Kemikleri bile sızlatan soğuk kış günleri geride kalmış, eriyen kar sularının, yağan yağmurların suladığı çayırlar-çimenler bazen utanarakta yüzünü gösteren güneşle işbirliği yaparak dağları tepeleri açan çiçeklerle gelinlik gibi süslediği günlerde çiftlikte nurtopu gibi bir yavrucuk dünyaya gelmişti.
Herşey çok güzeldi, herşey çok güzel başlamıştı; uçsuz bucaksız çimenlerde yavrucuk hopluyor, zıplıyor, yuvarlanıyor, herkesin sevgilerine maruz kalıyor, annesi de acıktıkça süt fışkıran O taşkın memelerinden yavrucağı doya doya, kana kana emdiriyordu.
Cennette gibi hissediyordu yavrucak kendini, cennet de olsa olsa ancak bu kadar güzel olabilirdi hani!
Cennette zamanın nasıl geçtiği belli olmadan saatler saatleri, günler günleri kovalıyor yavrucak her geçen günle dahada güzelleşiyor, büyüyor tüm dikkatleri üstüne topluyordu.
Herşey çok güzel giderken; birgün ne olduğunu anlamadan yavrucuk kendini birden kapalı bir yerde buldu, o kadar özgürlükten sonra olacak birşeymiydi bu, ne yapmıştı, ne olmuştu da kapalı yere getirilmişti!..
Gel de isyan etmesinmi yavrucak bu duruma!
Hazırlıklıdır bu duruma beyefendi;
“BAK YAVRUM SEN ŞİMDİ ÇOK GÜZELSİN,
ÇİFTLİKTE HERKESİN GÖZÜ SENİN ÜSTÜNDE,
SANA NAZAR BİLE DEĞER,
AYRICA ETRAFTA DOLANAN KASAP VAR, TİLKİ VAR KURT VAR
SEN ŞİMDİ ONLARLA BAŞ EDEMEZSİN ÇOK KÜÇÜKSÜN.
BEN SANA YEMEKLER VERECEĞİM EN İYİSİNDEN,
ISITACAĞIM SENİ SOBALARLA,
HASTA OLDUĞUNDA DOKTORUDA-İLACIDA AYAĞINA GETİRECEĞİM
YAVRUCUĞUM SEN BÜYÜ GÜZELLEŞ GÜÇLEN
ŞİMDİ HİÇ HAREKET ETME
BAK OZAMAN İZDİVAÇINIDA SAĞLAYACAĞIM SENİN
Günler birbirini kovalar önüne getirilen “YARASIN TOSUNUMA KARPUZUN KABUĞU” denilerek verilen yemişleri yiyen yavrucuk gittikçe büyür ve güzelleşir, hep halvete gireceği günlerin özlemi içindedir, umudundadır.
Birgün artık yediklerinin kilo yapmayacağı birgün adam gelir; tuzlu suyla bol yemek getirir, tosuncuk zamanı geldi diyerek cilveleşmeye bile başlar umutla, sırtı sıvazlanır, temizlenir.
Heyecanlıdır tosuncuk, uzun süredir beklediği zaman herhalde gelmiştir, muradına erec ek sevinci içerisinde dışarıya çıkarılır, hoplar zıplar kendinden geçer!...
Ama ne olduysa birden kendini ayaklarından bağlanmış baş aşağı bulur, elindeki keskin bıçakla bekleyen bir adamla sahibinin hararetle tokalaştığını görür, anlamaz ne olduğunu, kestiremez durumu!...
Ne söz verilmiştir kendine, aldatılmışmıdır diye düşünür, aklına gelir sahibinin sözleri “YARASIN TOSUNUMA KARPUZUN KABUĞU”
İsyan etse elden ne gelir ama yavrucak bunuda yapamaz ne yapsın ve derki; “OLSUN SAHİBİMDİR, EN ZOR ZAMANLARIMDA BENİ KORUDU, YEMEK GETİRDİ, DOKTOR-İLAÇ GETİRDİ, SOĞUKLARDA İÇERİYİ ISITTI, NE YAPARSA HAKKIDIR BENDE BORCUMU BÖYLE ÖDERİM” der ve sineye çeker…
DrMustafa ÇUKURYILDIZ