TAPUSU BENDE AŞKIN (EN SESSİZ GEMİMSİN)

Nilsefa ÖNEŞ

 

Sen, benim limanımdaki en sessiz gemimsin. Sakin sakin yaklaştın rıhtıma,sessiz sessiz gidiyorsun … Seferini henüz tamamlayamadan, yelkenlerin forasız yaklaştın rıhtıma. Umarsız bir sus içinde… Yakınsın bana, ama hiç olmadığın kadar uzak… Sen benim limanımdaki en sessiz gemisin…

Yalın aşkımın en tekil hali… Bir zamanlar İşte bu o dediğim ve şimdi O olmuş  birisin… N’ oldu? Yabancılaştık mı?

Biliyorsun yalanlar ve gerçekler saklı bu hayatta. Sen yalanı mı seçtin? Kalbimizin verimli topraklarındaki, kazı çalışmasında ortaya çıkan doğruluk, müzeye mi kaldırıldı? Yalanlara mı gebe kaldık, yoksa yanlışlar mı bize engebe…

Hangisi önce gider bilmiyorum. Sen mi, yoksa sevgin mi? Bakalım hangisi daha sağlam, hangisi daha dayanıklı…

İsterim ki hep burada benimle kal… Yani kalbimin sevgi bahçesin de dur öylece. Ben seni izleyim saatlerce…

Hiç bıkmadan ve hiç usanmadan… Ama gitmeyi seçtin sen. Sevgi bahçeme, gözyaşları ektin. Ganimeti, sensizlik oldu… Zaten kiracıymışsın bu kalpte… Kalbimin diğer odalarını henüz keşfedemeden ve henüz belirmeden hayalin, git! Gitmek istiyorsun git! Nasıl olsa tapusu ben de aşkın…Ne kiracıya çıkar, ne de satılıktır bu saatten sonra…

Hem sensizlik nedir, sen bilmezsin… Bak yine senin bilmediğin bir şeyi biliyorum… Ve yine senin bilmediğin tüm dillerde en önemlisi de yürek dili ile seni sevdiğimi söylüyorum. Hiç çekinmende ve hiç usanmadan…

Aslında bilmediğim bir şey var benim… Gitmeler gibi, kavgalar ve ayrılıklar gibi… Ben bunların hiç birini bilmem…

Bunlar boğar aşkı. Tam bir teslimiyettir aşk… Koşulsuz şartsız… Ama sen teslimiyet yerine, firarı koydun aklına… Ben senden kalan gitmelerin perdesini çektim gözlerime. Gittin ya etraf karanlıklaştı. Sensizliğin perdesi kapandı sonuna kadar. Güneşim kayboldu. Siyaha boyanmış bir gökyüzü göründü ufukta. Sen gittin… Ben gecenin hiç inilmemiş kuytularına indim… Aklıma hiç gelmeyecek olasılıkları çıkardım bavulumdan ve astım duvarıma… Gittin ya, git sevdiğim! Gökyüzü gibiyim sensiz… Ama parçalı bulutlu… Şimdi suskun kaldı şarkılar, lal kaldı şiirler… Egemen oldu yalnızlık, egemen oldu sensizlik bedenime. girdaba bulanmış bir hançer gibi saplandı göğsüme… Suskun kaldı Orhan veli suskun kaldı Nazım usta…

Oysa ne kadar mavi girmiştin hayatıma. Siyahsız ve grisiz… Biraz ebruli ve biraz da kemani…

Galiba ayrı taraflara dağılacağız biz. Ben burada, sus kala teslim olacağım…  Sensiz tenha kalacağım… Hiç olmadığım kadar susacağım ve hiç olmadığı kadar sana susayarak…

Sen benim limanımdaki en sessiz gemisin. Daha önceleri de gördü bu liman, onlarca gemiyi… Hiç biri senin kadar susa, sus demedi ve yakınsın bana hiç olmadığın kadar uzak… Sen, benim limanımdaki en sessiz gemimsin. Sakin sakin yaklaştın rıhtıma, sessiz sessiz gidiyorsun… Sen benim limanımdaki en sessiz gemisin… 

Nil sefa öNEŞ

08.08.2010

02:35