Almanya"daki Türk Toplumu: 1960 larin basinda baslayan göc hareketi bugüne dek sürdü ve su anda Almanya"da 2,2 milyon kadar Türk yasiyor. Bunlarin 500.000 kadari Alman Vatandasligina gecmis durumda.
Son 15 senedir Türkiye"de turizmin gerlismesiyle birlikte Almanlar Türkiye"yi daha iyi tanidi.
Hep söyledikleri bir söz var:`` Türkiye"deki Türkler, buradaki (Almanya"daki) Türklerden cok farkli (olumlu anlamda)´´ Buradaki Türkler maalesef diyecegim Türkiye"nin imajina cok olumlu katkida bulunamadilar. Nasil bulunsunlar ki, bircogu hic okul okumadan, bir sehir görmeden, bir anda bir sanayi toplumunun icine düstüler. Üc-bes sene sonra-para biriktirip- geri dönmeyi planladiklarindan Almanca da ögrenmediler (Alman hükumeti de bu konuda ``nasilsa dönecekler´´ diye hic caba göstermedi).
Sonraki yillarda durumun öyle olmadigi anlasildi, esler ve cocuklarda Almanya"ya geldi, dil sorunu cocuklarin okula gitmeye baslamasiyla daha da büyüdü. Bu nedenle ikinci kusak ta aslinda pek iyi egitim alamadi, iyi meslekler edinemedi.
Almanlarin Türklere bakis acisi farkli farkli olmakla birlikte, genellikle, Türklerin buraya pek uyum saglamadiklarindan, kendi icinde yasadiklarindan falan yakiniyorlar. Ama kendileri de tanismak, konusmak icin hicbir sey yapmiyorlar. Hatta isminizi söylediginizde ilk reaksiyon`` ooo.., cok zor, aklimda tutamam´´ oluyor. Halbuki isterlerse, iki üc yabanci dili ögrenip, binlerce kelimeyi ögrenebiliyorlar, is Türklerin ismine geldiginde, nedense hafizalari almiyor. Bu bence Türkce'nin dünya dilleri arasinda, önem verilen bir dil olmamasindan kaynaklaniyor.
Türkiye'ye gelen yabanci futbolcu ve antrönörler, yillarca ülkemizde kalip türkceyi ögrenmiyorlar, Italya'da oynayanlar ise, bir yilda su gibi konusmaya basliyor, hatta gitmeden kursa gidiyorlar.
Almanya"da yasayan Türkler icinde cok basarili bir kesim de yok degil, onbinlerde Türk genci üniversitelerde okuyor, ciddi Alman firmalarinin iyi pozisyonlarinda calisip, iyi kazananlarin sayisi sürekli artiyor.
1980 lerin ikinci yarisindan sonra ve de özellikle iki Almanya"nin birlesmesinden sonra Almanya"ya 3-5 milyon insan daha geldi (cocunlugu Rusyada yasayan Alman kökenliler), esas zor dönem de zaten o andan itibaren basladi.
Isini kaybeden, is bulamayan Türklerin sayisi artti. Bunlarin icinden bir kismi , birikimlerini iyi degerlendirip bir is kurdu ve su anda iyi kazaniyor. Genellikle dönerci, seyahat acentasi, terzi, berber, hali döseme, tur operatörlügü, sigortacilik, market..vb isler Türklerin gözde meslekleri haline geldi. Maalesef bircogu sadece Türklere hitap edip, daha da büyüyemiyor, bunlarin icinde büyük düsünüp isini gelistirenler de var.
Özellikle birinci kusak artik yaslandi, saglik sorunlari var, Almancayi iyi konusamadigi icin hala, cocugunu veya dili iyi bilen birinin yardimina ihtiyaci oluyor. Kendini istedigi gibi ifade edememek bu insanlari bunalima itiyor. Türkiye"ye dönmekle, istemeden burada kalmak arasinda iyice bunaliyorlar.
Bunun sonucu olarak da buradaki Türk toplumu kendini dine verdi. 1970"lerde diz üstü etekler giyen iyi giyimli bayanlarla, fotör sapkali beyler artik, hacca gitti, sakal birakti, kapandi (kimisi, basörtüsü, kimisi carsaf) -bir kismi-karsi cinsin elini sikmaz oldu. Bu kesim ayrica cemaat olarak da bin parcaya bölündü. Kaplan"cisindan, Nurcu"suna, Süleymanci"sindan, Milli Görüse, herkesin camiisi ayri, bayram günleri konusunda bile anlasamaz oldu Türk toplumu. Uc görüslere prim verir oldu.
Tabii bu kesimin cocuklarinin da hafta sonlari günlük veya yatili kurslarda ayni dogrultuda egitim aldigini söylememe gerek yok sanirim. Sahsen bu durum beni tedirgin ediyor; bu cocuklarin hepsi burada yasamini devam ettirecek ama Almancalari zayif, okulda vasat ve dolayisiyla mesleki gelecegi pek parlak görünmeyen bir genclik yetisiyor.
Bir diger genclik kesimi de sagda solda gezen, kiz ayarlamaya calisan, yine Almanca bilgisi ve okul durumu pek parlak olmayan, arada bir disco önlerinde -iceri alinmadiklari icin kavga cikartan- aksam eve geldiginde anne-babasiyla catisan, söz dinlemeyen bir kesim.
