BAŞKAN ALDI MAÇI

Mustafa KÖKSAL

BAŞKAN ALDI MAÇI

Düşünebiliyormusun, süper ligdesin. Hedefini büyüklerin içinde kuruyorsun, herkese meydan okuyarak üstelikte. Kızan oluyor, söz eden de, ama başkan olarak söylediklerin ile Ordu sporu tüm Türkiye in gözünde emin takım yapıyorsun. Transfer ederken , sporcuya tercih noktasında düşünmeden evet demelerini  başkan olarak duruşunla sağlıyorsun.

Sporcunun başına dünyanın tanıdığı  isim marka getirip onlara saygılı bir disipline olmayı  sağlayarak iki yıldır hedefin tepesine sesle duruşla sporcu kalitenle ve en önemişi de oynadığın oyun ile damga vuruyorsun.

Kolay iş mi?

Ordu spor Fatsa ya giderek zor şartlar olmasa da uzun gitmeler ile çalışıyor. Cuperin sistemi, aldığı oyuncuların iyi çıkması da nağ mağlup listesinde bulunması da en güzel etken. Dün gece Galatasaray gibi Türkiye in en etkili takımın oynatmayarak ve çok koşarak yendik. Onların tüm forvetlerini,  kalecimiz ve defanstaki oyuncular durdurunca iki Galatasaray kökenli isimle goller bulduk.

Kaleciyi çalıştıran eski kalecimiz Hüsnü  Karakoyuna ve oyuncu seçimini yapan Cuper ve yönetime herkes teşekkür etmeli. Çok özel bir Cuma akşamı geçirdik. Teknik konulara girmeden yazmayı tercih edeceği bu yazımda.

Ama Cuper takımları gidip yerinde  izleyen Sebahattin hocadan aldıkları ve onun bildikleri ile iki haftadır takımı bu maça hazırladı. Defansa ve orta sahaya özel çalışma yaptırdı. Sporcular harika oynadı, hocalar taktiksel olarak her şeyi yaptı başka, Bu takıma sezon başından beri hedef koyan Nedim Türkmendir maçı aşan. Ordu sporu elleri ile zirveye taşıyor.

Sagolsunlar.

 Üç puanımızda hayırlı olsun. Hele de Galatasaray dan olunca.


HERKESİN DERDİ…

Birileri özgürlük için belki çıkar mavi gökyüzüne, aşağıda haksızlıklara uğrayanlar , çile çekenler, acıları her gün yaşayanlar için, belki oradan merhaba deme imkanı bulursunuz o maviliğe özlem duyanlara, kim bilir.

Ellerinizde sihirli değnek olmasa da melek oluverirsiniz isterseniz birkaç dakikalığına bakarken aşağıya, yanan yüreklere zemzem serpersiniz de serinler içi yanmışlar. Yukardan onlara özgürlüğün tadını atarsınız, yüreklerinde bir saniye hissetseler ne güzel olur.

Savaşlar, ölümler, işkenceler, ağıtlar, masumiyet, hırsızlıkların olmadığı yüzlerin ülkesine gidiverse insan bir saniye, belki orada nefes alma imkanı buluverir diyeceğimde kendimde inanmıyorum, yazıyorum, yada öyle olsun istiyorum.

Herkes dünya denen kimsesizler mezarlığına hapsolmuş.  Uğrayanı yok, soranı yok. Sırtlarında bin batman acı ile salıverilmişler, garipliklerinin acısı ya , yada olmayışlarının son perdesi.

Zaten yoksulun ne kadarki bakanı yukarıdan, hakkı olan birkaç çuval kömür yada iki poşet erzakla onların hakkı bir yıl dolmuş oluyor. Dua edeni de, göklere bakanı da kendi bedeni. Yukardakilerinde yapacağı ne var ki, onlarında etrafındaki yüzsüzlere uzansa az geliyor.

Sabır diyorum, kimse yok. Hepsi de kendi dünyasına, fakirliğe  hapsedilmiş. Korkudan çıkmıyor sesleri. Her tarafımız kompile sabır olsa, hangi birine dayanır bu beden? Dram oynamıyormuyuz, sonrada kendimize gülmüyormuyuz?

Sen ne kadar sinsen de arkandan tin tin gelir sabır, belki ihtiyaç olur diye. Kitlenmiş yüreğimiz, tokileşmiş, yol iz kalmamış, deniz fenerimiz, mercimek tanelerimiz yok ki uzun garipliğimizin bir yanına koyalım da rahat etsin bir yanımız.

Kim ne zamandır yakıyor canımızı? 

İçimizdeki yangın kaç yıl oldu da sönmüyor?

Yukarıdaki de susmuş, duymuyor acıları, feryatları, yoksulluğu…

Olmaz, acımaz, başındaki sen değilsen. Bir müddet sonra oda  tanımaz, acımaz, insan görmez seni, ölümünü izler göz ucundan sarayından…

Derki, herkesin derdi kendine.

Haksızda sayılmaz. Onları saraylara sen soktun. Oh olsun sana.