“GERÇEKTEN BİRLİKTE YAŞAMAYI İSTİYORMUYUZ”

Emel SUNGUR

“GERÇEKTEN BİRLİKTE YAŞAMAYI İSTİYORMUYUZ”

 2 gündür endişe ile izlediğim Balıkesir/Ayvalık-Altınova Beldesinde yaşananlar 10 gün önce yazdığım soru işaretleri dolu yazımı yeniden sizlerle paylaşmaya ihtiyaç olduğunu   bir kez daha hissettirdi.

           Ülkemizde bir konu üzerinde çalışma yapıp,kendi yorum ve düşüncelerini katıp  toplumla paylaşmak,daha doğrusu programlı bir çalışma ortaya koymanın mümkün olmadığı ortada.Sizlerle paylaşmak üzere hazırlamaya çalıştığım yazımın önüne güncelliği nedeniyle bu yazı geçti.Evet birlikte hala yaşamaktan yana mıyız?

sadece ülkeyi yönetenler veya yönetim erkini elinden yitirme kaygısı taşıyanlar mı bu karışıklıktan yana,en ufak bir sorun karşısında bir anda toparlanan insanlar yıllarca birlikte yaşadıkları komşularına karşı birden bire mi böyle yakıcı,yok edici oldular,hani birlikte yaşamaktan kaynaklı sorunlarımız yoktu neden bu noktaya gelindi.

            Buna karar vermek lazım “her iki taraf” ibaresi yerine bu ülke insanları deme şansımız hala var mı?Bu topraklarda yaşayanlar komşularından,dünürlerinden,meslektaşlarından rahatsızlar mı,şikayetleri ayrı dile,ayrı inanç ve kültüre sahip oldukları için mi,bu farklılıktan mı rahatsızlar? Birbirlerine farklılıkların dan ötürü kin duyuyorlar mı veya yeni yeni oluşmaya başlayan bu sevimsiz kıpırdanış yılların birlikteliğini silip atmak için,kavga etmek için,yok etmek için gerekçe oluşturabilir mi, yoksa bütün bunlar ülkenin var olan kaynaklarını,gelirlerini,siyasi ve ekonomik gücünü elinde tutmak isteyenlerin yarattığı bir ortam mı?

       Bizler çok sıkıntılı noktaya gelmiş olan adeta düşmanlığa dönüşmüş ilişkileri görmüyor,gerçekleri kabul etmek istemiyor muyuz Ayvalık olayları ile ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmaya çalışırken ne yazık ki karşımıza bir felaket daha çıktı Şemdinli"de.

             Ben anayım ne fark eder kimin anası olduğum;Alinin,Veli"nin,Fatma"nın , Sinan"ın ne fark eder.Dün Ayvalıktan çığlık sesleri yükseliyordu bugün Türkiye"nin çeşitli illerinden yükseliyor feryatlar.Bu yükselen feryatlar adeta ülkenin kaderine dönüştü bu gidiş kimlerin işine yarıyor,bu denli genç ölünün üzerinden kimler siyasi veya ekonomik itibar sahibi olabilir.Bu hesapları yapanlar dünyayı tek başına idare eden,istediğin de bir günde fakirleştiren,istediğin de bir günde okyanuslar aşarak ülkeleri işgal eden parayı,pulu tek başına elinde tutmaya çalışan teknoloji ve yeniliklerle yaşamı kolaylaştırmak yerine insanı tüketen,yok eden silahları dünyaya pazarlayan,olmadık deneylerle insanların genleriyle oynayıp kendi istediği,kontrollü robotlar yapmaya çalışan Amerika mı?

             Eğer Amerika"ysa Türkiye"ye uzun zamandır özel ilgi gösteriyor.Bölmeye yönetmeye mi çalışıyor,aslında bölme noktası ile ilgili bir şey söylemeyeceğim ancak yönetme noktasın da yeni gerekçeler göstermeye ihtiyaç yok zaten bu işi uzun yıllardan beri yapıyor. “Uçaklarımız için üs açın” derhal, “özelleştirin” derhal, “satın” derhal, “yasayı çıkarın” derhal.Birbirinize düşman olun,zarar verin birbirinizi,yok edin.

           Birbirinizi yok etmek için silahlanın “en iyisi bizde” bombalamak için uçak alın “en yenisi bizde”,…hastalık yaygınlaşabilir “ilacı şu onu satalım size” size bir avuç özgürlük,bir avuçta toprak yeter ama o bir avuç toprakta da birbirinizi yiyip bitirin.Şimdi bizler karar vermeliyiz belki benim yeğenlerim,belki kardeşimin eşi,belki de çocuklarım yıllarımı paylaştığım arkadaşlarım,hayallerimin oyunları,yediğim yemekler,söylediğim türküler,halaylar bunlardan vazgeçecek miyim? Bu toprakların açlığını,acısını,depremini,savaşını,baskısını birlikte yaşayan bizler onların yüzünden mi bu denli birbirimizi sevmekten vazgeçtik,özlemez,aramaz olduk birbirimizi.Tüm bunlar anlaşılır gibi değil.

