12 Haziran seçimleri için beklenen gün geldi ve aday adayı yerine
şimdi "Milletvekili Adayı" sözcüğünü daha fazla işiteceğiz. Her
seçim arafesi böyledir.Mutlaka memnun olanlar ve memnun olmayanlar
olmuştur , oldu ve hep böyle devam edeceğe benziyor.
Seçim sistemi değişmeyip lider hegomanyası devam ettiği sürece gönül kırılmalar
devam edecektir.
Halbuki milletvekili adayları demokratik seçimler ile belirlense kırgınlık ,dargınlık daha az olacaktır. Tek bir seçicinin olduğu yerde demokratik seçimden bahsedilemez.
Bütün partilerde sistem aynı olunca sanki alan razı veren razı sessizliği
ile asıl konuşulması ve yazılması gerekenler göz ardı ediliyor.
Bu gün bütün partilerin milletvekili adayları belli oldu. Ama tartışmalar hala devam ediyor. Bu süreç bütün aday adayları için önemli bir sınav.
Demokratik olgunluk sınırları içerisinde bu sınavı geçen halktan da geçerli not alır.Ama duygularının esiri olup etrafı kırıp döken adaylar bu arenadan silinip gider.
Ben varsam, iyi ben yoksam kötü mantığının kabul görmesi mümkün değil. Çünkü her
milletvekili aday adayı bu yöntemi bilerek ve kabullenerek bu yarışa katıldı.İ
lk etapta Sayın Hilmi Güler ve Sayın Rıdvan Yalçın'ın tepkileri
çok olumlu karşılandı.
Ben televizyonda izleyemedim ama Sayın A.Bahar
Çebi'ninde ilk açıklamalarının çok olumlu olduğu yönünde duyumlar aldım.
Doğru olanı da bu.Bahar Hanım'ın sorumluluğu daha fazla.Çünkü Ordu
teşkilatı içerisinde yapılan ön seçimdeki yarışta başarılı olmuş ve
sıralamada ikinci sırada yer almıştı.
Bu çok önemli bir başarı.Buna rağmen listede yer alamaması kolay kabullenilecek gibi değil. Önemli olan zor olanı başarmaktır. İşte bunun için diyorum ki,parti tabanından önemli bir destek alan Bahar Hanım'ın sorumluluğu daha da artmıştır.
Demokrasimin güzelliği de bu olsa gerek.Bazen haksızlığa da uğrasak yine bizden
hoşgörü beklenir.
Hoşgörü kulağa ne kadar güzel geliyor değil mi?
Hoşgören daima hoş karşılanacaktır.