Bir oda var düşlerimi anlattığım,ben ona bakıyorum oda bana...
Bir oda var içi sıcacık, kışın soğunda temuz sıcağı...
O oda çok şeyi anlatıyor bana. o oda yazıyor her gün,yaşadığım ne varsa...
Bir oda var sevgilerime, ayrılıklarıma, yalnızlıklarıma, sevinçlerime kulak misafiri olmuş. Ama içindekileri sadece o oda da bırakmış... Etrafında binlerce insan olmasına rağmen, sakladıklarını sadece duvarına asmış. kapının ardına ise gülümsemelerini bırakmış, sahibi gibi hüzünlü oda...
O oda da kimler yok ki; aşkım, değerlim, arkadaşım, kahkahalarım, göz yaşlarım... bir zamanlar günlerce konuştuğum insanlar ve kitaplarım.. hepsini o oda da anlattım, hepsi o oda da...
Beş çayın da duvarına vuran güneşin,gürültülü koridorların içindeki sanat koleksiyonlarını hep içinde tuttuğu gizemli o oda,sanatçı oda...
Dolu dizgin kağıtların içi içe bulunduğu,duygularımın adıma benzediği zamanlarda , duygularımın nehir gibi aktığı o, oda yavaş yavaş sessizliğe doğru yola çıkmış artık. Çekmeceler boş, şiirler, yazıların olduğu, çizdiğim resimlerin,bestelediğim şarkıların sessizliği ve kimsesizliği hüküm sürüyor artık o, oda da... pencereme kuşlar konmuyor bu gün. sanırım onlarda anladı gideceğimi,elveda diyeceğimi...
Giderken, odamın duvarına uzun uzun baktım.. Bir ses duydum, bir gülünç, bir yankı, bir göz yaşı, bir de kahkaha ..
Bana en tahammül gösteren ve hep ruhunun olduğuna inandığım ve yazdıklarımla , şiirlerimle, çıkarttığım ilk kitabımı bile ora da yazdığım, şarkılarımla ruhunu beslediğim o oda yalnız bu gün... Ruhu artık aç kalacak! şiirler, şarkılar, yazılar ve hikayeler yok artık...
Oda deyip geçmeyin..
Herkesin duygularına ,yaşadıklarına şahitlik etmiş bir odası vardır mutlaka...
Ben bugün ondan ayrıldım...
Elveda yol arkadaşım, dert ortağım, sırdaşım, yazdığım her şeyi önce seninle paylaştığım, hüzün deryası, sevgi odası ; hoşça kal sana, sana hoşça kal...