          Barış Meclisinin bir toplantısını dikkatle ve özenle izlerken bir Kürt ananın söylediklerini bugün gibi anımsıyorum.Bu ana çok acı bir biçimde evladını,kuzusunu yitirmişti ve biz dinleyenlere şöyle sesleniyordu “Müslümanlar adam öldürmez” bu söylem kendince doğru sayılabilir ancak yakın tarihimizde ve saklı gizli değil dünyanın gözü önünde “Müslümanlık adına insanları Alevi diye,demokrat diye,Atatürkçü diye,barış istiyor diye” cayır,cayır yaktılar.Gelen cevapta muhtemelen onlar “Müslüman değil, öyle görünüyorlar” olacak ben de buna yanıt olarak “hadi onlar Müslüman değil, onları mahkemelerde savunmaya gidenler,onlar damı değil? Türkiye insanı Müslüman oldukları için oy vermedi mi, en iyi Müslüman biziz demediler mi?” demeyecek miyim. Diğerleri denilenler,sosyal demokratlar,solcular hep kafir,ülkenin öz evlatları ise o hep “en iyi Müslüman biziz” diyenler değil miydi? Biz ve bizim gibi düşünenlerin cenazeleri devletin memuru olup maaşını bizlerden alan imamlarca kaç kez cami avlularında bırakılmadı mı,ülkede yaşayan farklı inançlar,farklı düşünceden olanlar Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşları “gavurlar!” diyerek ötekileştirilmedi mi.Eğer birlikte yaşamak birbirimizin acısını paylaşmaksa onu yapmak lazım,senin acından bana ne ile samimi ve sıcak ilişkiler kurmak mümkün değil.

           Artık karar vermek gerekir;bu oluk gibi akan taşların,toprakların arasın dan süzülerek aşımıza,suyumuza karışan ve ne yazık ki karların arasın dan pıtrak gibi çıkmış “kardelen”i sulayan bu kanı durdurmak lazım.

             Hepimiz karıştık böylesine aşımıza,suyumuza karışan kana.Geleceğimiz,gençlerimiz daha vücudu,organları bile tam gelişmemiş,olgunlaşmamış,gelecekle ilgili heyecanları umutları yüreğinde,evlerine dönüş hayallerini rüyalarında,düşlerinde yaşayan bu gençler bu toprakların,bu güneşin ve soğuk suyun çocukları.

        Ve yine birileri tarafın dan belki zorla, ,belki kendince haksızlıklara isyan diye düşünerek verilecek demokratik mücadele yerine yanlışı ölümü ve öldürmeyi seçip dağlara çıkan gençlerde yine bu toprakların yetiştirdiği,bu güneşin ve bu soğuk suyun çocukları.

ONLARIN HEPSİNİ BEKLEYEN ANALARI VAR,

BEKLETMESİNLER ANALARI BİR ÖMÜR BOYU.

O ANALAR Kİ KİM BİLİR NE ZORLUK,NE FAKİRLİKLE BÜYÜTTÜLER ONLARI.

NE ÇOK DAYAK YEDİLER,NE ÇOK ONURLARI KIRILDI,

NE ÇOK AĞLADILAR AMA KUZULARINA BELLİ ETMEDİLER.

         ANALAR HEP BİRLİKTE SESLENSİNLER;

          ANALAR HEP BİRLİKTE AĞLASINLAR GİDEN EVLATLARINA.

           Kim yapacak,kimler bu işe yüreğiyle sahip çıkacak ve çözmek için her gün söylenen ezber yerine inanarak yeni şeyler söyleyip,yeni şeyler yapacaksa ve dur diyecekse bu haksız ölümlere,evlerde her gün bir yenisi  yaşanan kadınların,anaların,eşlerin,evlatların  ağıtlarına kim son verecekse onunla olmak lazım.

          Bu ülke insanının birlikte yaşamaktan yana bir sorunu yoksa,dilini,kültürünü,inancını özgürce yaşayabilecekse ve bu ülkenin bayrağı,toprağı ile ilgili sorunu yoksa aşımıza,suyumuza karışan bu kanın akmaması için çaba göstermek gerekir.

İşte “bunun adı ramazan bayramı,şeker bayramı” hangisi bugün benim acımı dindirebildi.İsmi ne bayramı olursa olsun Türkiye insanına bu bayram uğradı mı? 04.10.2008 Ankara

Emel Sungur