Eleştiriden Faydalanmasını Bilmeliyiz ...

Ersin ERDOĞAN

 Medeniyet deyip duruyoruz. İnsan hakları deyip duruyoruz. Hukuk deyip duruyoruz. Saygı deyip duruyoruz. Hatta gözlerin içine bakıp “düşünün fikir üretin” diyoruz.

 Ama yanlışımızı ve başarısızlığımızı engellemeye çalışan insanlara “kulp takıyor” deyip aklımızca aşağılıyoruz. Üstelik bir de gücümüzü kullanıp tehdit edip baskı altına almaya çalışıyoruz…

   Zaman zaman çeşitli uygulama yöntemleri hakkında kendi hür irademle tasarlayıp katkı sağlamak adına önerdiğim yöntemleri bu köşede yazmaya çalıştım. Ama her fikrimi öne sürdüğümde “kulp takmış” gibi anlaşıldım. Gayem kulp takmak değil her güzel amaca ulaşma yönteminin daha iyi tasarlanmasına, fonksiyonel ve rasyonel olmasına katkı sağlamaktı. Amacı güzel ama içi boş projeleri uygulamaya çalışanlar çeşitli platformlarda “ Ne yapsam bir kulp takıyorlar” diyerek yapıcı eleştirilere bile tahammülsüzlük gösterse de ben kulp takanlardan olmadığımdan eminim. Bu tür bir suçlamayı kesinlikle üzerime almıyorum. Üstelik yardımcı ve destek olduğuma inanıyorum.

Her ne kadar bazıları benim eleştiri ve yazılarımın benim fikrim değil de başkaları tarafından bana ısmarlama yazdırıldığını düşünse de; yazdığım yazıları ancak yayınlandıktan sonra gören insanlara şark kurnazlığı yaparak “sen mi yazdırıyorsun bu yazıları Ersin Erdoğan"a” diye soru yöneltip benim üzerimde aklınca baskı kurdurmaya çalışsa da; beni kendine menfaat nedeni ile bağlı kalemşörler gibi zannedip onurumu kırmaya çalışsa da; ne işi var bu yazının senin gazetende diyerek insanları baskı altında tutabileceğini zannetse de; bu yüzden bana inanan, güvenen ve düşüncelerime saygı duyan hukuki ve demokratik davranma biçimini benimsemiş insanlara haksız suçlamalar yöneltse de; benim ne iş yaptığımı anlamasa da; ben bildiğim ve inandığım şeyleri kişilik haklarına saygı duyarak yazıp, bu ilde bu il adına yapılan her güzel şeyin daha güzel daha fonksiyonel ve rasyonel olmasına aklım erdiğince katkı sağlamaya devam edeceğim.

Hem de kimseden izin almaya ihtiyacım olmadan, korkmadan, yılmadan, üşenmeden, dimdik ve her türlü bedeli ödemeye hazır olarak…

Ben bu şehirde doğdum, bu şehirde büyüdüm, bu şehirde karnımı doyurdum ve Allah izin verirse de bu şehirde ölüp yine bu şehirde gömüleceğim.

Hiçbir makam ve mevkii kavgam da yok ihtirasım da yok. Bu şehri ve insanlarını çok seviyorum. Bu şehre ve kurumlarına hiçbir siyasi kaygı ve öncelik taşımadan aklım yettiğince hizmet etmekten de onur duyuyorum.

Beni, şehrimi ilgilendiren konularda fikir üretip yazmaktan vazgeçirmek isteyenlere hele ki baskı yaparak beni sindirmeyi başarabileceğini sananlara inat elim kalem tuttukça daha çok yazacağım.

Var mı bi itirazı olan?

 İnsanları hukuk dışı yöntemlerle susturmaya çalışanlara sadece acıyorum. Acizliklerini ve başarısızlıklarını kimsenin dile getirmemesi için insan onuru ile oynayarak ve hukuk dışına çıkarak hareket edenleri önce Allaha sonra halka havale ediyorum. Oysa o kadar kolay ki eleştirileri anlamak ve adam gibi eleştirenlerin karşısına çıkıp derdin ne diye sormak.

Gafur ne güzel söylüyordu hani o repliği: “Sen anladın onu…”

Ersin Erdoğan