Dursun Kargı Atatürk’ün Ordu Ziyaretini Anlatıyor. (II)
Gazi İdman Yurdunda
Vilayete gitmek üzere belediyeden ayrılırken Topal Furtun Ali Osman’a ait kapalı bir arabaya binmesi için Gazi’ye halk tezahürat ederek ‘‘buyurun diye teklifte bulundu. Gazi:
‘‘Hayır yürüyelim arkadaşlar’’ diye karşılık verdi ve halk arasından yürüyerek vilayete gitti. Vilayetten dönüşünde İdman Yurdu önünden geçerken yolu gençler tarafından kesilmiş ve önüne çıkan A.Rıza (Gürsoy) tarafından Gazi’ye hitaben ‘‘Büyük Gazi her bastığın toprakta bir avuç şehit kanı var.
İşte gördüğün bizler onların çocuklarıyız. Yurdumuzu ziyaret etmeden geçemezsin. Büyük Gazi bu ziyaretin bizlere kuvvet, gençliğimize cesaret verecektir.’’ dedi.
Gazi Yurdu ziyaret etmek için merdivenleri çıktı. İdman Yurdu odasına çıkan Gazi sağına soluna bakınırken, bir gencin elinde kulübün hatıra defteri, diğer gencin elinde içi hokkalı kalem bulunuyordu. Gazi hatırasını yazmak üzere kalemi almak istedi fakat hokkada boya yoktu. İkinci hokkada boya var onun da kalem ucu kırıktı. Gazi bu durum karşısında biraz sertçe A. Rıza’ya baktı. Ali Rıza:
‘‘Paşam gücendin mi? Bu hokka ve kalem Osmanlı imparatorluğunun enkazından kalan mirasımızdır. Hatıranı altun kaleminle yazmanı istiyoruz’’ demiş ve bunun üzerine Gazi gülümsemiş ve kalemini çıkararak:
‘‘Ordu gençliğini uyanık buldum. Birlik ve beraberlik içerisinde çok çalışmalısınız. İlme güzel sanatlara çok ihtiyacımız var. Spor bedeni olduğu kadar fikri ve ilmi de olmalıdır. Ziraate, ticarete ehemmiyet vermenizi ve bu vatana layık gençler olmanızı isterim’’ diye yazdı.
Buradan Yükselme Birliğine uğradı. Sorduğu suallere idadi mektebi Baş muallimi İsmail Hakkı Efendiden olumlu cevaplar aldı.
Hoş geldin diyen adam
Ordu’dan ayrılmak üzere Yükselme Birliğinden çıkıldı. Yalı caminin köşesinden iskeleye çıkış yapılırken halkı ite kaka bir adam Gazi’nin önüne atıldı. (Gazi’nin)sağında solundaki iki asker hemen vaziyet aldılar. Bu adam, Ordu’da kereste ticareti yapan İnebolulu Ahmet Efendi idi. Gazi Paşa’ya hitaben; ‘‘Dur gitme büyük Gazi hoş geldin. Zaferin mübarek, ömrün uzun olsun. Vatanımızı milletimizi kurtardın çok yaşa, bin yaşa büyük kumandan. Günlerden beri Ordu’ya gelecekmiş gelmeyecekmiş diye hasretini çektik. Geleceğini bu sabah duyduk. Köylerimize haber saldık. Yediden yetmişe şehitlerin, gazilerin ana ve babaları, çoluk çocukları yalın ayak başı açık Gazi Paşamızı göreceğiz diye yollara düşmüşler. Onların gelmesini beklemeyecek misin? Seni aramızda birkaç gün görmek bağrımıza basmak isterdik. Bir kahvemizi içmedin acele gidiyorsun bizimle hiç konuşmayacak mısın büyük halaskar?
Atatürk’ün hitabesi:
‘‘Aziz Ordulular şahsıma gösterdiğiniz sıcak alakalarınızdan dolayı çok mütehasız oldum. Sağolun.
Aranızda birkaç gün kalmak sizlerle ayrı ayrı sohbet etmek ve hatta sofranızda hep birlikte yemek yemek dahi isterdim. İnşallah ikinci seferinde birkaç gün kalmayı vaat ediyorum. Şu anda aranızda bir saat dahi kalmama ciddi bir sebep mani oluyor. Allahaısmarladık muhterem Ordulular’’
Gazi Paşayı Denizde Uğurluyoruz.
Ordu Vilayeti tarihinde Kiraz limanının zaman zaman büyük hizmetleri va hatıraları vardır. Zira halkı denizci, balıkçı, berber, bakkal, kahveci, manav seyyar alıcı satıcılardır.
O gün de mavanacı, feremeci, balıkçı deniz adamları yüze yakın kayıklarla Hamidiye kravuüzörünün etrafını çevirdik. Kılavuz vazifesini gören muavin gemi Berk-i Satvet muhribi ağır yolla hareket etti.
Kravüzör demir alıyor, 70-80 parçadan mürekkep Bahriye bandosu davlonbaza sıralanmış ağır tempo ile ayrılış marşı çalıyordu.
Gazi Paşa Hamidiye’nin kıç üstü parmaklığında ve yalnız başına bizleri selamlıyordu. Denizde yaptığımız coşkun uğurlama tezahüratında büyük Gazi çok yaşa derken, yaşasın Latife Hanım annemiz diye de feryad ediyorduk.
Ordu’ya çıkmayan Latife Hanım Hamidiye’nin kıç brandasının altında iki çarşaflı hanımlar oturuyorlardı. Görüyorduk. Bizimle asla alakadar olmuyordu. Gazi Paşa birkaç adımla Latife Hanım’ın yanına gitti. Hanıma eliyle ‘‘Kalk hanım halk seni istiyor biraz da sen iltifat et’’ der gibiydi. Hanım hiç umursamadı. Gazi Paşa tekrar parmaklığa geldi cebindeki beyaz yaka mendilini çıkardı. Ve bir gözünü siler gibi yaptı. Hamidiye tam yola girinceye kadar aynı yerden ayrılmadan mendili ile bizleri selamlıyordu.
Vali Rıfat Bey gemiye kadar çıkmıştı. Hemen kayığa döndü ve dedi ki: ‘‘Erzurum’da büyük hareket-i arz (deprem) olmuş, Gazi’ye Giresun’a gelirken Osmaniye telsizi haber vermiş. Gazi Paşa onun için acele gidiyormuş. Yarın Samsun’a çıkacak oradan Erzurum’a gidecekmiş’’ dedi. Erzurum’a gittiğinde felaketzedelere on bin lira yardımda bulunmuştu.
Garp Cephesinin Muhterem Kumandanı İsmet Paşa’nın dediği gibi ‘‘Kahraman Atatürk millet millet olduğunu sana borçludur. Vatansa sana minnettardır.’’
Her geçen gün daha da büyüyen Gazimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz ruhu şad olsun…
SON