AMAN DİKKAT

Emel SUNGUR

19 Ocak günü Ankara: saat 17"30 da bir araya gelerek “ Beyaz Güvercin Hrant"tı” anımsadık. Buluşma yerimiz her zaman ki gibi yıllardır bizler için özel bir durak olan Yüksel Caddesi “İnsan Hakları Anıtı” idi. düşününce uçsuz bucaksız meydanları dolduran bizlerin gelmiş olduğu nokta nedeniyle insanı üzen bu sıkıştırılmışlığa duyulan hüzne karşın bir yanıyla da iyi ki bu anıt varmış sözlerini dilimden yazıya döktüm. O bölgeye yıllardır sıkıştırılmışlığın dışın da bir de sığınmışlıkta vardı bizler için dört yanımız Mülkiye"liler, Mimarlar Odası, Dost Kitap evi , meslek odaları ve belki de bizlerin rahatlıkla gidebildiğimiz kafe ve kitapçılar tarafından sarılmış.

Bu anıtı yapanlara ve ona ön ayak olanlara teşekkür ediyorum. Sanatsal ve kültürel ifadesini bir kenara bırakarak.

         Bu gün Türkiye"nin çeşitli yörelerinde “ Hepimiz Hırant"ız” , “ Adalet İstiyoruz” dövizleri ve seslenişleri daha önce de olduğu gibi birilerini rahatsız etti. Muhtemelen en fazla da ülkemizi yönetenleri rahatsız etmişti. Çünkü Filistin ile ilgili açıklamaların gergin olan toplumu bin kat daha gergin, ağızlar dan çıkan “ ırkçı” söylemlerin bin kat daha ırkçı yaptığını görmemek mümkün değil. Protesto eylemleri yapmak, tepkileri dile getirmek, mazlumun yanında olmak, haksıza karşı durmak “ vatandaşlık görevi” ancak unutulmalıdır ki bunun sınırı, ölçüsü, kontrolden çıkıldığında sonuçları ağır bedellere neden oluyor. Eğitimsiz toplumlar, tahrike açık topluluklardır, içindeki sorunu kine dönüştüren toplumlar “Din için  diyerek !, ırk için diyerek” zaman zaman tamamen kontrolsüzleşerek kimi zaman insanları yakmaya, kimi zaman kadınların karınlarını deşerek bebeleri öldürmeye, kimi zaman işyerlerini kırıp dökmeye, tahrip etmeye, kimi zaman da bu gün kafalara kazıyıp iler ki yıllarda zarar vermeye yönlendiriyor.

       Elbette sesiz kalmayacaksın haksızlıklara, acılara, baskı ve yok sayılışlara ancak bir türlü ulaşamadığımız demokrasi ve demokratik yöntemleri hepsine itiraz etmenin yolu. Anadolu topraklarını güzelleştiren renklerdir. Bu renkleri soldurma eğilimi veya ona yönelik teşvikler yaşanan her olayda biraz daha solduruyor renkleri.

       Bu ülke zaman zaman insanları renklere, dillere, cinslere, türkülere, deyişlere, sevdamızı en güzel anlatabildiğimiz saza düşman etmedi mi? Elbette gözleri korkuyla dolu bebeler, onlara endişeyle bakan analara acımamak mümkün değil. Ama ülke yönetmek vakurluk ve insanı kamil olmayı gerektirir. Eski Türk filmlerini  izleyenler anımsar yükselen nidalarla talan edilen, yakılan, yıkılan yerleri. Sağ duyu ve oto kontrol insanların yetiştirilme biçimleri ve almış oldukları kültürel eğitimle at başı gider.

        Aman dikkat. 20.01.2009 ANKARA

Emel Sungur, Uzman