FİLTRESİZ ZATÜRRE

Canan YÜCEL

 

Yağmurdan önce;

Bence herkes konuyu nereye getireceğimi tahmin edebiliyordur. Ya da ben böyle olmasını istiyorum, çünki; yaklaşık bir yıl önce de aynı konuyu ele almıştım.

Filtre mi? Filtre ne arar la Ordu’da diyerekten…

Şehrin üzerinde bir kara bulut. Bulut ne kelime zannedersin ki nükleer bomba patladı. Bir is bir pislik gırla gidiyor. Hem de kaç gündür. Bir yağmur duasına çıkmadığım kalmıştı, çevre temizlensin diye onu da yapacağım sanırım. Yoksa şehir yaşanacak halde çıktı.

Bir berbat kokuyor ki! Hissetmiyorum diyemezsiniz. Akşam otobüse binmek için 10 dakika yürüyorum olan oluyor. Ne ciğer kalıyor ne saç ne kıyafet. Kalorifer dairesinde yaşıyor gibi üzerinize siniyor o koku… Arınmak için duş al, olmadı saçını yıka… Zatürree olacağım yakında her akşam suyla oynamaktan.

O değil zatürree olursam hastanede bile yok sıra bekle, yok muayene ol, yok ilaç al insanın bir gününü gözden çıkarması şart. Ama olmaz ki böyle. Yazık bize de!

Sabaha kadar geçmiyor akşamın isi… Sabah tekrar yanmaya başlıyor, iğrençlik illeti. Akşama kadar birikiyor da birikiyor rezaleti.

Filtresiz zatürree hastalığı kolay teşhis edilemez. Bana göre, çünki; önce derinlere inip, neden aranmalı:

-Burada yakacak olarak ne kullanılıyor?

Nükleer bomba(!)

Yağmur sırasında;

Yağmur yağdı birkaç gün önce. Çok sevindim. Ve bu kentin bu is ve tozdan arınacağını düşünerek umutlandım. Lakin;  yağmur yağar ama toz ve is yine aynen kalır.

Yağmur sonrası;

Yine aynı pislik aynı is devam ediyor. Her akşam saç temizlemeden yatamıyorsun. Filtresiz zatürree olmamak işten değil. Sese kulak verin.

Bilinçlenelim…