Türk sosyal demokrat hareketinin geçmişten günümüze çok büyük hatalar içine düştüğü, bazen kendi hataları ile ve çoğu zaman da küresel güçlerin gizli ve açık müdahaleleri nedeniyle halktan kopuk elitist bir siyaset batağı içine düştüğünü biliyoruz. 1980 öncesi ve sonrasında sosyal demokrat hareketin birkaç kez de olsa yükselişini gördük. Birisinde Bülent Ecevit liderliğinde yakalanan bu şans, küresel emperyalizmin açık müdahalesi ile hüsrana dönüştürüldü.
12 Eylül darbesi ile Türkiye’de demokrasiye ara verilirken, sosyal demokrat hareket de ciddi bir yara aldı. Merhum Erdal İnönü liderliğinde kayda değer bazı başarılar elde edilse de sosyal demokrat hareketin Türkiye için iktidar seçeneği olma şansı yaratılamadı. Bunun nedenleri çok çeşitlidir. Sosyal demokrat hareketin ülke için iktidar alternatifi olamamasının en büyük nedenleri arasında, sosyal demokrat liderlerin iç çekişmelerinin etkisi olduğu kadar, Türkiye’yi ellerinden kaçırmak istemeyen ABD gibi küresel güçlerin gizli ve açık müdahalelerin etkisi büyük olmuştur. Gerçekte 12 Eylül faşist askeri darbesi, Türkiye’de sosyal demokrat ve sol güçlerin iktidar alternatifi olmasına yönelik bir ortamın oluşmaya başlamasıyla ilişkili olup bir karşı müdahale olarak ortaya çıkmıştır.
12 Eylül sonrası dönemde merhum Erdal İnönü döneminde sosyal demokrat harekete yönelik olarak ülke genelinde ciddi bir sempati ortamı oluştu. Bildik liderlerden farklı nitelikleriyle Erdal İnönü, 26 Mart 1989 yerel seçimlerinde partisini birinci parti yapmayı başardı. 1989 yerel seçimlerinde SHP, % 28.7 oy oranıyla birinci parti oldu ve İstanbul, Ankara ve İzmir gibi 39 ilin belediye başkanlığını kazandı. Sosyal demokratlar, yerel seçimlerdeki bu şanslarını çok kötü değerlendirdiler ve müteahhit il başkanları ve belediyelerdeki yolsuzluklar nedeniyle 1991 seçimlerinde % 8 oy kaybı ile ikinci parti konumuna gerilediler. DYP ile yapılan koalisyon hükümeti de sosyal demokratlar için başarılı sonuçlar üretemeyince, solun düşüşü ve parçalanma süreci ile Kurultay kavgaları başladı.
Sosyal demokratların üç parçaya bölünmüş durumda olduğu 1992 yılında CHP Genel Başkanlığı’na seçilen Deniz Baykal, sol partilerin birleşmesiyle yeniden iktidar alternatifi olan CHP’de 1995’de yeniden Genel Başkan seçildi. Deniz Baykal liderliğindeki sosyal demokrat hareket, DYP ile yapılan koalisyon hükümetindeki silik tavrı ile yeniden gözden düştü ve bir daha iktidar yüzü göremediği gibi, seçim barajını aşamayacak noktaya kadar geriledi. 1990’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başında CHP-DSP çekişmesi ile iktidar olma şansını altın bir tepside sağ partilere armağan eden sosyal demokratlar, 2000’li yılların başında iktidarı RP’ye armağan ettiler. 2010 yılına kadar sosyal demokrat hareketin liderliğini yapan Deniz Baykal, ani bir küresel operasyon ile istifa ettirilerek CHP Genel Başkanlığı koltuğunu kaybetti. Yerine ise Deniz Baykal’ın yakın çalışma arkadaşlarının da katkısıyla TESEV Kurucusu Kemal Kılıçdaroğlu getirildi.
1990’lı yıllarda sosyal demokrat harekete liderlik yapmış olan merhum Erdal İnönü, Aslan Sosyal Demokratlar sözünü kullanmıştı. Aslan Sosyal Demokratlar, bazen alaycı biçimde kullanılmış olsa da sempatik bir kavram olarak siyaset dilimize yerleşmiştir.
Deniz Baykal’ın son döneminden başlayarak ve Kemal Kılıçdaroğlu liderliği ile sosyal demokrat harekete profesyonel siyasetçiler ve merkez sağdan transfer edilen isimler yerleştirilmeye başladı. Bu isimlerden çoğuna son seçimlerde milletvekilliği şansı verildi. CHP, sol parti olmaktan çok, elitist, devrimci niteliğini yitirmiş statükocu ve devletçi bir siyasi partiye dönüştürüldü. Bu süreçte CHP, Aslan Sosyal Demokratların değil, Çakalların yuvalandığı bir siyasi partiye dönüşmeye başladı.
Bugün CHP içinde milletvekili olma şansı yakalamış, parti örgütünde söz ve karar sahibi konumuna yükselmiş çok sayıda muhafazakâr siyasetçi, merkez sağdan transfer edilmiş isim, bölücü ve Cumhuriyet düşmanı Soros’çular ile milletvekili olmak ayrıcalığı için siyaset yapan elitler bulunmaktadır. CHP, Aslan Sosyal Demokratların değil, Çakal Sosyal Demokratların partisine dönüşme noktasındadır.
Son Sözüm, Çakal Sosyal Demokratların eline geçen CHP nedeniyle Sosyal Demokrasinin Ruhuna El Fatiha !