Daha doğru bir ifade ile Ordu’ya tarihi kimliğini yeniden kazandıracak” ORDU PROJESİ” diyebiliriz. Aktif siyasete nokta koymak demek, “Neme Lazım” demek anlamına gelmiyor. En azından benim için.
Onun için Ordu ile ilgili birimlerimi ve kafamdaki projeleri kamuoyu ile paylaşmak ve aday arkadaşlarımızın dikkatlerine sunmak istiyorum. Bizim siyaset kültürümüzde çok şey vaat edip, her şeyi birbirine dolandırıp hiçbir şey yapamamak diye bir yanlışımız var. Açıp bakınız siyasilerimin seçim beyannamelerine ve göreceksiniz ki, bir sürü vaatler sıralanmış, ama görev süresi bittikten sonra hepsi sadece renkli görüntü ve animasyonlarda kalmış sözlerle karşılaşırsınız.
Doğru olan ise, doğru projeyi tespit etmektir. Tespit ettiğiniz proje kafa karışıklığına meydan vermeyecek, gerçekleşme payı yüksek olacak ve şehrin kaderini değiştirecek bir proje olması gerekir. Bir projede gerçekleşme payı halkı ikna etmelidir. Karagöl’den kar bağışlama dönemi artık bitmiştir. En önemlisi ise, tasarladığınız mega projeler o yöre halkının oluru ve katılımı ile olmalıdır. Ordu’da asla böyle bir çalışma görmedim ve hala da göremiyorum. Göreceksiniz birkaç gün sonra bol animasyonlu hayali projeler ile yine kafanızı karıştıracaklar. Yani akıl, bilgi, deneyim projeleri değil,halkın oluru alınmadan emri vaki projeler boy boy televizyonlardan gösterilmeye başlanacak. Halbuki her partinin adayı belli olur olmaz halkın taleplerini dinleyip, konunun uzmanları ve sivil toplum kuruluşları ile de bir araya gelmeli fikir jimnastiği yapmalı idiler.
Son mahalli seçimlerde Ak-Parti genel Merkezinin Ordu için hazırlattığı projelerden birisi de Belediye meydanından başlayıp Cumhuriyet Meydanını içine alan Stadyum Projesi idi. Hazırlanan projeyi Trabzon’a gelen bir teknik heyet ilk bana izletip adayımız olan Ayşe Bahar Çebi’ye anlatmamı istediler. Ben Projeyi Bahar Hanım’a getirince ban projeyi nasıl bulduğumu sordu. Cevabım şu oldu. Bu projenin gerçekleşmesi için Ordu’da üçüncü cihan savaşı olması lazım. Çünkü Belediye önünden başlayıp, stadyuma kadar bütün binalar yıkılmış ve yepyeni binalar konulmuş. Biz tabi ki bu projeyi kamuoyuna hiç göstermedik. Bu tür hayali projeler ile baştan kaybetmektense, yöre halkının görüşleri alınarak gerçekleşme payı yüksek olan projeler ile nokta atışı yapmak gerekiyor.
Gelelim yine asıl konumuza. Biliyorum. Her adayın gönlünden geçen proje yine Cumhuriyet Meydanı ve stadyum projesidir. Doğrusu da budur. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Gerçekten eğer doğru proje tercihi yapılırsa Ordu şehri tarihi kimliğine yeniden kavuşur. Bu projede asla yapılaşma düşünülmeden sadece yeşil alan ve sosyal donatı alanları ile, Ordu’nun tarihi eserlerini de gün yüzüne çıkarmamız gerekiyor. Stadyumun taşınması ile projeye başlamak gerekiyor. Cumhuriyet Otoparkı yer altına indirilecek. Çarşamba Pazarı eski haline dönüştürülecek.
Biliyorum bir çok siyasilerimiz oy kaygısı ile bu fikrime temkinli yaklaşmak isteyeceklerdir ama, oradaki esnafı hiç tedirgin etmeden , onları daha modern işyerlerine kavuşturmak şartı ile Çarşamba Pazarını kurtarmamız gerekiyor. Daha sonra Saray Hamamı, Valilik Binası, Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü ,Askerlik Şubesi, Tapu Kadastro Müdürlüğü gibi tarihi dokular gün yüzüne çıkarılmalıdır. Bu arada Hükümet Caddesinin trafiği yer altına alınarak Cumhuriyet Meydanı ile Çarşamba Pazarı bütünleştirilmelidir. Çarşamba Pazarı esnafı zaten mağdur edilmiş durumda. Şu anda Çarşamba Pazarının hali zaten içler acısı. Çatılar tamamen çökmüş ve sahipsiz kalmış durumda. Onun için akıllı ve mantıklı bir projeye hiç kimse karşı koymayacaktır.
