FRANSIZ PLANINA KARŞI HÜKÜMETE UYARI

Doç. Dr. Birol ERTAN

 

Emperyalist küresel bir planın parçası olan, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmesi ve yok edilmesini hedefleyen Fransız Parlamentosu kararına karşı Türkiye’nin politikasının milli birlik ruhu içinde, çok tutarlı, çok sert ve sonuç alıcı olması durumunda, Türkiye’nin bu krizden bir fırsat yaratması söz konusu olabilir.

Fransa, asılsız Ermeni soykırımı iddialarını inkâr edenlerin cezalandırılmasına ilişkin yasal düzenlemeyi kabul etti. Türkiye açısından bu girişimin önemi çok iyi anlaşılmalıdır. Türkiye’nin Fransa’nın bu tavrına tepkisi, yalnızca Fransa ile sınırlı kalmamalı ve girişimin arka planı görmezden gelinmemelidir. Emperyalist küresel bir planın parçası olan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmesi ve yok edilmesini hedefleyen Fransız Parlamentosu kararına karşı Türkiye’nin tepkisinin ve dış politikasının çok tutarlı ve sert olması durumunda, Türkiye’nin bu krizden bir fırsat yaratması da söz konusu olabilir.

Fransa’nın Sömürgeci Geçmişi

Fransa, yarı-başkanlık sistemiyle yönetilen bir AB üyesi ülke olarak 63.7 milyon nüfusuyla ekonomik olarak Avrupa’nın Almanya’dan sonra en güçlü ülkelerinden birisidir. Katolik nüfusun ağırlıkta olduğu Fransa’da % 5-10 arasında Müslüman nüfus bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu Müslüman nüfusa karşı, Fransa’daki Ermeni nüfusun daha yüksek olmadığının görmezden gelinmemesi gerekir.

Fransa, Akdeniz’e komşu olmak dışında Atlantik Okyanusu ve Manş Denizi ile bağlantılıdır. Bu anlamda, Fransa, Akdeniz planları kapsamında Türkiye ile yarış halindeki bir ülkedir. Avrupa ülkeleri arasında ırkçı hareketin gelişip iktidar olmasına en uygun ülkelerden birisi olan Fransa’da ırkçı partinin siyasal gücü hızlı bir yükselişe geçmiştir. Son dönemde gerek iç siyasi sorunlar ve gerekse ekonomik tıkanma tehlikesi nedeniyle dış politikada etkin bir konumda yer alma uğraşısı içine giren Fransa, bir yanda AB içinde etkin bir güç olma uğraşısı içindeyken, Libya saldırısı ile emperyalist yayılmacılık eğilimleri içinde olduğunu da göstermiştir.

Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan ve “sözde” uygarlaşmanın ve çağdaşlığın geldiği son aşama olarak önümüze konan Fransız “medeniyeti”, aslında dar ulusal çıkarlara dayalı ikiyüzlü iç ve dış politikanın örneği olarak kendine bile yabancılaşmış, ırkçılığın hızla yükseldiği bir çürümüşlük örneğini yansıtmaktadır.

Sömürgeci geçmişiyle dünyaya insan hakları ve demokrasi dersi vermeye kalkışan bir ülke olarak Fransa, Cezayir’de milyonlarca Müslüman katlederek adeta bir soykırım örneği sergilemişti. Cezayir’i 130 yıldan fazla acımasızca sömüren Fransız sömürgeciliği, bu süre boyunca 1,5 milyondan fazla Cezayirliyi acımasızca katletmiştir. Cezayir soykırımını gerçekleştirenler, bugün asılsız Ermeni soykırımı iddialarıyla Türkiye’yi suçlamaktadırlar.

Afrika kıtasındaki Fransız soykırımı, yalnızca Cezayir ile sınırlı kalmamış, Benin, Burkina-Faso, Cibuti, Çad, Gabon, Gine, Kamerun, Komor Adaları, Moritanya, Nijer, Senegal ve Tunus’ta da ortaya çıkmıştır (http://www.turkpartner.de/Yazarlar/ISelamet/IkyFrn.htm ). İç politikasında dış politikayı malzeme olarak kullanan, politikacılarının kimliksizliği ve kişiliksizliği ile dünyaya örnek olan, sahte Ermeni iddialarını 500 binden az olan Ermeni oyunu almak için pişirip pişirip iç politika malzemesi yapan, Girit’teki Türk katliamı dâhil olmak üzere her konuda Türk düşmanlığını kanıtlamış Fransızlar, kendi ülkelerinde gettolara hapsettikleri Kuzey Afrikalı göçmenlere karşı uyguladıkları dışlayıcı, ırkçı ve insanlık dışı uygulamaları hiçbir zaman değiştirmemişlerdir.

 

 

Uluslararası alanda yeni bir oyuncu olmak adına Afrika’da sömürgeciliğe soyunan Fransa, Kıbrıs Rum kesimi ile yakın ilişkiler kurarak Kıbrıs adasında bir Fransız üssü edinebilme uğraşısı içine girmiştir. Bugün ırkçı hareketlerin yükseldiği en önemli Avrupa ülkelerinden birisi olan Fransa, kendi ülkesinde gettolara hapsettiği vatandaşlarına Avrupa nimetlerini kullandırmamak konusunda çok kararlı davranmaktadır.

Fransa deyince, yukarıda açıkladığımız sömürgeci geçmişi ve ikiyüzlü dış politikasının hatırlanması gerektiğini düşünüyorum.

