20. yüzyılın sonlarından başlayarak temel kavramların ve pratiklerin “Neo” eki ile içeriklerinin değiştirildiği, anlamlarından koparıldığı ve bambaşka mecralara doğru sürüklendiğini görüyoruz. Yeni liberalizmden Yeni Kamu Yönetimine kadar uzanan bu yozlaştırılma sürecinde ülkemizde de “Yeni CHP” ile karşı karşıya kaldık.
Yeni yüzyılda küresel güçler, ulus devletlere karşı savaşlarını yoğunlaştırdılar. Bu küresel savaş, iki yoldan yürütülmeye devam ediyor. Ulus devletlerle savaşın ülke dışındaki ağlarıolduğu gibi, ülke içinde de yeni şebekeler yaratarak devletleri ve ulusal çıkarları savunan güçleri yok etmeye çalışıyorlar. Küresel proje, ulus devletleri iki koldan etkisizleştirmeye çalışıyor; ülke dışındaki ülke içinden.
Ulus devletlerin ekonomi politikalarına yön veren, uluslararası ilişkilerini denetleyen, işgaller ve Renkli Devrimler hazırlayan, ülkeleri borçlandırıp dışa bağımlı kılan küresel bir savaş yürütülüyor. Küresel seferberliğin amacı, ulus devletlerin egemenliklerini sınırlamak, ekonomilerini ve dış politikalarını denetlemek, ülkeleri güçsüz kılmak ve ekonomik-siyasi istikrarsızlıklar yaratılması için projeler üretmektir. Kısacası, temel amaç küresel güçlerin isteği doğrultusunda güçsüz devletler yaratmak, dünyayı ekonomik ve siyasal alanda yeniden düzenlemektir.
Küresel emperyalist projenin ulusal çaptaki uzantılarından ilki, ulusal işbirlikçileridir. Bu amaçla yaratılan ve işbirlikçilere milyonlarca dolar dağıtan küresel kuruluşlar bulunmaktadır. Bu güçler, Rusya'da Vladimir Putin öncesinde ulusal işbirlikçiler yaratmak amacıyla 2 milyar dolar para dağıtmışlardır. Bu para dağıtma ağının birçok ülkede uzantıları olduğu gibi Türkiye'de de (özellikle bazı “sivil” toplum örgütlerine) her yıl yüz milyonlarca dolar dağıtılmaya devam ediyorlar. Küresel işbirlikçiler, dış güçlerin çıkarları lehinde lobi oluşturmak, hükümetleri ve kamu yönetimini denetim altına almak, ulusal çıkarlara karşı eylemler ve söylemler geliştirmek, ulusal kimliği yok etmek, ulus devleti etkisizleştirmek ve ülkenin savunulmasını üstlenen güçlü kurumlara karşı psikolojik savaş yürütülmesi için kullanılmaktadırlar.
Küresel projenin ulusal çaptaki ikinci ayağı ise ulus devlet içinde istikrarsızlık yaratan oluşumlardır. Bunlar arasında silahlı mücadele veren terör örgütleri, ulus-devlete karşı silahlı siyasi hareketler, etnik ve bölücü oluşumlar, muhalif dinsel tarikatlar ve değişik biçimlerdeki diğer devlet karşıtı örgütlenmeler bulunmaktadır. Bu güçlerin küresel askeri örgütlenmeleri de gizli ve açık biçimde yapılandırılmış olup Gladio türü örgütler, bu güçlerin gizli ve küresel güçlerce yönlendirilen etkili silahlarından birisidir. Bu devasa küresel projenin amacı, ulus devlet içinde istikrarsızlık yaratmak, vatandaşın devlete duyduğu güveni zedelemek, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık yaratarak ülkenin kendine yeterli bir noktaya gelmesini engellemektir. Sonuçta, amaçları, bağımsız ve güçlü ulus devletleri ortadan kaldırmaktır.
Soğuk Savaş sonrasında eski sosyalist ülkelerde gerçekleştirilen Renkli Devrimler, bugün yeni kıtalara ve yeni ülkelere yayılmaya devam ederken, renkli devrimlerin ülkeler boyutunu aşıp kurumlar boyutunda boy gösterdiğine tanık olmaya başladık. Bu yeni süreçte sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler, yeni renkli devrimlerin hedefinde yer almaya başladılar.Yazımızın başlığındaki “CHP ve Renkli Devrimler” konusu da bu nokta ile ilişkilidir.
Gürcistan’da “Gül Devrimi”, Ukrayna’da “Turuncu Devrim” ve Kırgızistan’da “Lale Devrimi” ile başlayan Renkli Devrim sürecinin bugünlerde Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki post-modern işgallere olanak tanıyan planlanmış “halk” hareketleri ile sürmesi karşısında, ulus devletlere yönelik renkli devrim projeleri devam ediyor. Bu ülkeler arasında Suriye, Mısır, Yemen, Tunus, Libya ve Azerbaycan, Ermenistan, Beyaz Rusya, Tacikistan, Kazakistan ve Kırgızistan ve Türkiye de bulunuyor. Bu ülkelerin bazılarında renkli devrimler çoktan başarılmış durumda.
Renkli CHP
Renkli devrim projelerinin amacı, bağımsız ve güçlü ulus devletlerin yerine işbirlikçi yönetimlerden oluşan yeni devletler oluşturmaktır. Bugüne kadar devlet kurma fikriyle iktidar partileri yaratan renkli devrim projeleri, son zamanlarda muhalefet partilerini ve devletlerin önemli kurumlarını da ele geçirmeye başlamıştır. Bu açıdan Türkiye, iyi bir örnek oluşturmaktadır.
Birkaç ay önce “CHP : Made in USA” isimli bir makale kaleme almıştım. Bu makalede, “CHP’nin yeni Genel Başkanı’nın ABD derin devletinin para oyunlarının finans kaynağı olan George Soros’un Açık Toplum Enstitüsü’nün çizgisindeki TESEV isimli örgütün kurucusu olduğu ortaya çıktı” diye yazmıştım. Makalemden bir süre sonra CHP Genel Başkanı, TESEV kurucusu olduğunu kabul ettiği gibi, bu örgütten istifa etmeyeceğini de açık biçimde dile getirdi. Peki daha sonra neler oldu ? Wikileaks belgelerinde Deniz Baykal sonrası CHP için yapılan planlar ortaya çıktı. Bu planlar arasında Deniz Baykal yerine CHP Genel Başkanlığı koltuğuna getirilecek bir isimle ilgili bilgiler de vardı. Bu isim, Kemal Kılıçdaroğlu idi.
Türkiye’de yalnızca ulus devleti ortadan kaldırıp işbirlikçi bir yönetim oluşturulması ile yetinilmediği, ana muhalefet partisi CHP’nin de renkli devrim projesi kapsamında yenidendizayn edildiği anlaşılıyor. Bu durumda Yeni CHP, bir renkli devrim projesi olarak önümüzde durmaktadır.
Renkli Devrim ve Renkli CHP projesine karşı bağımsız bir devleti yaşatma mücadelesi verecek güçlerin çıkış noktasının yeni bir SOL PARTİ’de olacağı anlaşılıyor. Bu konudaki düşüncelerimi daha sonraki makaleme bırakmak istiyorum. Ancak, bu makalede vurgulanması gereken son bir nokta olduğuna inanıyorum. Renkli CHP, Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmeye çalışan küresel güçlerin Türkiye’deki taşeronlarından birisi haline gelmiştir.