Her kafadan bir ses. Herkesten üstün spor yorumu. Her kesten teknik adamlık dersi. Herkeste bir afra tafra. Herkesin Orduspor ayranı değişik bir ekşi.. Yönetenlerin cebinde yönettiklei kadar maddi gücü yok. Sporcu ondan zengin.
Herkes yere ayrı yönde basıyor. Düşünce kavşağı bir sürü. Yollar arapsaçından beter. Kime sorsan bir cephede eli kalemli yada alaylı. Birileri kavga etsin diğeride yolunu bulsun. Bırakında kardeşim, kenarda durunda kardeşim, aklınızı kendinize saklayında kardeşim Orduspor yolunu bulsun ve yürüsün…
Sporu ne çok bilen varmış. Bu ugurda sanki yıllarca sporun tozunu yutmuş. Ömrü sahalarda geçmiş, yetiştirdiği sporcuları ile gurur duyan aksaçlı olmuş. Sonrada kocaman bir takımda emreden, akıl veren yada yol gösteren amir sıfatını almış.
Aldığı sıfatı ile, yolu beğenmeyenlerin eleştirisi altında yön bulmanın sitresi ile sallanmış durmuş. Kıyıya vurmuş, bir an toparlamış, sonra ne yapıyorum ben demiş. Sulara geri dönmüş. Akıllı iş edinmiş. Ey kardeşim, işte tam bu noktada bırak Orduspor suyunda gitsin. O yolunu bulur, yeterki sen gölge etme…!
İnsanlar bir işin ucundan tutunca herşeyden önce etrafındaki kalabalığın çoğalmasını ister, o kalabalıkla yürümeyi ister. Yürekli olmayı ister. Yürekli olmak doğuştan olur, sonradan olmaz. İnsan parasız, evsiz, kolsuz, ayaksız yaşayabilirde, onursuz, şeresiz, yalansız yaşayamaz. Bir işi idare edemez.
Şimdi etrafımızda bir takım gölge oyunu oynanırken, Orduspor takımı zirve yoluna girmişken, ellerin bir kaçı yine şıkıdak şıkıdak oyun peşinde. Bence bunlara hiç gerek yok. Orduspor suyuna girmiş giderken, bırakın o yolunu bulsun. Birilerinin yukarlarda yol bulma kurnazlığından çok daha önemlidirde.