GÜZEL OLAN ŞEY

Emel SUNGUR

Emel Sungur 

Güzel olan bakıldığında estetik olan mı, kulağa hoş gelen mi, etrafı aydınlatan mı diye düşündüğümüzde yanıtı her halde hepsinin birlikteliği ile sağlanabileceğini düşündüm.

İstanbul tutkunun şehri.

Ve bütün güzellikleri de bütün acıları da bütün çirkinlikleri de içinde yaşıyor ve yaşatıyor. Adeta bundan birileri çok mutlu görünüyor.

İstanbul"da yaşıyor olmasına rağmen denizi göremeyenler, İstanbul"da yaşıyor olmasına rağmen fakirliğin farkında olmayanlar. Asıl sorun bence burada başlıyor. Evet Türkiye"de açlığı bilmiyorlar.

Yaşamı en özel şeyleri insana ait dünyası, inandığı şeyler, konuştuğu dili, sahip olduğu cinsiyeti hepsi çok özelleridir.

Dünyanın gelişmiş ve demokrasinin yerleştiği ülkelerde bu özelleri rahat yaşama koşullarını sağlamak devletin görevidir.Ancak bizde öyle olmaması nedeniyle her yerde devletin üşüten ve ürküten nefesini, gölgesini görmemiz nedeniyle bu özeller böylesine tartışılır ve ömür tükenir gider.

Cinsiyetimiz; evimizin içinde-dışında, cezaevinde, iş yerinde hatta çalıştığımız örgütlerde dahi yaptığımız üretimden çok tartışılan bedenimizdir.

Dilimiz; kendine göre sınırlar konulur “ aslında senin dilin bu” diye benim dilimin ne olduğuna karar verilir, şivem tartışılır ve ısrarla “doğrusu bu” denilerek zorlayarak, değiştirilmeye çalışılır.

İnancımız; hayır denir “inancının gerekleri bunlar, inancını böyle yaşamalısın, senin inanç yerin orası değil burası veya inançsızlığımız” sıralanır durur inancımın devlet tarafından yazılan sözlüğü ve ona uygun çıkan kimliğim.

Dünya görüşümüz; aslında üstte sıraladıklarım  kadar, belki de daha fazla rahatsızlık duyulan bu bölümdür.

İşte İstanbul"dan geldiğim yer burası olağanüstü güzelliğin ortaya serildiği kentte yaşayamamak. Soluk alıp vermek ama aldığın soluğu verirken de, almaya çalışırken de cebindeki para karşılığı miktarda almak. 2 gün boyunca İstanbul"da Tarabya"nın tepesinde bir misafirhanede kaldım ve çevreyi daha yakın tanıyabilmek için kilometrelerce yürüdüm. Hem yorulan beynimi rahatlatmak, hem de Marmara, Karadeniz bileşeninden bakmak istedim Türkiye"ye.

Yukarıdan aşağıya bakınca, yakına değil ufka doğru bakınca adeta aradaki kara parçasını atlayıp uçmak istiyor insan denizin orta yerine oradan hırçın Karadeniz ya da alabildiğine sonsuzluğa.

Sonu belli olmayan, sonu görülmeyen gelecek. Tercih sana kalmış; yorgun ve bezginsen Karadeniz yönü, uzaklığı, uğrak yerlerin belli. Ama bütün yorgunluğuna rağmen koparmışsan zincirleri at kendini Marmara"dan yeni ufuklara.

Ama Hazerfan Çelebi değiliz elbette tüm o toprakları uğrak yeri yaparak gideceğiz Boğaza.

O topraklar adeta yoksulluk, yoksunluk, sefalet, açlığın en derinini yaşıyor, o topraklar zenginlik, varsıllık, sefahatin en derinini yaşıyor.

Elbette herkes bir kenti veya bir yaşamı ayni yaşayamaz. Ama kenti algılayıp veya anlamaya çalışıp güzellikleri gözlüksüz, aracısız görüp ömrü böyle tüketmek güzel.Daha güzel olansa etrafındakilerin de kenti yaşıyor olmasını hissederek ömrü tüketmek daha güzel olan.

Şimdilik bu kadar ama ben her seferinde;

“Bu şehr-i Stanbul ki bi misl ü behadır

  Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır” diyen Nedim"i

“Uzanıp Kanlıca"nın orta yerinde bir taşa,

  Gözümün yaşını yüzdürdüm Hisar"a doğru,

  Yapacak hiçbir şey yok gitmek istedi gitti,

  Hem anlıyorum, hem çok acı tek taraflı bitti” diyen Sezen Aksu"yu

“Yayılmışız dünyanın dört bir yanına

  Kimisi ta Kopenhag"da, kimisi Paris

  Bedenimiz orada burada dolanır ama

  Çok hem de uzak yerde kalbimiz.

  Köprüde balık ekmek yemek

  Dolmuşa hadi gidelim demek

Ver elini Yenikapı, ver elini Bebek, Tarabya” diyen Melike Demirağ"ı dinlemek.

“Yarim İstanbul"u mesken mi tuttun

  Gördün güzelleri beni unuttun

  Sılaya dönmeye yemin mi ettin

  Gayri dayanacak özüm kalmadı

  Mektuba yazacak sözüm kalmadı” diyen Kayseri" linin yanan yüreğinin dışa vurumu nu hepsini birlikte yaşamak İstanbul"u daha da güzel kılar ancak çok eşitlikten uzak bu ekonomik dağılım bu güzelim şarkıları, türküleri bir arada dinlememize ve hepsini yüreğimizde hissetmemize ne yazık ki engel.

Güzel olan her şeyi yaşamak, bu güzellikleri paylaşmak ve hepsini bir arada hissetmek insanı biraz daha güzel kılıyor. Hele yanında sevdiklerin varsa biraz daha güzelleşir tüm bu güzellikler.

Bir gün gelecek.27.11.2008 Ankara