Neden Fransa

Ermeni soykırımı iddialar konusunda Türkiye’yi sıkıştıran ilk ülke Fransa değildir. Daha önce İsviçre gibi bazı Avrupa ülkelerinde bu tür yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Unutulmaması gereken nokta ise Ermeni iddialarının siyasal bir koz olarak Türkiye karşısına çıkarılması konusunda en sabıkalı ülke, ABD’dir. ABD’de her yıl bu konu ısıtılıp ısıtılıp Kongre gündemine getirilmektedir.

Peki, emperyalist bir planın parçası olarak Türkiye’nin bölünmesi projesinin başlangıç noktası olarak gündeme getirilen asılsız Ermeni iddiaları, niçin Fransa eliyle AB gündemine taşınmak istenmektedir?

Avrupa Birliği’nde bu tür bir girişimi sonuna kadar götürebilecek tek ülke, Fransa’dır. Almanya, milyonlarca Türk’ün yaşadığı bir ülke olarak bu tür bir girişimi başarabilecek konumda değildir. Diğer Avrupa ülkeleri de bu emperyalist projeyi AB gündemine taşıyacak güçte değillerdir. Geriye ise Fransa kalmaktadır. Bu nedenle, Fransa’nın Türkiye’ye yönelik emperyalist bir projenin kuklalarından birisinin olduğu, bu projenin geri planında ise ABD-AB emperyalizmi olduğu gözlerden uzak tutulmamalıdır. Bu projeye verilecek yanıtların da Fransa ile sınırlı tutulmaması, en sert ve akıllıca hamleler ile bu projeyi üretenlerin başarısız olması sağlanmalıdır.

Türkiye Ne Yapmalı ?

Fransa’nın eliyle yürütülen emperyalist projenin Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef aldığı görülüyor. Buna karşı tekinin de ulusal birlik ve bütünlük ruhuyla, akıllıca, uzun dönemli sonuçlar yaratacak biçimde, çok sert ve sonuç alıcı olmalıdır. Bu nedenle, Hükümetin acil olarak aşağıdaki önlemleri alıp en sert yaptırımları ve politikaları yürürlüğe koyması gerekmektedir.

·        Hükümet partisi, Meclis’te temsil edilen CHP ve MHP ile birlikte Türkiye’nin uygulayacağı yaptırımlar ve politikayı birlikte belirlemelidir. Türkiye Cumhuriyeti’ni savunulmasında bu partilerin birlikte hareket etmesi çok önemlidir.

·        Hükümet, bu emperyalist projenin arka planını çözümlemeli ve bu projeye destek verecek bütün ülkelere aynı sertlikte yanıt verileceğini ilan etmelidir.

·        Türkiye Cumhuriyeti Milli Güvenlik Kurulu toplanmalı ve Fransa’nın bu girişiminin Savaş İlanı anlamına geldiğini açıklamalıdır.

·        Türkiye, AB ile yürüttüğü tam üyelik görüşmelerini acilen askıya almalıdır.

·        Türkiye, Fransa ile diplomatik ilişkilerini kesmeli, Fransa ile yürütülecek diplomatik ilişkiler başka bir ülke aracılığıyla yürütülmelidir.

·        Türkiye, Fransız makamlarının katıldığı hiçbir toplantıda Fransız makamlarını ciddiye almayacağını ilan etmelidir.

·        TBMM acilen toplanmalı ve Fransa’nın Cezayir Soykırımını inkar edenlerin cezalandırılmasına ilişkin bir yasayı kabul etmelidir.

·        Fransız firmalarının Türkiye’de faaliyet göstermeleri yasaklanmalıdır.

Emperyalist Plan Nedir ?

Yukarıda temel başlıklarını verdiğim sert ve acil önlemlerin alınıp Türkiye’nin bu emperyalist girişime sonuç alıcı bir yanıt vermemesi durumunda gelişmelerin ne yönde olacağını da açıklayalım.

·        Fransa, Ermeni soykırımı iddialarını inkâr edenlerin cezalandırılmasına ilişkin gündemi AB bünyesine taşıyacaktır.

·        Fransa’nın girişimiyle ve Yunanistan, Kıbrıs Rum Yönetimi ve diğer AB üyesi ülkelerin desteğiyle AB organlarında Türkiye’nin Ermeni soykırımını (!) “Tanıması” gerektiğine ilişkin bir karar alınacaktır. 

·        Tanımanın arkasından, Türkiye’nin soykırıma (!) uğramış Ermenilere “Tazminat” ödemesi ve Ermenilerin topraklarına geri dönmesi konusunda düzenlemeler yapması istenecektir.

·        Tanıma ve Tazminatın arkasından, Türkiye’nin Ermenistan’a Toprak ve Tazminat vermesi konusu gündeme getirilecektir.

·        Bütün bu süreç, Türkiye’nin bir yandan Kürt sorunu, diğer yandan Ermeni iddialarıyla bölünmesinin yolu açılacaktır. 

Fransa eliyle yürürlüğe sokulan ve Türkiye’nin bölünmesi projesinin parçası olan asılsız Ermeni soykırımı iddiaları konusunda Türkiye’nin uygun, sert, sonuç alıcı bir dış politika yürütmezse, Hükümetin bu vebalin altında kalacağını da bilmesi gerekir. Bu konuda Hükümet, uyarmak istiyorum.

Haydi Türkiye Göreve !

NOT : Bu yazı yayımlanmak üzere gönderildiğinde, Fransız Senatosu’ndan Ermeni soykırımı iddialarını inkar edenlere ceza verilmesine ilişkin yasa tasarısı görüşmeleri sürdürülmekteydi.