TOPRAĞININ KOKUSUNU ÖZLEDİM

Emel SUNGUR

Ordu Kent Gazetesine emek verenlere bizlere böylesine olanak sağlamayı düşünenlere ve bana hasreti biraz olsun unutturanlara teşekkür ederim. Belki geç bir teşekkür ancak bağışlarlar umarım. Ordu resimlerinin hepsini en az ikişer, üçer kez dikkatle inceledim.Dünya harikası, yazı ayrı güzel, kışı ayrı, acısı ayrı mutluluğu ayrı. Ama bütün bu özellikleri iyi ve kötüsüyle yüreğimin yarısı, beynimin yarısı hep oralarda sevdiklerim var, tanımadan sevdiklerim var, sokaklarında bıraktığım anılarım var ve maalesef toprağın altında sevdiklerim var.

Benim çocukluk, gençlik aşkın ORDU.

Resimlere bakarken 15 resim içinde 5 tanesinin ellerinde sigarası olanlar olması biraz üzdü beni ama buda bizim oraların bir gerçeği olsa gerek

Özel bir bilgiye sahip değilim bu konuda, incelememde olmadı biz Karadeniz" liler  içki içmeyi çok mu seviyoruz yoksa ben ve yakınlarım mı öyle bu konuda bilgisi, araştırması olan varsa beni aydınlatmasını diliyorum.

Ordu deyince balık, balık denince de rakı ilk aklıma gelen oluyor. Alkolik falan da değilim tadıyla, edep ve erkanla içiyorum Aydın Borsan"ın anlattığı kadar genel bir içki kültürüne belki sahip değilim ancak bende kendimce böyle bir içki kültürü sıralaması yarattım.

Ordu"yu özledim dedim ya Mıdı"sından, Celal"e, İkizevler bahçesinden Ordu"yu seyrederek yediğim turşu kavurmasına, Çambaşın"da karlar arasında mangal ve etin kokusu hepsini özledim. “Ne yapalım” diyen olabilir bende “çağırın geleyim” derim.Elbette bir bölümü işin latifesiydi belki bu ara okuduğum kitaplar benim burnumun ucunu sık sık sızlatıyor. Nerden bu denli hasret noktasına geldiğimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Toprak belki de üstündeki renklerle, farklılıklarla güzel. İlk okuduğum kitap Faruk Bildirici"nin “Serkis Bu Toprakları Sevmişti” etkiledi çok, toprağa hasret denir ama bunun adı sadece kuru toprağa hasret değildir elbette; üstündeki bitkisi, konuşulan diller, inanılan dinler, yaşanan kültür, kullanılan giysiler, tığla örülen tülbent kenarları, gelenekler binlercesi o toprakları özlenen yapar. Yaşanan acı ve tatlıya rağmen özlenir böylesine bütün olan bu toprak. Gece rüyalara girer anılar, söylenilen şarkılar, türküler göz yaşlarını usul usul göz pınarlarından aşağı salar ve gözler yürekle birlikte dalar gider “Serkis” gibi binlerce acı ve sıkıntıya rağmen özlenir topraklar.

Ardından okuduğum kitap ise Bensiyon Pinto"nun “Anlatmasam Olmazdı” oda ayni mazisini yitirmek zorunda bırakılmış veya yüzyıl uyutulup uyanmış gibi dönmüş anılar ve geçmişe. Ne demek istediklerimi ifade de zorlanıyorum. Onun için Ordu"yu her zamankinden daha çok özledim.05.01.2009

Emel UZMAN, SUNGUR /ANKARA