Son günlerde ülke siyasetinde yaşanan traji-komik durumu anlatmak için mizah yazarı olmaya gerek yoktur. Gerçekten, ünlü mizah ustası Aziz Nesin yaşasaydı, yalnızca son günlerde yaşananları yazarak bile güzel bir siyaset kitabı yazabilirdi.
Aziz Nesin demişken, bir hikaye aklıma geldi. Bu hikayenin rivayet olduğu söylenir, ancak gerçek olduğuna inananlar da vardır. Bazıları ise bunun bir fıkra olduğuna inanırlar.
Aziz Nesin, yazdığı kitaplar nedeniyle zamanın sosyalist ülkeleri olan Sovyetler Birliği, Bulgaristan ve diğerlerinden sürekli ödüller alan, o ülkelerde çok sevilen bir yazardı. Kitapları Türkçe dışına Rusça başta olmak üzere birçok dile çevrildi. Sovyetler Birliği dağılmadan yıllar önce, Aziz Nesin’in güçlü kaleminden etkilenen KGB, bunun nenini öğrenmek ve Aziz Nesin’i tanımak için Türkiye’ye bir heyet göndermiş. Aziz Nesin konusunda KGB heyetinden kapsamlı bir rapor hazırlaması da istenmiş.
Lafın kısası, KGB uzmanları Türkiye’ye gelip yerleşmişler, araştırmalara koyulmuşlar. Türkiye’de başlarına öyle olaylar gelmiş ki, Aziz Nesin’in öykülerini yaratmadığını, sadece toplumu gözlemlediği sonucuna ulaşmışlar. Sonunda da ülkelerine dönüp raporlarını sunmuşlar. KGB heyetinin raporuna göre, Aziz Nesin, yaratıcı birisi olmayıp hikayelerini gördükleriyle ve yaşadıklarıyla yazan bir gözlemcidir. Raporda, Aziz Nesin’in yazmış olduğu o meşhur hikayelerin Türkiye’de yaşanan gerçekler olduğu belirtilmiş. KGB heyeti, raporlarında, gördüklerini yazan birisinin yaratıcı olamayacağı, olsa olsa gözlemci olacağı ve Aziz Nesin’e verilen ödüllerin geri alınması gerektiği sonucuna ulaşmışlar.
Bu hikayeyi yazmamın nedeni, seçimlerden önce ülke siyasetini inceleyen ya da izleyen birisinin, yaşanan traji-komedi karşısında şaşkınlığa düşmesinin, KGB heyetinin yaşadığı şaşkınlıkla karşılaştırılabilecek kadar büyük boyutlu olmasıdır.
Peki, siyasette son günlerde neler oldu?
- Partilerin aday listeleri açıklanmadan televizyonlarda partisi ve liderlerini hararetle savunan kelli felli isimler, listeye giremedikleri anlaşılınca hemen istifa edip partileri ve liderlerini eleştirmeye başladılar
- Sağ partiler, vitrinlerine solcu isimler yerleştirme yarışına girerken, sol partiler de aday listelerinde üst sıralarda sağ görüşlü aday göstermekten çekinmediler. Bu partilerde listelerde üst sıralara gelmenin koşulunun aday olduğu partiden farklı bir görüşe sahip olmak olduğu anlaşıldı
- Bakanlık yapacak kadar güvenilen bazı isimler, yapılacak seçimde aday listesine bile alınmadı
- MHP merkez sağa kayarken, AKP “Yetmez ama EVET’çiler ile dönek solculardan aday devşirdi, CHP’nin ne yaptığını ise hala anlayabilmiş değiliz.
- Türkiye’yi yönetmeye aday bir partinin lideri, Türkiye çapında aday göstermeyip sadece kendisi bağımsız milletvekili adayı olabildi
- Ülkenin Başbakan Yardımcısı, kendi seçim bölgesinde istenmeyince başka ilden aday gösterildi
- Nasıl bir çalışma yaptılarsa, bir dönem önce aday listelerine bile alınmayan eski milletvekilleri, gelecek dönemde aday listelerinin başına yerleştirildi
- CHP için birileri Alevi partisi olduğu yorumunu yaparken, bir başkası Aleviler yeterince aday gösterilmedi diyebildi
- Bir parti, Alevi açılımı yapmadan önce 3 olan Alevi kökenli milletvekili sayısını, açılımdan sonra seçilebilecek yerden 1 Alevi aday koyarak sağlamlaştırdı
- Bir partinin eski Genel Sekreteri, partinin başına getirilmesini sağladığı Genel Başkan tarafından liste dışı bırakıldı
- Bir partinin İstanbul eski il başkanı, İstanbul’daki 85 milletvekili adayı arasına giremedi
- Bir saldırıya uğrayan ünlü sanatçıyı hastanede ziyaret edip adaylık başvurusunu elden alan parti lideri, aynı ismi listeye koymadı, ünlü sanatçı da bağımsız adaylık başvurusu yaptı
- Eski ve ünlü futbolcular, soyunma odalarına girmeden siyasete soyundular
- TV ekranlarında eski sağcı adaylar, aday oldukları sol partilerin sözcüsü olarak çıktılar, eski solcu dönekler ise aday oldukları sağ partiyi savunmak için ekranlarda görüldüler
- Kapatılan bir siyasi partinin mensupları, bağımsız olarak seçimlere katılıp sonra partilerine geri dönüp % 10 barajını aşmanın yolunu bulmuşlardı, yine aynı taktikle seçimlere bağımsız aday olarak giriyorlar, aslında hepsi parti adayları
- Seçimlerde herkes heyecanlı, ancak halkta bir heyecan belirtisi görülemiyor.
Bu durumlara üzülmemek elde değil. Siyasetin ülkedeki kalitesini ayaklar altında sürükleyen bu tavırlar karşısında söyleyecek tek bir söz kalıyor : Siyasetin Sefaleti.