Emel Sungur
Bu tarih belleğimde binlerce anıyı harekete geçiriyor ancak hiç gözümün önünden kaybolmayan bir anı olan 1987 yılı TBMM Dikmen kapısı.
1987 tarihinde bir araya gelebildiğimiz ölçüde sınırlı bir katılımla gittiğimiz,sesimizi duyurmak istediğimiz,parlamenter sistemin adresi TBMM,kadın sayısının yoğun olduğu meclis kapısında önlerde göze çarpan Didar Şensoy.
Bir abla belki o gün hepimizin ablası yorgun bir yürek ve şeker hastalığı;sesimize en fazla kulağını tıkayanlara sesimizi duyurmak için geldiğimiz yerde Didar ablanın sesi tükeniyor ne yazık ki.Yüzünün çizgilerini resim yapmayı becerebilsem o denli net hatırlıyorum ki bir fotokopi zannedilebilir.
1939 yılında Almanya"nın Polonya"ya saldırısıyla başlayan 2.Dünya savaşından sonra yok edilen milyonlarca kişi bu günün tarihe yazılma nedeni olmuş ancak bu tarih ne yazık ki yaygınlaşamayan barış bilinci ve mülkiyet hırsı nedeniyle tarih sayfalarından öte gidemeyerek beyinlerimize yerleşememiş.
İnternet sayfalarında Dünya nüfusuna baktığında 6.833.340.070.00 iken sayfayı kapatırken 78.00 kişi dünyaya geldi bu süreç 1 dakikalık bir zaman basamağı dahi değildi.
Yok edilen doğa,yok edilen insanlar,yok edilen kültürler,yok edilen cinsler,yok edilen inançlar,yok edilen diller,yok edilen barış ve sevgi.Buna rağmen insanlar böylesine bir dünyaya en değerli varlıkları olan çocuklarını getirmeye devam ediyor.
Belki de bu dünyaya geliş bu karanlık tabloyu düzeltmek adına da yapılıyor olabilir ancak dünyanın sahipleri karanlık tablonun devamı için yoğun çabalar içinde silah üretiyor,uyuşturucu ulaşmayan yerlere ulaştırılıyor,kadın bedeninin pazarı için binlerce kozmetik malzemesi üretiliyor,araba reklamları bedenlerini sergileyen kadınlara yaptırılıyor,çocuklar ve kadınlar savaşlardan gecekondu yıkımlarına kadar kalkan olarak kullanılıyor,toprak yerini petrol ve su savaşına bıraktı,yeni uçaklar,yeni virüsler salınıyor dünyaya ve onun panzehirlerini de elbette yayanlar çıkarıyor ve satıyor dünyaya satın alamayanların topraklarını alıyor karşılığında,petrolü,suyu hepsinin geleceğine ipotek koyuyor.
İktidar hırsıyla denizleri aşıp işgal ediyor ülkeleri bugün yetmiyor yarını,öbür günüde istiyor.Biz yetmedik,çocuklarımızı aldılar,torunlarımızı da istiyorlar.
Böyle 1 Eylül 2008 günü.
Tarih sayfalarına Barış Günü yazılan 1 Eylül 1980 tarihinde Türkiye"nin çeşitli bölgelerinde 19 kişi öldürülüyor.Bunlardan biride CHP Zile İlçe Başkanı.
01.09.1982 Zorunlu Din Dersleri artık yaşamımızda.
01.09.1993 Savaş Karşıtları Derneği kuruluyor.İki yıl sonra Osman Murat Ülke zorunlu askerliğe karşı çıkarak vicdani retçi olduğunu açıkladı.
01.09.1997 Musa Anter Barış Treni Diyarbakır"a sokulmadı sadece tarihin sararan sayfalarından 1-2 tanesi.Bu sayfaları okuyanların yaşamlarında bu tarihin yer ettiğinin ve acı anılarının bol olduğunu biliyorum.
1 EYLÜL MİTİNGLERİNDE ATILAN SLOGANLARIN SAVAŞ DEĞİL SEVGİ,DOSTLUK,EŞİTLİK,KARDEŞLİK,HAKÇA PAYLAŞIM,BARIŞ üzerine atılması en büyük dileğim.Çok söze gerek yok bu gün 1 eylül Hatay,Ordu,Van ve İstanbul"da Bingöl"den giden 4 cenaze var.Bizi 20 yılın tablosundaki 50 bin kişinin üzerinde kaybettiğimiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ilgilendiriyor.
Sadece Türkiye"de 20 yılda 50 bin kişiye ulaşan,1 eylül 2008 tarihinde ilave edilen 4 gençle bu sayının daha nereye kadar gideceğini hepimizin düşündüğünü biliyorum.
Ülkelerde Barışın inşasını yönetenlere,iktidarlara bırakamayız,zaten onlarında böyle talepleri söylemde kalan taleplerdir.Barış HALKIN İŞİDİR,GERÇEKLEŞTİRMEK,KATKI KOYMAK,BU KONUDA YOĞUNLAŞMAK bizim görevimizdir.
İŞTE BU GÜN KÜRTÇE VE TÜRKÇE AĞITLAR BİRBİRİNE KARIŞTI. 01.09.2008