İran’da daha önce de depremler oldu. Tıpkı, Türkiye’de İzmit-Gölcük merkezli deprem gibi. Bu depremlerle ilgili çeşitli iddialar ortaya atıldı. Bazıları, bu iddiaların deli saçması şeyler olduğuna inanırken, bazıları da komplo teorilerine merakından olsa gerek inandırıcı buldu. Bu yazı, depremin teknolojik bir silah olarak kullanılıp kullanılamayacağına ilişkin bir düşünce jimnastiği olarak görülebilir.
Daha önce de yapay depremler konusunda yazanlar oldu. Bunlardan birisi de benim. Okuyanlar hatırlayacaktır, “Üç Dünya” isimli romanımda, İzmit-Gölcük depreminin yapay olarak ve bir kaza sonucu gerçekleştiğine ilişkin iddialar dile getirmiştim. Bu iddiaların başka kaynaklarda bulunması da okuyucuya sürpriz gelmemelidir.
Depremin teknolojik bir silah olarak kullanılabileceğine ilişkin iddialar, uzun zamandır dile getiriliyor. Bu iddiaların çoğunda, N. Tesla’nın düşüncelerinden alıntılar yapıldığını biliyoruz. Çok yüksek frekanslı ses ya da radyo dalgaları ile fay kırıklarının harekete geçirilerek yapay depremler yaratmanın mümkün olduğuna ilişkin düşünceler, N. Tesla’dan bu yana dile getirilmektedir.
Şimdi gelelim bomba iddiamıza. İran’ın Güneydoğusu bölgesinde Pakistan sınırında bir deprem meydana geldi. 7.5 richter ölçeğinin üstünde olduğu açıklanan depremin can ve mal kaybına yol açtığı iddia ediliyor. Bu yazı yazılırken, depremle ilgili bilgiler yeni yeni ulaşmaya başlıyordu. Yakın zamanda İran’da 6 richter ölçeği üstünde başka depremler de oldu. Bu depremlerin İran üzerinde yoğunlaşmasının nedenini konuyla ilgili bilim adamlarına bırakmakla birlikte, bizler de iddialarımızı dile getirmeyi görev biliyoruz.
Şunu baştan hatırlatayım ki, bu yazıyı, deprem bilimci ya da bir mühendisi kimliğinde bir yazar olarak kaleme almıyorum. Sadece hayal dünyamızın da yaşamın bir parçası olduğuna inanıyorum. Bilim dünyasında devrim yaratmış birçok bilim adamı da hayal gücünün önemine dikkat çekmiştir.
Bilimin efendisi sayılan Albert Einstein, dünyayı hayal gücünün döndürdüğünü, hayal gücünün bilgiden daha önemli olduğunu söylemişti. İngiliz edebiyatının hiciv ustası Jonathan Swift, hayal gücü olan insanların görülemeyenleri gördüğünü ifade etmişti. Bir başka bilim adamı Pascal’a göre hayal gücü, güzelliği, adaleti, mutluluğu yaratmaktadır. Askeri deha Napolyon ise insanların hayal güçleriyle idare edildiğini söylemişti. Yahya Kemal de hayal gücünü önemini ne güzel anlatmıştır: İnsan, dünyada hayal ettiği sürece yaşar. Bir başka bilimsel deha Edison, dehanın onda birinin hayal gücü, onda dokuzunun ter (emek) olduğuna inanır (Hayal gücü hakkında ünlülerin sözleri için bakınız ; http://nedir.antoloji.com/hayal-gucu/sayfa-3/).
Her konuda komplo teorileri olduğu gibi, son dönemde küresel güçlerin doğa olaylarına müdahale edebilecek gizli teknoloji ve silahlara da sahip olduğuna yönelik teoriler geliştirilmeye başladı. Komplo teorilerini fazla abartmamak gerekir, ancak dünyada komplo teorileri değil, komplolar olduğunu ileri sürenleri de ciddiye almakta yarar vardır.
Suriye’de örtülü işgale yönelik küresel saldırının hız kazandığı ve sıranın İran’a geldiği açık biçimde görülürken art arda üçüncü depremin yaşanması, akla ister istemez bazı komplo teorilerini getirmektedir. İran'da yaşanan ve yüzlerce insanın hayatını yitirdiği depremde yaşamını yitirenlere rahmet diliyorum. Umarım bu acının yaraları kısa zamanda sarılır.
Depremler konusunda komplo teorileri üretildiğinden söz etmiştim. 21. yüzyılda savaşların klasik silahlarla değil, silah olduğu bile anlaşılamayan teknolojilerle yapılacağını tahmin ediyoruz. Rusya’nın ve ABD’nin bu konuda ilginç silahlar geliştirmeye başladığını biliyoruz. Özellikle yüksek frekanslı radyo dalgalarıyla düşünce etkileme ya da düşmanı etkisiz kılmaya dönük silahlar üzerinde çalışılıyor.
Son İran depreminin yapay bir deprem olduğu konusunda net bir kanıt bulma olanağımız elbette yoktur. Ne var i, Japonya’daki deprem ve tsunami felaketi gibi, İran’da depremlerin son zamanlarda yoğunlaşması da kafamızda soru işaretleri bırakıyor. Özellikle nükleer teknoloji elde etmeye çalışan İran’a yönelik yapay deprem silahı kullanılıyor olabilir mi diye düşünmeden edemiyoruz.
Acaba yapay depremler üretmek mümkün mü? Bu depremlerden birisi, İzmit-Gölcük depremi olabilir mi? Japonya ve İran depremleri yapay olarak üretilmiş olabilir mi? Bu soruları en azından sormanın bile cesaret istediğini düşünüyorum. Başımıza iş açmak pahasına, bu soruları sormaya devam edeceğiz.
Komplo teorilerine fazla inanmasanız da lütfen kulaklarınızı tıkamayın. Tarihte yaşanmış nice olay, zamanın insanları tarafından duyulmamıştı. Birçoğu tarihin tozlu raflarında gizli olarak kalmaya devam ediyor. Komplosuz ve barış içinde bir dünyayı hepimiz istiyoruz, ancak karşımızda her şeyi silah olarak kullanmaya çalışan ahlaksız bir küresel güç var. Bu nedenle, düşünce sınırlarımızı zorlamak durumundayız.