Mebuslara, pardon milletvekillerine yapılan son zam gibi zam yine milletin yüreğini yaraladı. Çünkü millet suyun başına gönderdiği vekillerinin suyun çoğunu onların içmelerine bir türlü haklı olarak alışamadı. Ve hep şunu bekledi mebuslarından ‘’Siz üç bardak içiyorsunuz bize de bir bardak akıtın’’.
Ama ne hikmetse hep bardaklar dolusu içilen suyun karşılığında millete akıtılan sadece damlalar oldu.
Millet bu yüzden vekillerinin maaşlarına yapılan zamları bir türlü içine sindiremedi.
1924’lerde yapılan zamları bile.
Milli Mücadeleden yeni çıkılmıştı. Memleketin her tarafı haraptı. Üstelik Osmanlı’nın Duyunu Umumiye aracılığıyla hovardaca yaptığı borçlar Lozan’da Cumhuriyet’e acı bir miras olarak kalmıştı. Çünkü Cumhuriyet atalarının borçlarına karşı çıkmayı kendine yedirememişti.
Ve O cumhuriyet miras kalan borçları öderken kafasına koymuştu, bir daha borçlanmayacaktı. Bunun için ne gerekirse yapacaktı. Öyle de oldu uzun yıllar bir seferberlik başlatıldı. Ağır vergiler konuldu ama hep borç alınmadan denk bütçeler yapıldı.
Türk milleti cephelerde verdiği mücadeleyi iktisadi alanda da çok zor gelse bile kabullenmişti.
Kolay değildi kurtuluş!
İşte kurtuluşun başka bir cephesinde verilen bu mücadele esnasında 1924 yılında mebus (milletvekili) maaşlarına o zamanki parayla yüz lira zam yapılmıştı..
Bu durum çok dokunmuştu millete ve onun Milli Mücadelesinin sesi olan basına…
Özellikle basının en mücadelecisi olan mizah basınına.
Şunu da belirtelim bu mücadeleci basının zaman zaman yaptığı övgülerin yanında yaptığı yergileri bugünkü basın yapabilse neler olur neler!
Onlar ki, İsmet İnönü’yü bile bazen bir kocakarı bazen bazen de kuş olarak çizebiliyorlardı.
Çünkü onlar kimseye boyun bükmeyen Milli Mücadelenin basınıydı.
Her şeyin hakkını verirlerdi.
Milletvekili maaşlarına yapılan zamlar da olduğu gibi…
Buyurun örneklerinden biri…
Karagöz adlı mizah dergisi mebus maaşlarını eleştiren karikatürlerinin yanında dalgasını geçtiği şöyle bir şiir kaleme almıştı.
Şu şekilde:
VERELİM EFENDİLER !
Efendiler çalışalım ihtiyaç var paraya,
Mebusların tahsisatı girdi şimdi araya,
Zararı yok tuz bastırın ciğerdeki yaraya,
Çalışalım kazanalım yedirelim onlara,
Aç kalalım, samur kürkler giydirelim onlara ,
İşimizi görecekler karınları doymalı,
Üçü beşi artırarak bir tarafa koymalı,
Mebuslara papelleri yüzer yüzer saymalı,
Çünkü onlar uğraşacak onlar didişecek iş için,
Derseniz ki memur da millet için çalışır,
Nice memur açız diye derin derin çağrışır,
Zararı yok memur olan açlığa da alışır,
Bizim için mebusları hoşça tutmak lazımdır,
Derseniz ki ortalıkta sefalet var açlık var,
Memlekette imar yok, harabe var, taşlık var,
Onlar bizim işlerimize pek yürekten bakarlar,
Memleketin hayrı şerri nerede ise çakarlar,
Bunun için beyler kazanalım verelim,
Hazır yoksa zararı yok borç altına girelim,
Mebusları hoşça tutup bir murada erelim,
Sefaleti görmemeli mebusların gözleri,
Sonra bizi görürlerde çevirirler yüzleri.!
(Karagöz, 26 Ocak 1924)
Karagöz yazar -çizer de Akbaba durur mu?
Bir zamanlar Ordu milletvekilliği de yapmış şair ve yazar Yusuf Ziya Ortaç’ın Akbaba’sı da dalgasını geçerek eleştirmişti mebus maaşı zamlarını…
Mesela şöyle diyordu Akbaba.
‘’Şimdi bu mebuslara zam yapıldı ya! Bunlar çok pahalı ayakkabılar giyecekler. Ee… Ankara’nın yolları çamur ve pislik içinde. Vekillerimiz bu pahalı ayakkabılarını bu çamurlu yollarda kirletmek istemeyecekler. Ve mecburen bu yollar pırıl pırıl olacak. Bir de böyle bak ey millet bize ne büyük nimet ! ’’: ))
Bir sürü de karikatür çizecekti Ramiz baba bu konu hakkında Akbaba da
24 Ocak 1924’de…
Bu karikatür gibi…
Mecliste bir oturum.....
Karikatürün altında şöyle yazıyor…
‘‘Yüz lira zammı kabul edenler ellerini açsın’’
Karikatürden de anlaşılacağı üzere mecliste elbirliği sağlanıyor!
Ne diyelim ne basınmışsın sen ey Milli Mücadelenin Basını….