Son olarak ta Almanca"yi iyi ögrenmis, sosyal faaliyetlere katilan, ülkeye uyum saglamis ama Türk kültüründen de vazgecmeyen, okulda basarili, üniversite egitimini hedefleyen kesimin varligindan da bahsedelim.
Almanya"da önemli bir konu da kar payi vaad eden sirketlere kaptirilan paralar. Gectigimiz yillarda, Kombassan, Jet-pa ve benzeri bir sürü sirket cikti ve camilerde milletin dini duygulariyla oynayarak milyarlarca mark para topladi, karsiliginda hukuken birsey ifade etmeyen senetler verdi.
Maalesef diyecegim yine, bu paralarin toplanmasina bazi sözde! din adamlari, camii hocalari da,``faiz haramdir, kar payi degil..´´diyerek araci oldu (..ve söylentilere göre komisyonunu cebe atti.) Su anda bu paralari kaptiranlar üzerine bir bardak soguk su icmekteler. Bu sirketlerin ne durumda oldugu da zaten basinda yer aliyor. Gercekten üzücü bir durum. Kirk yildir Avrupada yasayan, normalde buranin tüm iyi yönlerini kapmis, benimsemis olmasi gereken toplumun icine düstügü duruma bakin.
Buradaki evliliklerde Eslerden birinin genellikle Türkiye'den gelmesi cok yaygin. Özellikle kirsal kesimden gelmis anne-babalar izin mevsiminde memleketlerinden bir gelin / damat bulup dügün yapip cocuklarini evlendiriyorlar. Bazi durumlarda ya cocugun yasi kücük, tecrübesiz oluyor ya da istemese bile zorlamayla evlilik gerceklesiyor, dolayisiyla bu evliliklerin bir kisminin sonu hüsranla bitiyor, ya da mutsuz bir hayat sürülüyor. Memleketten damat/ gelin getirmenin sebeplerini sorarsaniz sebep genellikle su oluyor; '' Buradaki (Almanyadaki) gencler sorumsuz, serseri'' veya '' burada dogru düzgün evlenilecek kiz yok'' . Ebeveynleri bu düsünceye sevkeden gercekler mevcut tabii ama, hic tanismayan, hatta evlenmek bile istemeyen insanlari sirf ''adam olsunlar'', ''yuva kurup evine baglansinlar'' diye evlendirmek ne derece dogru, tartisilir.
Hic hosuma gitmeyen birsey daha var burada. Özellikle gida alaninda cok miktarda sirket kuruldu burada, bunlardan et-sucuk-donmus hazir köfte,kebap ..v.s. gibi alanlarda faaliyet gösten sirketlerin marka isimlerine baktiginizda, hep dini kelimeler görürsünüz, hepsinin üzerinde de Helal ( yani o etin islami usullere göre kesilmis oldugunu ifade eder) yazar. Bu konuda cok ileri seviyede bir din sömürüsü vardir. Helal yazar, cünkü halkimiz, yedigi etin mutlaka helal kesilmis olmasini ister.
Halbuki bu etler genellikle Almanya'nin veya Hollanda'nin dev mezbahalarinda hazirlanir ve %99'u helal kesim mesim degildir. Ama halkimiz inanir iste..
Yine unutamadigim bir animi anlatayim; Buradaki dindar kesimin, özellikle de Milli Görüs taraftarlarinin özellikle sevdigi bir sucuk-salam markasi var, Türk marketlerine gittiklerinde mutlaka bu markayi sorarlar. Bundan iki üc sene önce bizzat gözlerimle gördügüm olay söyle gelisti. Bir markete gelen 11-12 yaslarinda türbanli bir Türk kizi, saticiya ''S.... marka sucuk var mi?'' diye sordu, satici da ''S...m yok ama E.....k marka var'' dedi (E.....k Almanya'daki en iyi ve taninmis sucuk markasi). Kizin yaniti söyle oldu: ''ama o Türk sucugu!, ben müslüman sucugu istiyorum!'' Satici sasirdi ve sordu;''sen nereden ögrendin böyle seyleri?'', kiz da cevap verdi; Sen bilmiyor olabilirsin ama burada oturanlar (o semtte oturan Milli Görüs'cü, Kaplan'ci... gibi kesimleri kastediyor) böyle düsünüyor'' deyip sucuk almadan dükkandan cikti. Satici da ben de dona kaldik. Böyle birseyi baskasi anlatsa inanmazdim ama bizzat sahit oldum, hala da unutamiyorum.
Bir de Alman argo edebiyatina bizim sayemizde girmis cok ünlü bir kelime var. Bu kelime ''getürkt'' Ne demek oldugunu da hemen aciklayayim. Kelime anlami ''türklestirilmis'' demek. Yani isin icinde bir is var düsüncesi oldugunda, hile, ückagit, eksik yapilmis bir is süphesi oldugunda bu kelime kullaniliyor. Bu kelime de herhalde durup dururken ortaya cikmadi, uzun yillar süresince klasiklesmis bazi davranis bicimlerimiz sayesinde Alman diline bir katki saglamis olduk.
Biraz olumsuz yazdim belki, olumlu örnekler de yok degil ama bunu degerlendirirken, hep buradaki nüfüsümüzün 2,2 milyon oldugunu dikkate almak zorundayiz. Umarim gurbet ülkesi Almanya'yi ve burada yasayan Türklerin hayatini bir nebze aktarmayi basarmisimdir. Bu seferlik te bu kadar. Bir sonraki yazida görüsmek üzere..