118 kâbusları

Canan YÜCEL

 

118 kâbusları bitmek bilmiyor…

İnsanlar artık hangi numarayı arayacağına karar veremeyip aramaktan vazgeçiyorlar. Çok haklılar! Annem artık 118’in 100’ünü duyar duymaz kanal değiştiriyor. İyice abartılan reklamlar canımıza tak dedirtti.

Her reklam arasında iki defa 118 reklamı dönüyor. Bunların mantığını anlamamışken, iyice usanıyorum.

Bu tarihten itibaren yaklaşık iki iki buçuk ay önce Amerika’da bir bebeğin babasını nasıl kurtardığını anlatan bir haber izlemiştim. Çocuk sadece bir tane numara ile babasını ölmekten kurtarıyor.

Amerika’daki sistem tek numara aranıp istenilen yere bağlanılması düzeninde. Bizde nerde… Çoğumuz itfaiye, hızır acil gibi önemli yerlerin numarasını ezbere bilmiyoruz. Kolay değil ki!

Ben ortaokul da öğrenimi görmeye başladığımda seçmeli dersimiz vardı; Trafik ve ilk yardım. Acil servis numaralarını ezberlemekte o kadar sıkıntı çektim ki, sormayın gitsin… Bin bir çeşit numara var. Zaten ilk yazılıdan da düşük not almıştım. O gün bu gündür bu numaralarla aramda bir uyuşmazlık var. Kısmet bugüneymiş ki dile getirdim.

Aslında kendimce bir teori ürettim. Bu reklamların amacı insanları çileden çıkarmak. Çileden çıkan insanlar etrafındaki insanların aksi bir lafından ötürü kavgaya tutuşacaklar. Ama asıl neden 118…

Toplum olarak nereye doğru yol aldık belli değil.

Geçenlerde “Sorry bir özür dileme projesi” diye bir kitap geçti elime. Arka kapağında başkalarına davranışlarından ötürü utanan ve özür dileyemeyen insanlar için bir şirket kuruluyor. Ve şirket o insanlar adına özür diliyor. Vicdan rahatlatma hesabı…

Çok iyi bir fikir. Ben sabah haberlerinin arasında acayip reklamlar izlemek istemiyorum. Çok önemli bir olay vardır. Üzülürsünüz. Hoop bir reklam 118 bilmem kaç oynayan insanlar… Gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum.

Sözün özü; bu olaylardan sanırım tek rahatsız olan ben değilim. Rahatsız olanların adına da söylemiş olayım: “Biri bizi bu kabustan uyandırsın, yoksa çok geç olabilir.”