Asıl Özgürlük, Zeka, Eğitim, Mantık ve Cesaretti

Dr. Mesut ÖZTÜRK

Asıl Özgürlük,  Zeka, Eğitim, Mantık ve Cesarettir

Gerçek eğitimi olmayan cahil insanlara özgürlükten bahsedersen uzunca süre dinler, bekler,  bir yer den açık bulur ve kendince “hani özgürlükçüydün” der ve senin çelişkili olduğunu söyler.

   “Asıl sen safsın” der.  “Okullara boşa gitmişsin” der. “Başka inanç ve düşüncelere toleransın yok” der.

Hele, etrafta başkaları da varsa, onlardan da destek alarak ve kendisinin akıllı olduğunu hissini vererek böbürlenir.

 Bizler de işin özünü anlatamamaktan dolayı içimizde bir burukluk hissederiz. 

Her ne kadar yenilmiş gibi dursak ta biliriz ki onlar yanlıştır.

Biliriz ki bu insanlarla uğraşmak zordur.

Bunlar geriye hemen gidebilirler. Sanki eskiden beri öyleymişler gibi davranırlar.

 Bu gibileri ileri doğru gelişmiş, daha iyi ve mutlu davranışlara götürmek, deveyi hendekten atlatmaktan daha zordur.  İleri gitmek için “ver her şeyi bedava, yapayım” der. Daha  neler neler…

  Ama çocuklardan başlamak bambaşka bir şeydir.

  Çocuk coşku doludur. Sanki her iyi olan şeye uyum sağlamak için hazır bekler.

  Geri olan, kötü olan her şey, onun tabiatına aykırıdır.

 Bir çocuğa türban takılır mı? Bir çocuğa yalnız, bir tek yol gösterilir mi?

  Çocuk eğitime ve düzene bayılır.

  Düşünün bir. Çocuğun biri okula gidiyor. Rengarenk kıyafetler giyiyor , çeşitli oyuncakları var ve anne babası ona yaşamı öğretiyor. Ve çocuk ileride bağımsız kararlar alabilecek duruma gelebileceği  bir tarzda yetişiyor.  Aynı zamanda din de öğreniyor.  Ama dini inançları hayatın zevkinin almaya mani olmuyor.

   Öte yandan tanrı adına din adına kızları ve kadınları kapatıyorsun, korkutuyorsun.  Sanki tanrı bunu istiyormuş gibi.  Her şeyi kitabın arkasına sığınarak yasaklıyorsun.  Her ne kadar öbür işleri yapsa da hoş olmayan katı kurallarla çocuğu din kisvesi altında boğuyorsun.  

Dünya çapında yanlış olan bu durumu savunmak doğru değil.  

“Biz böyleyiz,  biz böyle istiyoruz, sen kötüsün” demekle olmuyor bu.

 Bu tip eğitim verilerek yetişen çocuklar büyüdüklerinde fanatik ve tehlikeli oluyorlar.

Katı bir fikir etrafında yetiştiklerinden dolayı da gelişemiyorlar.

Bir sıcak yaz günü eniştemle arabada gidiyorduk yolda yürüyerek giden çarşaflı bir kadın gördük. Ben “yazık dedim bu sıcakta bu çarşaf olur mu?”  dedim.

  Eniştem hemen atıldı. “Hanı sen özgürlükçüydün” dedi. Önce, ben ona, hemen hak verdim.  Ama bir şeyin yanlış olduğunu hissetim eve geldiğimiz zaman. Ve lafımı geri alıyorum dedim. Çünkü o kadın böyle bir kıyafeti neden seçmiş olabilirdi acaba? Çevresi hep öyle miydi? Acaba Koca baskısı mı vardı? Acaba seçim yapması için gerekli eğitimi,  gerçek ve gerekli bir eğitimi alabilmiş miydi?

Seçim yapabilme hürriyeti var mıydı?  Bu durum için hangi şartlar oluşmuştu? Acaba başka bir ülkede başka bir ailede başka bir dinde ve gelenekte doğsaydı nasıl olurdu? Acaba bu kadın 15 yaşında başka ülkelerde yaşamış olsaydı ne yapardı? O zaman derdim ki bu böyle istiyor, hakkı var derdim. Çünkü seçme hakkını görmüş ve idrak edebilmişti…

   Bu gün “okul görmüş”, diplomalı, Amerika da yaşayan türbanlı kızlar var.  Ayni  soruları onlar içinde geçerli.

  Tüm bu kavram kargaşasının temelinde,  bir şeyin özünü iyi anlamak lazım.  

Din nedir? İnsanlık tarihinde din nasıl oluşmuştur?  asıl amaç nedir ve neydi ?

 Bunları rahatça sorabilmelisin.

Asıl özgürlük burada başlar. Başka türlü yapılacak yanlışlar özgürlüğü öldürür.

  Kız kardeşimin de başı kapalı. Bizde kapalı kadın olmaz!

Ama kocası kendince çok akıllı. “Sorgulamayacaksın, niye diyerek” diye düşündüğü için, kızcağız geçinebilmek için bu duruma istemeden de olsa katlanıyor.  Ama sorarsan “Allah için” diyor. 

Asıl Özgürlüğün,  Zeka, Eğitim, Mantık ve Cesaret olduğunu biliyorum ve bu dileğimizi tekrar ederken bir kere daha diyorum ki, Türkiye"de kadınlar ve kız çocukları için gelecek karanlık olmamalı