Biz neyi tartışıyoruz, nelerle uğraşıyoruz. Bom boş işlerle, siyasi santraç oyunları ve akıl almaz eğitim sistemleri ile. Aslında bozulan darmadağın edilen “Çelik ve Çubuk cu” işbirliğinin 6 şiddetindeki Türkiye Eğitimine vurduğu depremin sancıları bunlar.
Şimdide bir sistem ile “3+5+2”; yada ”4+4+4” ile mi oynayalım kavgasını aylarca çekti bu garibim millet. Arkadaşım ne ile oynarsan oyna, bunu kavrayacak öğrenci yoksa, hangi sistemde oynarsa oyna ne işe yarayacak ki. Bakın “YGS” de Türkiye ayıpla, çöküntüler le, zavallılar eğitiminin hazin sonunu yaşıyor.
Ama hükümet ve muhalefet ise hala dil kavgasında iş alanların, arazilerin de “2B de “7 koldan ahtapot gibi nasıl kazanırız peşinde.
Bu sınavı garibim milletin çocuğuna utanç olarak yansıtan bugünkü eğitimin başındakilerin yaptıkları dandik işlerin yansıması ,”51 bin sıfırcı, bunlardan 1 milyonu fenden, 870 ise matematikten” 1 soru bile çözememişler ise, eğitimde geldiğimiz acınacak halimizin son çırpınışı değil de ne bu tablo?
Geçen yıl 39 bin olan sıfırcılık, bu sene 51 bin olunca eğitim ilerimi gitmiş oldu. Özel okullarda bile bu sıfırlar var iken. Baraj atlayamayan öğrenci fışkırması yaşanıyor ”2011-12 “ Eğitim sezonunda, herkes aldığı paranın hakkını verecek, oturma ile palavra atma ile eğitimci olunsa idi, kimler neler yapmaz idi.
Rehber uzman Turgay Polat şöyle diyor; “ artık ilk okul matematiğini bile yapamıyoruz. Beklemeliler de var, son sınıflarda, yani elma ile armut misali. Türkiye anlaşıldı ki matematik fakiri, ne yapsın demeden bundan önceki sayın bakanların bu ülke insanına bilerek yada bilmeyerek yaptıkları ezberi sistemin acısı da Adana acı biberi gibi yürekleri yakarak bu YGS sınavında ortaya çıktı.
Bilgi den yoruma geçince, ÖSYM aslında müfredat a uygun sordu. Ezberci eğitim alan onca öğrenci bocaladı. Hala ezbere devam ediyoruz. Çocuk bilgiyi gündelik hayata bağdaştırıp ta yorumlayamıyorsa burada sıkıntı çok demek tir. Eski teknikler değişti, çocuklar ve öğretenlerin beyin yapısı değişmedi yada bu diye dayatıldı.
Tipik “Çelik çubuk” sisteminden doğan artçı depremin bugün Türkiye deki YGS de ki yansıması.
Soruların uzunluğu arttı ama bunu çocuklara veremeyecek öğretmende arttı. Muhalefet insanların badem bıyığı ile uğraşacağına yok olmaya doğru giden eğitimdeki çarpıklığı ve gelecekteki yok oluşu meclise taşımalı. Sonuçlar maalesef üzücü. Eğitimde eksikliklerimiz diz boyu. İdareci eksikliği ise puanla düzelse idi, oy nam oy. Koltukçular ın istilasından eğitimin başı döndü ve YGS de yere düştü. Seferberlik şart, eğitim sistemi hoyrat tüccar gibi sagolsun bazıları yüzünden iflas etti.
MEB yemin ediyorum tam bir fiyasko.
İyi öğretmeni yok, müfredatı yapacak adamları yok, öğretme ise rezil rüsva içinde. Ders kitaplarını hiç konuşmamamız lazım . Bunlar istifa edip gitmeleri lazımken, hala konuşabilmeyi biliyorlar. İçinden gelmiş biri değil ki sayın bakan ve yanındaki acemiler. Bunlar bu milletin evlatlarını mutsuz yapmışlardır. İki elleri bu gençlerin öbür dünyada bile yakalarında olacaktır.
Şimdi Ordu da yeni bir M.E. Müdürü de ne işleler uğraşıyor. “Bina, tadilat, laf, söz”, be kardeşim okulun içinde bilen öğrenci, öğretecek öğretmenin yokken ne konuşursan konuş onlara kaval namesi, düdük sesi olur ancak.
Allah bu millete sabır versin. Ne diyeyim ki.