Yıkılan stadyumu Boztepe’nin zirvesine yapmaya ne dersiniz? Boztepe’yi yarı belinden tıraşlayalım. Altına otopark yerleştirerek on bin kişilik stadı Boztepe’ye taşıyalım.Al sana cazibe merkezi. Yanına da çok amaçlı Luna Park. Bu olur mu demeyin. Daha dört ay önce Barcelona’nın 100 bin kişilik Neu Camp stadyumunun dışında bir de 540 m. Yükseklikte bir tepede başka bir stadyumları var. Oraya da teleferik ile çıkılıyor. Bu teklifim sadece beyin jimnastiği gerektiren ve üzerinde çalışılması gereken bir proje olarak düşünülmelidir.Yoksa bu proje de üçüncü cihan savaşı sonrasına kalabilir mi bilemiyorum.
Asıl Ordu Projesine dönersek, bu proje Ordu halkının görüşü alınarak ve çok amaçlı düşünülmesi gereken bir projedir. Tamamen yerli olmalıdır. Hiçbir esnafımız mağdur edilmemelidir. Tam aksine her proje kendi halkına hizmet etmelidir.
Aklınızdan geçeni okur gibi oluyorum. Peki tamam da bu projeyi kim hayata geçirebilir diyeceksiniz? Bu güne kadar yazdığım yazıları bir siyasi kimliğim ile yazdım. Ön yargılı olduğum yazılar da olmuştur. Ama Mart ayının beşinde Meclis üyeliğim bitiyor. Meclis üyeliğine yeniden başvurmadığıma göre, yazılarımdan hiç kimse siyasi bir sonuç çıkarmasın. Bu tür mega projeler sadece ve sadece iktidarın desteği ile olur. Bu tespitimi şu anda sadece bir vatandaş olarak yapıyorum. Siyasi kimliğim devam etmiş olsaydı bu tespiti yapmam partimi yıpratabilirdi. Ama artık siyaset üstü bir kimliğim ile bildiğim doğruları daha rahat dile getirme özgürlüğünü doyası ile yaşamak istiyorum. Bu benim özgür düşüncem. Herkes saygı duymalı. Ben de sizin fikirleriniz varsa saygı duymak durumundayım.
Geriye baktığımızda Ordu’da yaşanan bir gerçek var. Ordu Belediyesinin en çok övündüğü proje iktidar desteği olmamış olsaydı yapılamazdı. Biz Ak-Parti meclis üyeleri olarak buna destek verdik. Milletvekillerimiz estek verdi. Ama bu destek bundan böyle sadece iktidar belediyesine gelebilir. Bu Türkiye gerçeği. Bu gerçeği kabullenmek zorundayız. Ordu artık Büyükşehir oldu ve eğer iktidar nimetlerinden istifade etmek durumundadır.
Ordu artık ayağa kalkmak durumundadır. Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Ünye ve Fatsa bile modern şehircilik açısından bizden çok daha ileride değil mi? Ordu merkez en kirli ve yaşanamaz şehir olarak şu anda yerlerde sürünmüyor mu? BENGALDEŞE BENZEDİK. Yollar perişan. Kaldırımlar işgal altında. Seyyar esnaf şehri teslim almış. Araçlar kaldırımlara park etmiş. Çöp temizleme fabrikası yaptım diye kendi halkını makaraya alan ve ÇAKMA ÇÖP TESİSİ ile Türkiye tarihine geçen Belediye yönetimi. Hala içme suyunu çözememiş bir Yönetim. Mavi Bayrak iddiası ile yola çıkan ve hala denizlerine lağım akıtan bir Belediye artık sadece kendi gülerken Ordu halkının ağladığını görmek durumundadır.
ORDU ARTIK BÜYÜKŞEHİR. BÜYÜK DÜŞÜNMEK ZORUNDA. BÜYÜK PROJELERE KAVUŞMAK ARTIK ÇOK YAKIN. TERCİH BİZİM . BENİM BİR SEÇİM SLOGANIM VARDI. MÜSAADE EDERSENİZ YAZIMI ONUNLA NOKTALAYAYIM. BÖYLECE KENDİ SLOGANIM İLE DE AKTİF SİYASETİMİ NOKTALAMIŞ OLAYIM.
1995 YILINDA SLOGANIM ŞUYDU:
BİR ŞEY DEĞİŞECEK,
HER ŞEY DEĞİŞECEK,
ONUNLA ORDU DEĞİŞECEK.