12 Haziran seçimleri öncesi gerçekler ve söylenmeyenler

İsmet BAYTAK

 

Bir ilçede 2 dönem belediye başkanlığı yapmış sonra seçimi kaybetmiş bir sonraki dönemde yeniden aday olmuş adayın sözleri ile Başbakan Erdoğan'ın 12 Haziran öncesi söyledikleri birbirlerine fazla benziyor.

 
Bizim adayımız, örneğin ana yolun dibinde inşaatı başlayan otogar için, "siz o otogarın ana yola yakın mı olduğunu sanıyorsunuz, yeni otogar yola 7 kilometre uzağında yapılıyor" diyordu. Aslında temeli atılan yeni otogarın ana yolun yakınında yapıldığını herkes görüyordu.  Kendisi 2 dönem başkanlık yaptığı için yeni hiçbir vaatte bulanamadığı için diğerlerini kötüleme yolunu seçiyordu. Sonuçta seçimi kaybetti.
 
Şimdi başbakan da yeni vaatlerde bulunamadığı için eski devlet yöneticilerini suçluyor. Kendisi hiçbir üretim tesisi yapmadığı halde, tersine yapılmış olanları ucuz mezat sattığı halde, tek partili CHP yönetimlerini suçluyor. DP, AP, DYP, DP kökenli insanların CHP'ye yöneldiğini gördüğü için Demirel'i itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
 
Hem Kılıçdaroğlunu hükümetin emrinde bir memur olduğunu söylüyor hem de ilaç kuyruklarından Kılıçdaroğlunu sorumlu tutuyor.
 
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin ihracatının ne kadar artığını söylüyor fakat ithalatının ne kadar artığını söylemiyor. Yine IMF'ye borcun ne kadar azaldığını söylüyor fakat dış borcun  ne kadar arttığını söylemiyor.
 
CHP neyi söylemiyor? 1923-1950 yılları arasında Türkiye tek parti diktatörlüğünde yaşadığı söyleniyor. Fakat bu tarihler arasında avrupanın hiçbir ülkesinde demokrasinin olmadığını CHP söylemiyor, tersini süt dökmüş kediler gibi utanıyor.
 
Bırakın 1923, gerilere gidin 1914'lere daha gerilere, "Rönesansı yapmış, demokrasiye tüm kurum ve kuruluşları ile oturtmuş" Avrupa ülkeleri avrupayı kan gölüne çeviriyor. Demokrasi mi? O da ne? Savaş yıllarında demokrasini d si bile yok.
 
1.         paylaşım savaşı sona eriyor demokrasi mi geliyor? Ne gezer yine tüm ülkeler yeni paylaşım savaşına hazırlanıyor. İtalya'da Mussolini 1922'de iktidar olmuş Bulgaristan 1923 yılında faşizmle tanışıyor. Almanya'da 1933'de Hitler hükümet oluyor. Tüm bunlar avrupada savaşın ayak sesleri. Avrupada ya faşizm var ya da savaş ekonomisine yönelen, demokrasinin tüm kurum ve kuruluşları ile askıya alınan militarist yönetimler.
 
2.         dünya paylaşım savaşında Türkiye'de açlık varmış! Türkiye'de hiç kimse açlıktan ölmemişken, örneğin komşumuz Yunanistan'da her gün binlerce çocuk açlıktan ölüyor. Türkiye ise İnönü'nün başarılı tarafsız politikaları sonuçu hem savaşın yıkımından kurtuluyor hem de komşumuz Yunanistan'a gıda yardımı yapıyor. Yahudilere yapılanları da sanırım herkes biliyor.
 
Ama utangaç CHP bunları söyleyeceği yerde, "biz yeni CHP'yiz" diyor.
 
MHP'ye yönelik açıkça kampanya yapıldığı halde, MHP kampanyanın tüm sorumlularını bildiği halde olayın üstüne gidemiyor. Sadece, "başka kaset yayınlamayın" gibi tehditler yapıyor. Büyük olasılıkla sadece MHP milletvekilleri değil Bahçeli de santaj altında. Örneğin neden Bahçeli televizyon kanallarının yayın talebini geri çeviriyor, neden kanallara çıkıp kükremiyor?
 
Genel başkanları Silivri de yatan İP neden kurum olarak seçimlere gidecek yerde veya CHP'yi destelemek yerine bağımsız aday çıkarıyor. BDP'nin bağımsız adaylarını bilinçli kitleler değil Kürt milliyetçileri desteklediği için seçiliyorlar. Örneğin Çetin doğan 3-5 bin oyda kalırsa AKP'nin saldırıları daha da artmaz mı? İP'sinin 29 mart son yerel seçimlerde Türkiye genelinde aldığı oy 114 bin (İl Genel'e göre) Perincek'in İzmir 2. bölgeden bağımsız milletvekili seçilebilmesi için 100 bin civarında oy alması gerekiyor. Bağımsız adaylara verilecek her oy AKP'ye gitmeyecek mi?
 
Aslında en söylenmeyen kelime ABD. Türkiye'de olan tüm gelişmelerin sorumlusu Amerika ve AKP'yi iktidarda tutan da o. Ama hiç kimse ABD sözünü ağzına alamıyor.
 
Statükoyu savunanlar deniyor, nedir statüko? İşbirlikçi tekelci burjuvazinin ve toprak ağalarını iktidarı. Bakın en çok vergi verenlere yine aynı kişiler. İnsanları Kürt/Türk diyerek, alevi/Suni diye bölerek statükocular küplerini doldurmaya devam ediyorlar.
 
Son söz olarak:
Statükocu bazı güçler, AKP'nin yeniden güçlü bir şekilde hükümet olmasını engellemek adına CHP'nin oylarını biraz daha arttırarak çok güçlü olmayan bir AKP hükümetinin devamını isterken, başta ABD olmak üzere başka bir takım statükocular da anayasa değişikliği yapacak bir AKP hükümeti istiyorlar. Bunun için de MHP'yi baraja gömmek istiyorlar.

 

Halkımız da demokrasi ile yönetildiğini sanmaya devam ederek, sandıkta iktidarı değiştireceğini umuyor.

 
Saygılarımla…
 
www.kuzeyege.net
 
http://ismetbaytak.blogspot.com/