Erlik Sizdedir

Adnan YILDIZ
Erlik Sizdedir

“Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir milletinde, Anadolu köylü kadınının fevkinde kadın mesaisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını, ben, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi halâsa(kurtuluşa) ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim diyemez”

(Mustafa Kemal Atatürk 3 Şubat 1923 İzmir)

8 Mart, ekmek kavgasında ellerini hamura bulamış olanların günüdür.

1857 yılında Nevyork"ta bir fabrikada grev yapan kadınlar fabrikaya kapatılmış ve çıkan yangın sonucunda 129 tanesi can vermişti. O tarihlerden itibaren 8 Mart kadınlar için özel bir anlam ifade etmiş ve çeşitli etkinliklerle birçok ülkede anma toplantıları yapılmıştır. 1977 yılında ise Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 8 Mart tarihini “Dünya Kadınlar Günü” olarak ilan etmiştir. Ülkemizde ise 1921 yılından itibaren bugünün değişik etkinliklerle kutlandığı bilinmektedir.

Her ne kadar 1857 yılında gerçekleşen bu olay sembol olmuşsa da Anadolu kadının emek mücadelesi tarihin her devrinde var olmuştur. Yurt-yuva olma mücadelesini devamlı omuzlarında taşıyan Türk kadını, emeği ve ekmeğine gelebilecek tehditlere de kitlesel olarak tepki vermeyi bilebilmiştir. Bunun birçok örneğine Osmanlı dönemine ait belgelerde ve diğer kaynaklarda rastlamak mümkündür. İşte örnekleri;

Osmanlı döneminde başta Bursa olmak üzere bazı şehirlerde dokuma işi önemli geçim kaynaklarındandı. Evlerde kurulan tezgahlarda ipek dokumacılığı yapılmakta ve bunlar tüccarlara satılmaktaydı. Bu yüzden dokuma işçiliğinin ağırlığını oluşturan binlerce kadının gerçekleştirdiği büyük çaplı kitlesel olaylar da genellikle bu şehirlerde yaşanmaktaydı. 1829 yılında böyle bir ayaklanmanın yaşandığını, Osmanlı Arşivinde bulunan bir belgeden (Fon kodu: Hat, Dosya No 669, Gömlek: 32624) öğrenmekteyiz. Padişahın el yazısının da bulunduğu bu belgeye göre kadınlar bazı şehirlerde ihtilal olarak nitelendirilen bir ayaklanma başlatmış ve özellikle Bursa"da vergi daireleri başta olmak üzere birçok resmi kurumu basmışlardır. Kadınları bu denli bir eyleme sevk eden sebep ise devletin vergileri arttırmasından dolayı mallarını sattıkları tüccarların faaliyetlerini durdurmaları ve ürünlerinin ellerinde kalmalarıydı. Bu belgede anlatılan kadın ayaklanmaları Bursa"da ilk defa gerçekleşmiyordu. 18. yüzyılda yaşadığı zannedilen Bursalı halk ozanı Kul Halil de bir şiirinde böyle bir ayaklanmadan bahsetmektedir. Ayaklanma büyük bir ihtimalle 1790"lı yıllarda gerçekleşmiştir. Şiirde anlatıldığına göre, dokumacı kadınlar yine vergilerden dolayı ayaklanmış, ellerine geçirdikleri sopalarla Bursa"nın altını üstüne getirmişlerdir. Şiir şu şekildedir.

Yine neffir-i âmm (halkın öfkesi) oldu uzun saçlılar

Arkası feraceli, koynu taşlılar

Yüzleri yaşmaklı, yaprak başlılar

Vurun aslanlarım erlik sizdedir.

Nisa (kadınlar) taifesi bayrağı açtı,

Gümrük ağaları görünce kaçtı

Nice çukadarlar duvardan aştı

Vurun aslanlarım erlik sizdedir.

Kimi elde salak, omuzda sopa

Yardımcınız olsun yaradan Hüda

Sırmakeş Hanı"nda bir camlı oda

Kırın aslanlarım mertlik sizdedir.

