Ülkemiz bu günlerde büyük gerginlikler içerisinde bulunmaktadır! Bir yandan Kuzey Irak"a yapılan askeri operasyonlar, diğer yandan yeni değişen anayasa maddeleri ile üniversitelerde oluşan türban ekseninde yaşananlar!
İnançsal ve etnik yapıdan beslenen yönetim anlayışlarının ülkelere ve insanlara huzur getirmediğini eski ortaçağ karanlıklarında, Hitler-Mussollini dönemlerinde ve çok yakın zamanda Taliban, İran ve Tito"nun Yugoslavya örneklerinde olduğu gibi; insanlığın yaşadığı büyük acılarından görmekteyiz!
İlk başlarda eller üzerinde tutulan etnik ve dini kökenden aldıkları güçlerle ülkelerini yöneten bu liderlerden bazıları; Hitler gibi intihar ettiler, Mussollini gibi ayaklarından asıldılar, Lenin gibi adı şehirlerden silindi, Tito gibi öldükten sonra ülkesi Yugoslavya birçok parçaya ayrıldı!...
Tüm yaşanılan bu acı deneyimlerden sonra; bugünün Avrupasında inanç ve etnik kökenli yönetimlerin oluşmasını engellemek için; dinci ve ırkçılığı siyasetten silmek için bu tür partilerin bile kurulmalarına yasaklamalar getirilmiştir!
Ve son olarak geçtiğimiz 7-8 yıl içinde Avusturya"da aşırı sağcı lider Jörg Heider"in seçimlerde çoğunluğu sağlamasına rağmen; Avrupa Birliği Haider"in hükümeti kurmasını engellemiş; aksi halde Avusturya"nın birlikten dışlanacağını açıklamışlar ve böylelikle ırkçılığa geçit vermemişlerdi!
Diğer ülkelerde bunlar olurken; Bizlerde de; 13. yüzyılda Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Şeyh Bedreddin ile hoşgörü ve insan sevgisiyle;Nazım Hikmet"in; Yaşamak; Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine yaşamak!... dediği gibi özetlenen Anadolu Aydınlanmasını başlatmışlardı!...
Bu aydınlanmayı Mustafa Kemal Atatürk; yönetimini akla ve mantığa dayandıran, her türlü dogmatizmden uzak, inançların; en yüce makam olan vicdanlarda özgürleştiği ve her türlü baskıdan uzak tutulduğu, bir arada yaşama düzeninin; ortak üretilen çağdaş değerler üzerinden yaşandığı; kul olmanın değil; birey olabilmenin haklı gururunu yaşamayı hayata geçirerek bağımsız Türkiye devletini kurarak bugünleri de aydınlatmıştır!...
Ülkemiz bu günlerde gerginlikler içerisindedir bir yandan Kuzey Irak"a yapılan askeri operasyonlar, diğer yandan üniversitelerdeki yeni değişen anayasa maddeleri ile oluşan türban ekseninde yaşananlar! İnançsal ve etnik yapıdan beslenen yönetim anlayışlarının ülkelere ve insanlara huzur getirmediğini dünyada yaşanılan birçok örneklerden görmekteyiz!.
Üniversiteler; yeni bilimsel düşüncelerin ve yeni buluşların tartışıldığı, geri kalmışlıkların sebepleriyle sorgulandığı ve kurtuluş için çarelerin arandığı ve gücünü sorgulayıcılıktan alması ve geleceğin tartışıldığı yerler olması gerekirken; bugünlerde türbandan dolayı gerginlikler yaşanmaktadır ve gittikçe de sertleşecek tartışmalara doğru hızla sürüklenmektedir!...
Üniversitelerimiz; geleceğin değil; geçmişin tartışmalarının içine çekilmeye çalışılmaktadır! bu geleceğimiz açısından tehlikeli bir yoldur! üniversitelerimiz etnik ve inanç tartışmalarının dışında tutulmalıdır; bu durum dininde zarar görmemesi açısından önemlidir!
Din gibi kutsal değerlerin ticarette kullanıldığında İslami holdinglerde yaşananlar gibi vatandaşlarımızın emeklerinin, birikimlerinin ve umutlarının nasıl suistimal edildiğini, kaybedildiğini acı deneyimlerle yaşandığını gördük!... bu olanlar bile Laikliğin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir!...
Şimdi ise kutsal dinimizin siyaset ve üniversitelerde kullanıldığında nasıl kötü sonuçlar doğuracağını, yapacağı tahribatı düşünmek bile ürperticidir!...
Bu nedenle üniversitelerimiz ve halkımızın gerçek başka gündemleri ortada dururken şimdi inanç eksenli tartışmalarla ülkemize ve halkımıza zaman kaybettirmemek gerekir! bu sorunda; herkesin birbirlerinin inançlarına ve özel tercihlerine saygılı olana kadar herkes bu konuda hazır olana kadar ve esas yaşamsal sorunlarımızı çözene kadar ara verip bekletmek gerekir!...
İnançların ve etnik yapıların çokluğu gökkuşağının renkleri gibi insanlığın zenginlikleridir ülkemiz de bu konuda oldukça zengindir! Türkiye çok renkli ve çok desenli bir zenginliktir aynı gökkuşağı gibi!... Bu zenginliklerimiz bizleri bir arada yaşatmak için demokrasiyi ve hoşgörüyü özümsemiştir!...
Demokrasi bir uzlaşı rejimidir uzlaşma; farklılıkların dayatılması şeklinde değil de; ortak üretilen değerlerde birleşmekte olmalıdır sorunların çözümünü akla-mantığa-bilgiye ve karşılıklı hoşgörüye dayandırılma şeklinde olmalıdır!
M.Kemal ATATÜRK; Kurduğu devletimizin temellerini akla-mantığa-bilgiye-eşitliğe- yurttaşlık bilincine ve karşılıklı hoşgörüye dayandırdığı ve ortak değerler etrafında toparlanmayı sağladığı için; çağında yaşayan diğer devlet adamlarının aksine kurduğu devlet bugün bile temelleri sarsılmadan dimdik yaşamaktadır!
Aklın-mantığın ve bilginin en büyük değer olduğu ve ortak değerlerde uzlaşının olduğu güzel günleri birlikte görebilme ve birlikte yaşayabilme dileğiyle!
GÖKKUŞAĞI gibi renkli güzel ülkeme!
Sevgi ve Saygılarımla!... Aybastı-ORDU 03/03/2008
DrMustafa ÇUKURYILDIZ