Modern şiirimiz Tanzimat’ın yenilikçi soluğuyla gün yüzüne çıkamaya başlamıştır. Yahya Kemal ( 2 Aralık 1884-1Kasım 1958 ) ve çağdaşı Ahmet Haşim ( 1884- 4 Haziran 1933), Modern şiirimizinöncüleri sayılır. Yahya Kemal’in Fransız şiiriyle kurduğu yakınlık, toplumcu ve milli bir duyuşa yönelir. Şiirde gövdeden çok, dizenin uyumuna çalışan Beyatlı, içsesin ahengine işaret eder. Tarih şuurunu göz ardı etmeden Türkçeyi yani dili savunur. Şiirimizin geniş kitlelerle buluşması, bu çabaların sonucudur.
Aynı yıl doğumlu olan Ahmet Haşim ise, şiirde estetiği ve sanatı öne çıkarır. Doğaya ayrıca önem veren bir yapıyı şiirimize yerleştirir. Sembolizmin en derin ve önemli örneklerini veren Haşim, doğayı, şiirine arka plan yapar. Yaşadığı dönemin çalkantılarını şiirine aksettirmeyişi, duyarsızlığından değil, şiirini ideolojiye hapsetmemek içindir.
Topraklarında doğduğumuz Ordu şehri, Modern Şiirimizin temsilcilerini de ağırladı. Azer Yaran ( 1949 -2005 ) ile başlayan bu oluşum, yeni ve öncü şairlerimizle devam ediyor, emin adımlarla da şiirimize soluk katılıyorlar. Bu manada ilk çalışma, naçizane 2008’de “Ordu Şairleri Antoloji” başlığı ile bana nasip olmuştu. Anılan çalışmamda (antolojiye dâhil ettiğim) yer verdiğim şair sayısı 8’idi. Ulaşamadığım kaynaklar nedeni ile de Dursun Ali Akınet, Kaya Demiral, Sezai Sarıoğlu, Âdem Kandemir,Enver Topaloğlu, Fatin Hazinedar ve Volkan Odabaş’a ise yer verememiştim. İkinci cilt ile bu eksikliği giderecektim fakat hem heyecanın kaçtı hem de diğer çalışmalarımdan zaman çalmanın anlamsızlığına inandım. Anılan çalışmamda ortaya koyduğum gerekçelere ve ölçütlerime bu güne kadar yazılı bir itiraz da gelmedi.
2010’da ise, Akademisyen Dr.Salih Okumuş, benim bıraktığım yerden, kendi ölçütlerini koyarak “Ordulu Şairler Antolojisi”ni çıkararak, bu sahada önemli bir boşluğu doldurdu. En belirgin kusurlarımızdan biri, yine nüksederek, bu çalışma ile ilgili de şu ana kadar bir değerlendirme maalesef yapılmadı. Salih Okumuş beyle, çalışması üzerine yoğun fikir alışverişinde bulunduk. İtirazlarımı (tarihin tanıklığında) kendisiyle paylaştım. Bazı isimlerin o antolojide “şiirsel değer” olarak sırıtacağını, gönül rahatlığı ile söylemiştim. Akademisyenlerin şiirimize bakışı, bu tür yapıtları ele alma yöntemleri bazen şairlerle uyuşmayabiliyor. Akademik bakışın, kendi disiplini içinde oluşturduğu parametreler, yaşayan edebiyat birikimi ile örtüşmeyebiliyor. Bunun nedeni ise, şairlerin üzerinde bir değerlendirmenin (Akademisyenlerce) ancak ölümlerinin üzerinden 40-50 yıl geçtikten sonra yapılacağı ilkesidir. Bizler, yani günümüz şairlerinin çoğu ise, bu prensibe katılmamaktayız.
Meselemiz asla kişisel ve ideolojik bir boyut taşımıyordu. Tek ve yegâne ölçüm, edebiyatın kendisii di. Bu gerçeği, vazgeçilmez ve vicdani bir sorumluluk olarak görüp, hissetmem dışında başka bir seçeneğim de yoktu. Bu yargıya nereden vardın, derseniz, tabii ki söyleyeceklerim olacaktır. Şöyle ki: Şiirimiz, her dönemde olduğu gibi bağımsız bir literatür oluşturuyor. Şiirimize ait mevcut birikimi etüt ettiğinizde, bu tabloyu net olarak görebiliyorsunuz. Baz aldığınız kaynakların, vehimden çok, adil birsözbirliği ile tespiti gerekiyor. Bu alanda sınırlı sayıda nitelemeler de olsa, yaşayan şairlerimizin ve edebiyat çevrelerinin görüşleri, en belirleyici kıstas olarak önümüzde duruyor. Cemal Süreya’nın dediği gibi “şairlik”, şairler loncasına kabul edilmekle olunuyor. Önemli şairlerin, yazdıklarınız ile ilgilenmemesi, şiirinize ait olumlu bir kanıyı geliştirmemeleri ve dillendirmemeleri, bir ölçüt olarak değerlendirilebiliniyor.
İyi niyetle, kalıcı bir eser oluşturulamıyor. Şahsi saptamalarınız, tarihin eleğine dayanıklı olmalıdır. Bizden sonra da bu gibi değerlendirmeler sürecek, yazdıklarımızın karşılığını bir kez de tarihin mührü sınayacaktır.
Bu faslın üçüncü verimi İrfan Yıldız kardeşim, farklı bir perspektiften, “Modern Ordu Şairleri” başlığı altında ortaya koydu. Birkaç gün önce Serüven Yayınlarından çıkan kitap, 18 şairimizi, nitelikleriyle ve şiirsel konumlarıyla bir çerçeveye oturtmuş. Azer Yaran, Dursun Ali Akınet, Enver Topaloğlu, Fatin Hazinedar, Fatma N., Gökhan Akçiçek, İlyas Tunç, Kaya Demiral, Muammer Yavaş, Özcan Ünlü, Selçuk Küpçük, Sezai Sarıoğlu, Şerafettin Kaya, Şinasi Tepe ve Volkan Odabaş, bu çalışmanın özneleri.
İrfan Yıldız, objektif bir bütünlük içinde, şiirimize ve Ordulu şairlerimize eğilmiş. Kimseyi dışlamadan ve kayırmadan, hakkaniyetten şaşmamaya özen göstermiş. Hiçbir isme hak etmediği övgüyü ve dereceyi, hatır üzere vermemiş. “Modern Ordu Şairleri” başlığı altında kotardığı kitabını, yer alan isimlerin yayınladıkları yapıtları üzerinden kurmuş. Şairi değil “şiiri” odağına almış. Böylece ilimizinşiir atlası daha da belirginleşmiş, şairlerine de ayrıca sorumluluk yüklemiştir. Artık, kimse şiirini bir milim bile aşağıya çekmemeli, çekememeli…
İrfan Yıldız kardeşimi kutluyorum. Yüreğine, şiirine, kalemine sağlık…
GÖKHAN AKÇİÇEK
ORDU, 20.12.2011