KKTC’NİN GÖZYAŞLARI

Doç. Dr. Birol ERTAN

Bu yazıyı yazmak, hiç de kolay olmadı. Çünkü, gözlerimizden kaçıramayacağımız bazı gerçekler var ki, bunları görmezden gelerek bir yere varamayız. 15 Kasım günü KKTC"nin 25.

Kuruluş Yıldönümünde  bu yazıyı kaleme almak istemedim. Bu önemli günün coşkusunu yaşamak isteyen, KKTC"nin varlığından mutlu olan okurlarımızı üzmemek için bu yazıyı 15 Kasım yazısı olarak kaleme almamayı uygun gördüm. 

İstediğimiz kadar nutuklar atalım, KKTC yaşayacak, sonsuza kadar var olacak diye yazılar yazalım, bir gerçeğin altını çizmekte yarar var. Kıbrıs Türkleri içinde hiç de azımsanamayacak oranda kendi devletlerinin varlığından rahatsız olan, onun yıkılmasına göz yaşı dökmeyecek, KKTC ismini ağızlarına almaktan kaçınan bir kesim var.

Bu kesim, kendi aralarında o kadar eşgüdümlü çalışıyor ki, en ufak çıkarlar uğruna birbirine girilebilen bu kesimler, AB ve ABD fonlarını paylaşmak konusunda hiç de anlaşmazlıklar ve adaletsizlikler yaşamıyorlar.  İşbirlikçilikleri karşısında kendilerine reva görülen AB ve ABD fonlarını hortumlarken öylesine planlı, eşgüdüm içinde ve saygılı davranıyorlar ki, hayatlarının ve beyinlerinin hiçbir zerresinde olmayan adalet kavramını AB-ABD cukkalarını cebe indirirken yeniden keşfettikleri için kendilerini kutlamak gerekir. 

KKTC"nin kuruluş yıldönümünde ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıyor ve biz bu ülkeyi federal bir Kıbrıs için geçici olarak kurduk, KKTC geçici bir devlettir diye açıklama yapıyor. İktidardan, basından, muhalefetten, sivil toplum örgütlerinden tıs çıkmıyor. 

Dünyanın her coğrafyasında devlet olmak, egemenlik ve bağımsızlık uğruna canları ve kanları ile mücadele veren topluluklar ve ulusal varlıklar mücadelelerini sürdürüyor. Filistinlilerin egemen devletlerini kurmak mücadelesi efsanevi bir hikayeye dönüştü. Kosova, her türlü tehdit ve baskıya karşın bağımsızlığını ilan etti.

Osetya ve Abhazya bağımsızlık yolunda emin adımlarla ilerliyor. Çekler ve Slovaklar güle oynaya ayrıldılar. Dünyanın hiçbir bölgesinde birleşmek için mücadele veren bir halk ve ulus yokken, bizim içimizde devleti yönetenler dahil olmak üzere devletlerini ortadan kaldırmak için hummalı bir çalışma içinde olan çok sayıda insan var. Bunu açıklamak ne mümkün ! 

Egemen ve bağımsız bir devlet olmak, her türlü çıkarın üstünde olan kutsal bir mücadeleyi gerekli kılıyor. Bununla birlikte, devlet kalmak, var olan devletinizi var kılmak, daha da önemli ve kutsal bir mücadeleyi gerektiriyor.

 Bizim içimizde öyleleri var ki, devletlerinin kuruluş yıldönümünde ülkenin en boyalı gazetesinin baş yazar köşesinde "neden bu devleti fetih zihniyetiyle kurduk" diye yazılar yazmaktan bir zerre utanç duymuyor. Devletin başına getirdiğimiz birisi, biz bu devleti geçici olarak kurduk diye açıklama yapıyor. Mecliste temsil edilen bir siyasi parti, KKTC kuruluş törenlerine katılmıyor ve kimseden gık çıkmıyor. 

KKTC"nin kuruluş yıldönümünde tek büyükelçiliğimizin bulunduğu Ankara Büyükelçiliği boş tutuluyor. Cumhurbaşkanı, Ankara Büyükelçiliğine atama yapmamakta diretiyor.

Kutlamaların, Dışişleri Bakanı"nı gönderip yapılmasını sağlayabiliyoruz. KKTC nüfusuna yakın oranda Kıbrıs Türkü"nün yaşadığı ve KKTC"nin en önemli Temsilciliğinin bulunduğu Londra Temsilciliğine atama yapılmıyor. KKTC"nin 25. Kuruluş Yıldönümünde Londra Temsilciliği boş tutuluyor, Turizm ve İçişleri Bakanları gönderilerek kutlamalar gerçekleştirilebiliyor. 

AB ve ABD fonları aracılığıyla yüzlerce KKTC karşıtı makalenin yazılmasının sağlandığı, bu yazıları yazanların yurt dışında konferanslara ve kurslara çağrıldığı, havada euro ve dolar uçuşarak paralar dağıtıldığı ortaya çıktı.

İşbirlikçilikleri tescillenen kalemşorlar, köşelerinde binlerce dolar ve euro kapmak için mevzilenmiş bağımsız ve egemen devleti savunanlara akıl vermeye ve tehdit etmeye devam ediyorlar. KKTC"yi savunmak ve korumak görevi verilenler, akşamdan kalmış gibi uykularından hala uyanamadılar. 

Uyanın ! KKTC yok edilmek üzere. Devletsiz kalmak üzeresiniz. Uyanın, KKTC"nin gözyaşlarını görün ve utanın.