KRİSTAL YALNIZLIK

Nilsefa ÖNEŞ

KRİSTAL YALNIZLIK

Bilindiği gibi yalnızlık yaş ayırt etmeksizin her birimizin başına gelebilecek bir doğaçlama gibidir.

Herkes bir şekilde yalnızdır. Bilhassa insan duyguları, tamimiyle yalnızlığın en temelini oluşturmaktadır. İnsan duyguları diyorum. Çünkü yalnız olan insan değil, insanın içinde yaşattığı duygularıdır.

Neden mi?

Şimdi bir aileye sahipsiniz ve ailede belli bir iletişim kopukluğu var. Görsel açıdan görerek ve duygularımı asla tatmin etmeyecek bir durum ki o durum bu gün aile ortamında bile bazı insanların ne derecede yalnız olduğunu göstermiş oldu bana. Kaldı ki günümüz de aile en büyük servet iken şu dönemde iletişim kopukluğu ve bazı sebeplerden ötürü genç bireylerin ya da anne ve babanın kopuk iletişimden dolayı duygularının nasıl yalnız olduğuna tanık oldum.

Aile ortamında bile duygularını paylaşacak, duygularına gereken karşılığı verecek bir aileye sahip değilsen bir anlamda gerçek yalnızlıkla tanışmış oluyorsunuz.

İki binli yılların başlarında bireyler olarak bizler; bilgisayar, internet, televizyon ve pek çok iletişim araçları itibariyle birbirimize gerekli olan duyguları bile gösteremeyen bir bireyler olup çıkmaktayız.

Bugün duygularımızı ifade etmekte kullandığımız bir tebessüm bile sanal ortamda msn, facebook gibi sayfalarda ikon ile gönderilmekte.

İletişim araçlarına olan bağımlığımız bizi giderek yalnızlığa ve hayatımızdaki insanlarla iletişim kopukluğuna doğru sürüklemekte.

İletişim araçları sayesinde en uzak mesafedeki insanların bir birleri ile iletişim halinde olmasının tek yan etkisi sana en yakın mesafedeki insanı unutuyor olmandır. İşte aile içi iletişimde en büyük kopukluk buradan başlamaktadır.

Unutmayın ki yalnızlık kristal gibidir. Elinizden bir düşerse parçalarını toplayamayabilirsiniz.