Zorunlu din derslerine başka kesimlerden itiraz yok mu?

Emel SUNGUR

Emel Sungur

Alevi örgütlerinin “Zorunlu Din Dersleri Kaldırılsın” içerikli Türkiye geneline yayılan etkinliklerini kutluyorum.

Örgütlenmenin ilk yıllarından bugüne değil yorulmadan,usanmadan ve fikir değiştirmeden sürdürülen mücadele bu gün eyleme dönüştü.Ankara"da başlayacağı günü heyecanla bekliyorum.

Bundan tam 16 yıl önce Demokratik Alevi Örgütlerinin mücadelesinin birinci maddesini oluşturan Zorunlu Din Dersleri paneller,imza kampanyaları,siyasi partilere sunulan örneklemeli dosyalar,yasal başvurular ve en son AİHM Kararının uygulanmamasından sonra sokağa taşarak eylemselliğe dönüştü.

Yazılan dövizler,yaşanmışlıklar,ders notu korkusu,okuduğu okulda tecrit edilme korkusu toplumun geleceğini oluşturan miniklerin hem yüreklerinde hem de beyinlerinde tedavisi mümkün olmayan yaralara neden oldu.

Benim öğrencilik yıllarımda seçmeli olan derse annemin onayı ile katılmamıştım.Ancak aklımda kalan koridorda yaşadığım terk edilmişlik ve yalnızlık duygusuydu.

Benden başka 2 kişi daha vardı bu derse katılmayan. derse girmeyen diğer arkadaşlarımın Alevi olup olmadığını bilmiyordum,kararı veren aileleri ve yapılarını da bilmiyordum,ancak bizim evdekiler gibi düşünmüşlerdi dünyalarımız çakıştı.

Zaten o yıllarda Alevi olduğunu dahi söylemek korkutan,ürküten ve insanın karşısına bin bir zorluk çıkaran bir durumdu.Bu gün düşünülünce zorunlu din derslerini kaldırıp yerine önerilen seçmeli dersin en az eskisi kadar hatta daha da vahim sonuçlar doğurabileceğini görmek için çok fazla kafa yormaya gerek yoktur.Eşitlikten,demokrasi ve özgürlükten uzak 1982"Anayasa"sıyla yaşamımıza müdahale eden Zorunlu Din Dersleri; bilim,aydınlanma,laiklik,imzaladığımız Çocuk Hakları Sözleşmesine de aykırıdır.Bizler Zorunlu Din Dersleri nedeniyle çocuklarımızın yaşadığı sayısız sorunları,sıkıntıları,psikolojik açmazları çok yakın yaşayan velileriz.

Bu işin tek çözümü vardır Zorunlu Din Derslerinin kaldırılması.Ülkemizde yaşamaktan mutluluk duyan,bu toprakları seven bizler sadece Türkiye Cumhuriyetinin eşit koşullarına sahip bireyleri olmak istiyoruz.

Bu gün Alevi Federasyonu ve Alevi Örgütlerinin yapmış olduğu bu eylem ileri ki günlerde Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılması ve Cem Evlerinin yasal statüye kavuşturulması eylemliliklerine dönüşmelidir.

Buraya kadar anlattıklarım biz Alevi örgütlerinin yıllardan bu güne kadar süre gelen isyanına,serzenişine,uyarılarına cevap vermeyen siyasi partilere,siyasetçilere son bir sesini yükseltmeye dönüşmelidir. bizim örgütümüz ve diğer Alevi örgütlerinin yıllardır her koşulda birlikte olmaya çalıştığı demokratik örgütleri,sendikalar,meslek odalarının oluşturduğu demokrasi cephesi de tavrını belirlemelidir bu demokratik eylem içinde.Her platformda birlikte olmaya çalıştığımız örgütler bu gün sesimize ses katmalıdır.

Yıllardır yazılarımda hep bir serzenişte bulunurum yalnızlaşmayın diye.Kürt arkadaşlarıma da dediğim gibi,Şimdi de sıra Alevilerde bu eylem sonuçlanıncaya kadar devam etmek gerekir.

  Bu noktada bizlerde siyasi partilerin,sendikaların ve diğer kurumların Alevi Kültür ve İnancına nasıl sahip çıktıklarının kanıtını daha yakından görmüş olacağız.Bu Aleviliğe sahip çıkmaktan ziyade demokrasiye sahip çıkmaktır.Örgütlü yapıların dışında da tek tek,kendi kendine bu eğitim biçiminden(nasıl eğitimse?)rahatsız olan kesimler de bu eylemin içinde olmalıdır.

Tekrarlamanın doğruluğuna inanıyorum bugüne değin birlikte olduğumuz tüm örgütler sıra sizde haydi dayanışmaya,ben değil biz olmayı bilelim.30.082008