Geçtiğimiz hafta bir fuar organizasyonu içinde kaldık. Karadeniz 2. Kitap Fuarı. Fuardan başka bir çok şeye benzedi ama fuar sıfatını alamadı benim gözümde.
Bu yazıyı yazmak için fuar bitiminden sonra 10 gün bekledim. Bunun sebebi ise olaylara objektif bir şekilde bakabilmek istememdi.
Bir çadır kurulmuş, Kültür Sanat Merkezi’nin yanına, büyük fakat havalandırması olmayan! Ağır kokudan iyi ki zehirlenmedik.
Isıtma sistemi yalandan iki üç üflemeli cihaz. Çadır stantlarındaki masaların gelmeyişi ayrı bir fiyasko zaten.
Saat 14.00 da açılış yapılacakken, standımıza masların gelişi saat 12.00 ı buldu.
E haliyle iki saatte yerleşemedik.
Açılıştan sonra Vali Bey standlarımızı ziyaret ederken bir sual buyurdu bana;
-Yerleşemediniz mi? Kolay gelsin.
Sayelerinde diyemedim de utancımdan çeşidimiz çok dedim. Ben utandım. Oysa geç gelen masalar, düzenleme, onca kitap çeşidi iki saate sığar mı hiç?
Peki çadır terleme yapıyor poşet dağıtılacak ister misiniz diye sorulup, o poşetlerin 3 liradan satılmasına ne denilmeli?
Geçen yıl katılan birçok yayınevi bu yıl katılmadı. Neden?
-Çünkü geçen yıl da birçok sıkıntı yaşanmıştı.
Bu yıl zaten kitapçılar katılmış. 5.00 tl ye kitap sattılar hem de ben fasonum diye bas bas bağırıyordu. Yazık oldu ne diyeyim, emek verip, para harcayıp gelen yayınevlerine…
Sorun çok çözüm yoktu bu sene. Seneye daha da düşük olur katılımcı sayısı. Yıl yıldan kötüye gidiyor. Zamanlama bile kötü oldu. Pazar günü açılış beş gün tık yok. Cumartesi işler iyi, Pazar kapanış. Madem öyle Perşembe açılış Salı kapanış olsaydı daha rahat satış yapılabilirdi.
Bana göre kötü bir organizasyon tüm umutları yok etti. Yazık oldu harcanan emeğe. Ankara tüyap fuarına katılmayıp Ordu’ya gelen yayınevleri hayal kırıklığı yaşadı. Üzüldüm. Kötü bir izlenim oldu. Dolayısıyla yazarlar da imza günlerini iptal ettiler.
Kısacası bir organizasyon firması ancak bu kadar kötü olabilirdi. Devletimin memurları bu işi çok daha iyi organize etmişlerdi. Neyse sağlık olsun. Umarım seneye daha iyi olur.