Okkayla terazi kalktı pazardan

Bazirganlar gelmez oldu dışarıdan

Gayri din ü iman gitti kibardan

Vurun aslanlarım beylik sizdedir.

Hatt-ı şerif geldi Sultan Selim"den.

Hiç mi bilmez Bursalının halinden

Hemen dua size Aşık Halil"den

Vurun aslanlarım dayılık sizdedir.

(Bursalı Kul Halil)

Osmanlı devletinin son dönemlerinde ise kadınlar birçok çatı altında güç birliği yapmış ve çalışma hayatı içerisinde daha faal olarak yer almışlardır. Kadınların ağırlıklı olarak çalıştıkları iş kollarının başında ise tütün ve dokuma sanayi gelmekteydi. Bu iş kollarına ait fabrikalarda çalışan binlerce kadın hak arama mücadelelerini artık büyük çaplı grevler düzenleyerek gerçekleştiriyordu. Dokuma ve tütün fabrikalarının bulunduğu Bursa, İstanbul, Sivas gibi vilayetlerde bu şekilde bir çok grev düzenlenmiştir.

Bu grevlerden birinin 20.02.1911 tarihinde yine Bursa"da İpek ve Halı Fabrikasında gerçekleştirildiğini de Osmanlı Arşiv belgelerinden (Fon:DH:İD, Dosya: 107, Gömlek: 17) öğrenebilmekteyiz. Belgede grevin, mesai saatleri ve ücretlerin düzeltilmesi konusunda gerçekleştirildiği belirtilmektedir. Çünkü bu fabrikaların çalışma saatleri bir insanın dayanma gücünün üzerindeydi ve karşılığında alınan ücretler ise çok düşüktü. Günde on dört saat çalışılmakta haliyle bu zor şartlara dayanamayan vücutları değişik hastalıklara yakalanmaktaydı. Bu durumu, Refik Halid (Karay) 1909 yılında yayınlanan Hakk-ı Sükut (Sus Payı) adlı öyküsünde şu şekilde anlatmaktadır;

"Üç dört kuruşa karşı on dört saat kaynar suların başında, pis kokular, hasta nefesler emerek zehirlenen, tazeliğinden, kızlığından, gözlerinin pırıltısından her gün bir zerre kaybederek toprak olan vücutlar…Bir gün kırmızı kordelasının süslediği ipek saçlar altında sevine sevine, neşeli, kuvvetli gelen yeniler bir iki sene sonra güçsüz ayaklarını, nalçalı kunduralarını taş kaldırımlar üstünde zorla sürükleyerek kulübelerine çekilirlerdi. Ağrıyan başlarını, yanan göğüslerini dinlendirmek için yalnız altı saat süreleri vardı; gülmek ve konuşmak için değil! Kim bilir ertesi sabah bu hasta, yorgun gözler ne kadar güç açılır, her kemiği ayrı sızlayan bu zavallı vücutlar, fabrikanın düdüğüne ne zorlukla uyardı? Kim bilir bu hastalıklı sabahlar ne kadar gözyaşları döktürürdü, bu halsiz vücutları sürüklemek ne zordu?"

Bizim kadınlarımız, birçok hususta olduğu gibi emek mücadelesinde de dünyanın birçok yerinde bulunan hemcinslerine örnek olacak mücadeleler gerçekleştirmiştir. Ancak onları asıl farklı yapan bir husus vardır ki bunun dünyada emsali yoktur. Onlar söz konusu vatan olunca emeklerinin en yücesini karşılıksız olarak verebilmişlerdir. İşte bu kadınlar; 9 Eylül 1919 da Sivas"ta Müdafaaî Milliye Teşkilatını kurmuşlar ve Milli Mücadeleyi bebeklerinden daha kutsal sayarak cepheden cepheye bağımsızlığı taşımışlardır.

Bu yüzden zordur Anadolu"da kadın olmak,

Yurt-yuva olmaktır, ana olmaktır.

Analarımızdan, eşlerimizden, bacılarımızdan ve kızlarımızdan biliriz,

Sadece biliriz…

(Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.