Kürtlerin Emperyalistlere Cevabı

Adnan YILDIZ

Kürtlerin Emperyalistlere Cevabı

Türk milleti ve coğrafyası üzerinde yüz elli yıl önce düşünülen ve emperyalist batı tarafından “Şark Meselesi “ olarak adlandırılmış stratejik planın, aşama aşama tatbikinin sonucunda bugünkü gelinen noktada ülkemiz hızla bir kaosa doğru sürüklenmektedir.

Bu günler, en fazla aklı selime muhtaç olduğumuz günlerdir. Gündeme doğru teşhisleri koyabildiğimiz takdirde bu zor süreci ülkemiz lehine çevirebilmemiz mümkün olabilecektir. Çünkü bu millet zamanı geldiğinde bunun gibi zor günleri aşmasını her zaman başarabilmiştir. Yeter ki tarihimizin bize sunduğu tecrübeleri iyi analiz edebilelim.

İşte bu açıdan aşağıda sunacağımız, Osmanlı Arşivlerinde HR. İM, 60/3 numarayla kayıtlı bulunan mektup, bizlere birçok şeyi anlatmaya yeterlidir. Mektup, Lozan Konferansı görüşmelerinde Kürtlere bağımsızlık verilmesini isteyen Lord Curzon"a, bazı Kürt cemiyetlerince gönderilmiştir.

Mektubun günümüz harflerine çevrilmiş ve sadeleştirilmiş hali şu şekildedir.

“Bugünlerde (Lozan Konferansı görüşmelerinde) İngiltere Delegasyonu Reisi Lord Curzon'un Kürtlere bağımsızlık verilmesi fikrini ortaya atarak, Kürtlerin hamisi tavrını takınmasını hayret ve şaşkınlıkla karşıladık. Kürtlerin tarihi geçmişi: Biz Kürtler, Turan neslinden bir kavimiz. Milli an'anelerimiz ve özelliklerimizden dolayı Türkler bize "yiğit ve cesur " manasına gelen Kürt ismini vermişlerdir. Kürt adıyla anılan ve büyük hizmetleri geçen kahramanların isimlerinin yaşaması amacıyla Deminan, Hayderan, Kureyşan ve Lolan gibi isimler kabile ve aşiretlere verilmiştir. Bu aşiretler, bugün anavatanın Doğu Türkleri'ni oluşturmaktadırlar. Kürtlerin 1876 tarihinden önceki ve sonraki durumları araştırılacak olursa, İranlı misyonerlerin aşiretler üzerinde yaptıkları çalışmaların sonucunda Kürtler kendi öz lisanları olan Türkçe lehçesini ve öz kültürlerini yavaş yavaş kaybettiler. Bundan dolayı Erzurum, Van, Bitlis ve Musul taraflarındaki aşiretler Farsçadan başka bir şey olmayan Kırmanç adı verilen Farisi lehçeyi konuşmaya başladılar. Bu misyoner faaliyetlerinden az etkilenen Harput ve Diyarbakır taraflarındaki aşiretler ise ana dilleri olan Türk lehçesi ile karışık Zaza lehçesini konuşmaya başladılar. Bu öz Türk oğlu Türkleri Yavuz Sultan Selim Han Kürtlerin Hanı Şeyh İdris-i Bitlisi'ye gönderdiği fermanla kendi ülkesine dahil etti. O günden bu güne kadar Türk akrabalarının şefkat ve himayelerinde huzurlu ve rahat yaşamakta ve Türk lehçesi ile de konuşmaktadırlar. Yukarıda yapılan değerlendirmelerden sonra, İngiltere Delegasyonu Reisi Lord Curzon'a sorarız ki; İranlıların dilini konuşmakla, o millete mensup olunduğu kabul edilirse İngilizler de dahil her milletin durumu tartışılır. Doğu ülkelerini istila eden ve genellikle dünyayı kendi toprakları içerisinde olmasını hayal eden İngilizlerin, diğer milletlerin kabullenemediği “müstemleke” kelimesinin yerine kulağa hoş gelmeyen ve aynı manayı taşıyan “manda” kelimesinin de aslında aynı şey olduğunu Kürtler anlamıştır. Dünyadaki zenginlik kaynaklarına sahip olmak isteyen İngilizlerin 12/10'u Türk olan Musul'u ve petrol kaynaklarını biz Türklere çok görmesini hayretle karşılıyoruz. Lozan Konferansı'nda İngiltere Delegasyonu Reisi Lord Curzon'un Dersim ve Bitlis olaylarından bahsederek tek millet olan Türk ve Kürt arasına ayrılık fikirleri sokma gayretini biz Kürtler anladık. Biz Kürtler, Avrupa ve İngiliz diplomatlarının parlak vaatlerinin altında kendi menfaatlerinin olduğunu biliyoruz. Ve bundan dolayı kendi direniş kuvvetlerimizi oluşturduk. 1917 yılında İngiltere Delegasyonu Reisi Lord Curzon gibi bağımsızlık vaatlerinde bulunan Ruslara biz Kürtler:"Biz Türküz, bizi anavatandan hiçbir kuvvet ayıramaz. Bizim rahata kavuşmamız sizin hemen bu topraklardan çekilmenizle olacaktır." dediler. İşte bu gün bütün Kürtler Lozan'daki Avrupa ve bilhassa İngiliz Diplomatlarına aynı cevabı veriyoruz. Kürtler bağımsızlıklarını kendilerini yok edecek yabancılara değil kendi ailelerinden olan Türklere ve onları temsil eden Büyük Millet Meclisi Hükûmeti'ne emanet etmişlerdir. Sonuç olarak biz Kürtler, İngiltere Delegasyonu Reisi Lord Curzon'un bizler için fikirler üretmemesini rica eder ve Lozan'daki Temsil Heyeti'ne ve Reisi sevgili hemşehrimiz İsmet Paşa Hazretlerine başarılar dileriz.

24 Kânûn-ı Sânî [1]339 [24 Ocak 1923]

Umûm Kürt Amele ve Esnâf Cem"iyyeti Re"isi Salih Kahyâ nâmına Erzurumlu İsa-zâde Ahmet İstanbul'da Umûm Kürtler nâmına Lolan Aşîreti Re"isi ve sâbık Kürt Gençler Cem"iyeti Re"isi [Düzer]-zâde Dersimli Mehmet Sabri”

Bu mektup üzerimizde dolanan karabulutların nedenlerini açıklamaya yeterlidir. Biz inanıyoruz ki hiçbir güç bu milletin kardeşliğini bozamayacaktır. Çünkü dün olduğu gibi bugünde gerekli cevabı verecek irade bu topraklarda mevcuttur. Kimse boşuna ümitlenmesin.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.