Ali Kemal’in aşağı yukarı yazdığı yazıların çoğunu dönemin gazetelerinden okumuş olduğumdan biliyorum. O da aynen böyle yazıyordu.
Karşılığında ise cebinde İngiliz paraları hiç eksik olmuyordu.
Ve dedim ki;
Çarkına tükürdüğüm dünya, neden kendini satmayanlara da söz hakkı vermiyorsun?__
__________________________________________________
Emperyalistlerle işbirliği yapanların nasıl onursuzlaştığı ve bir sırtlan sürüsüne dönüştüğünü Kaddafi'nin öldürülmesinde gördük. Bir yanda ülkelerini yağmacılar bombalarken hesapta özgürlük isteyenler kendi liderlerini aşağılık bir yöntemle ve işkenceyle öldürdüler. Ki, Kaddafi onların her birine ev vermiş, araba vermiş, üstelik milli gelir paylarını peşin peşin ödemiş, eğitim ve sağlığı parasız yapmış bir lider. Libya'yı bombalayanlar zaten halkına veriyor, bize vermiyor diye oraları bombaladılar.
İşbirlikçi sürüler dünya tarihine bir ibret örneği daha kazıdılar, üstelik en alçakça bir şekilde..
Ve dedim ki,
Çarkına tükürdüğüm dünya. Neden halkına hizmet edenleri bombalıyorsun da, en çok aç insanın yaşadığı Abd’yi yönetenleri bombalamıyorsun?
__________________________________________________
Abd ordusu gelecek günlerde Irak’tan başı dik ülkelerine döneceklermiş.
Ve dedim ki,
Çarkına tükürdüğüm dünya. Neden hep onların başı dik?____________________________________________________
Hesapta acılı günlerde program yapmayan ama 24 şehidimiz olduğunda gümbür gümbür program yapan Acun Ilıcalı, yine çok izlenmiş.
Tıpkı Orhan Pamuk’un Nobel alması gibi….
Ve dedim ki,
Çarkına tükürdüğüm dünya. Neden şehit haberleri geldiğinde tam programa çıkmak üzereyken ‘‘Program bitmiştir ben şimdi çıkmam’’ diyen Kibariye’yi hor görüyorsun?
_____________________________________________________
Velhasıl…
Senin çarkına tükürmek de yetmez dünya
Çomak sokmak lazım çomak…