Karadeniz özelliklede Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin büyülü güzelliklerin olduğu bir yaz ve sonbahar mevsimini bu yılda bazen hüzünlerle, bazen coşkularla geride bırakırken; önümüzdeki yepyeni güzelliklerin haberini de bizlere hemen verdi!
Mavi deniziyle kucaklaşan yeşil elbise giymiş dağlarıyla; tepesindeki beyaz buluttan şapkalarıyla selamladı umudu, coşkuyu, tüm insanlığı!...
Köpürerek akan, hüzünleri de alıp götüren O dereler, ırmaklar!...
Fındık toplayan kızlarının sevgiliye seslenen yanık türküleriyle sessizliği bozulan bahçeleriyle!...
Jip şenliğiyle, WOS-WOS şenliğiyle!...
Sahipsiz hiç kalmamış, boyun eğmeyen teslim olmamış dağlarının şimdi kurultaylarda, festivallerde aradıkları O eski isyan kokan halleriyle!...
Ormanlarında; orman gülleri arasında mantar ve odun toplayan kadınlarıyla; her türlü sıkıntıların unutulduğu yaylalarında; oyun oynayan kuzularıyla, koyunlarıyla, gecenin sessizliğini bozan çoban köpeği havlamalarıyla!...
Cilalanmış tekneleriyle, vira vira derken dalgaların; köpürerek kenarına vurduğu O yosun kokan koylarıyla!...
Yolunu gözlediği palamutla eylülde buluşmaları, onu takip eden hamsi zamanları!...
Rusya"dan uçup Karadeniz"i aştığında yorgunluktan kımıldayamayan bıldırcın av zamanlarıyla!...
Dünyanın dört bir yanından hasreti çekilen dostlarla yeniden bir araya gelmeler!... Ve O hasret dolu kucaklaşmalar, sevinç dolu ağlaşmalar!...
Kadınları;
O narin elleriyle örerken ağlarını türküleriyle ilmek ilmek!...
Güzellikleriyle türküleri taşıran, salınarak yürürken ipekten kumaş gibi titrerken kızların ayaklarının altındaki kumsalları!...
Dağlarında, yaylalarında yağan yağmurlar; yarin yolunu gözlerken yüzlerinden süzülen sevgi dolu hüzün dolu gözyaşları!...
Ilık esen esintilerde sahillerde, sisler altında yaylalarda dostluğa, sevgiye, umuda, özlemlere, gönüllere boşalan kadehler!...
Cennete ilk adımdır zaman; Ordu"da!...
Ve şimdi;
Akkuş"da ki Argan tepesinden, Aybastı-Perşembe yaylasındaki Karga tepesinden, Gölköy"de ki Selemen yaylasından, Gürgentepe"den, Boztepe"den, en yüksekteki Karagöl yaylasından bizlere,
Sıcak sobalarımızın başında yüzümüzün yakarcasına ısınırken, sırtımızın üşüdüğü zamanlardaki derin sohbetlerle, türkülerle fındık-kestane kavurduğumuz, güzinelerimizde patatesler yaptığımız, ıhlamurlar içtiğimiz, mısırlar patlattığımız, karların üzerindeki ızgaralarımızda hamsi-balık kızarttığımız, dostluğa sevgiye umuda boşalttığımız gönüller kadehler, evlerimizin önündeki kardan adamları, kartopu oynamalarını hatırlatan O,
Dostluk, neşe, dayanışma dolu kış mevsimini hatırlatan ilk kar yağışı bizlere şimdi yeni güzel günlerinde bizleri beklediğini yeniden hatırlattı
Hoş geldin KAR, hoş geldin KIŞ!...
DrMustafa ÇUKURYILDIZ