GÜNEŞİ UYANDIRALIM

Gürsel YILDIRIM

GÜNEŞİ UYANDIRALIM



“….

Suratımı asmaya hazırdım. Adam bunu sezdi ve taktik değiştirdi:

“Pencereden bak, Zeze. Hava ne güzel, gökyüzü masmavi, bulutlar birer küçük koyunu andırıyor.Tam göğsündeki küçük kuşu özgürlüğe kavuşturduğun günkü gibi.”

Adam"ın haklı olduğunu düşünmeye başlıyordum.

“Özellikle de güneş, Zeze. Tanrı"nın güneşi. Tanrı"nın en güzel çiçeği. Isıtan ve tohumları yeşerten güneş.”

Okulda okuduğumuz ve tohumları yeşerten güneşten söz eden bir şiiri anımsadım. Şu Adam müthişti.

“Her şeyi olgunlaştıran güneş.Mısıra rengini veren ve nehrin sularını saydam kılan güneş. Ne güzel değil mi Zeze?”

“Güzel. Güneşsiz günleri sevmiyorum. Gelmesiyle gitmesi bir oldu mu seviyorum yağmuru .Uzun sürdü mü,her yanım küflenmiş gibi geliyor.”

“Tanrı"nın güneşi bu denli güzelse, sen bir de ötekini düşün.”

Nutkum tutulmuştu.

“Hangi güneşi, Adam? Çok büyük olan bunu tanıyorum bir tek.”

“Daha da büyük olan bir başkasından söz etmek istiyorum.Yüreğimizde doğan güneşten.Umutlarımızın güneşinden.Düşlerimizi de uyandırmak için göğsümüzde barındırdığımız güneşten.”

Jose Mauro de Vasconcelos “Şeker Portakalı,Güneşi Uyandıralım,Delifişek” roman üçlemesinde, eserlerinin kahramanı Zeze adlı bir çocuğun hayatını anlatırken, "Güneşi Uyandıralım" kitabında, çocuğun yüreğinde sığındırdığı "Adam" adlı kurbağasıyla böyle konuşuyor.

Şimdi sahilde bir oturakta,denize karşı oturmuş,denizin eşsiz pırıltısını izliyorsunuz.Karabataklar dalıp dalıp çıkıyor.Martılar havalanıyor,kavisler çizerek geziniyor;keskin gagasını uzatarak denize dalıyor.Kanatlarında güneş yalazlanıyor.Ağzında balık çırpınıp duruyor.

Boztepe"nin nazlı yeşili,denizin mavisiyle karışmış.Köpüklü dalgalarla kumsaldaki kumlar kucaklaşıyor,sevişiyor,ayrılıyorlar.

Yüreğinizde bir güneş doğuyor.

Yoldan gürültülü kamyonlar,otomobiller geçiyor. Kolkola girmiş dostlar ağır ağır adımlarla sahil yolunda gezinirken,sevdaları yüreklerindeki aşıklar,daldıkları düşlerin yakamozunda omuz omzalar.Sarmaşıklar gibi kenetlenmişler.

Yüreklerinde güneş doğuyor.

Ne güzel şey yaşamak;insanca,dostça,sevgi dolu!

Hele umutlarla yaşamak;umutları göğsünde barındırarak ve onlara güneşler açtırarak. O güneşler,doğanın güneşinden daha büyük ve daha sevecen.

Şimdi Ordu"da olmak vardı.

Güneşi yüreğimizde uyandırarak baharı Ordu"da yaşamak vardı.

Hele bilinmedik umutları taşıyarak…

 

15 Nisan 2009/İstanbul yildirim.gursel@gmail.com