4+4+4’de nereden çıktı demeyelim !...

Orhan YÜCEL

 


  Yazının başlığı sanki bir yerin anahtarını açmak veya bir cep telefonu veya bilgisayardan banka internet sitesi, E-Posta adresi ve diğer sitelere giriş yapabilmek için kullanılan şifre gibi bir şey oldu. Evet hakikaten de bu 4+4+4 için, 28 şubat sürecinin getirmiş olduğu ve vesayetin baskı ve dayatması ile gerçekleştirilen eğitimimizi ilgilendiren çok önemli bir uygulamanın değiştirilmesini sağlayacak değişiklik teklifinin şifresi diyebiliriz.

    28 Şubat sürecini yaşayanlar iyi hatırlayacaklardır. O günlerde de çok tartışmalara sebep olmakla birlikte vesayetin baskı ve dayatması ile 8 yıllık kesintisiz eğitim mecburiyeti getirildi. Dünyanın hiçbir yerinde böylesine kesintisiz olarak uygulanan bir eğitim sistemi bulunmamasına rağmen, bizde malûm baskılarla bu hayata geçirildi.

    Bu ülkede yaşayan herkes çok iyi biliyor ki, bu uygulamanın tek bir hedefi vardı. O da, imam Hatip Liselerinin orta kısımlarını  ortadan kaldırmaktı. Gerçi İHL’leri ile birlikte meslek liselerinin de orta kısımları yok edildi. Ama, bu yasakçı ve dayatmacı zihniyetin görüşüne göre, İHL’lerinin orta kısımlarını ortadan kaldırmak için meslek liselerinin orta kısımlarının da feda edilmesi buna değerdi. Yeter ki, İHL’leri bu uygulamayla öğrenci bulamasın ve tamamen yok olsun.

    Bu zihniyet için İHL’leri irtica yuvaları, bir siyasi partinin arka bahçesi, sadece dini eğitimin yapıldığı yerler ve laiklik karşıtı eğitimin gerçekleştirildiği yerler olarak değerlendirilmektedir. Halbuki, bu suçlamayı yapan kişilerin ellerinde bu suçlamalarını ispatlayacak tek bir delilleri bile yok. Aslında bu okullarda dini eğitim diğer okullara göre daha fazla yer almakla birlikte, diğer orta dereceli okullarda okutulan derslerin tamamı da okutulmaktadır. İHL mezunları da diğer lise mezunlarıyla eşit şekilde Üniversite imtihanlarına giriyor ve daha başarılı oluyorlardı.

    Türkiye’de asıl yapılmak istenen dini yaşantıdan uzaklaştırılmış bir toplum oluşturulmak istenmesidir. İHL’lerini bu isteklerine ulaşmakta en büyük engel olarak görüyorlardı. Köylünün, işçinin, esnafın dini yaşantı içinde bulunması bu zihniyet mensuplarını pek rahatsız etmiyordu. Ne zaman ki, İHL mezunları aynı zamanda Üniversitelerin her bölümüne kaydolmaya başladılar ve dini bilgisinin yanında, müspet ilim tahsil edip doktor, mühendis, avukat, öğretmen ve diğer meslek sahibi olmaya, aynı zamanda bürokraside ve siyasette de söz sahibi olmaya başladılar, işte bu durum dini hayata ve dini yaşantıya karşı olanları harekete geçirdi.

    Bu zihniyet 28 şubat sürecinde harekete geçerek olaya İHL’lerini yok edecek projeler üretmekle başladı. Bunu TBMM çatısı altında gerçekleştiremeyecekleri aşikârdı. Durum böyle olunca da, askeri vesayetin desteği ve baskısı ile bu uygulamayı başlattılar. Yaptıkları bununla da sınırlı kalmadı. İHL mezunlarının tümden Üniversiteye girişlerini engellemek için katsayı uygulamasını hayata geçirdiler. Burada YÖK devreye girdi ve vesayetin emir ve talimatlarını harfiyen uygulayarak İHL mezunlarının önünü kesmek için bu katsayı uygulamasını hiç tereddüt etmeden başlattı.

    Şimdi vesayetin baskı ve dayatmaları yavaş yavaş ortadan kaldırılmaya çalışıldıkça, 28 Şubatın baskı ve dayatması ile gerçekleştirilen bu tip uygulamalar da ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Çünkü, milletin ekser çoğunluğunun isteği de bu yöndedir.

    İlk olarak YÖK, Üniversitelerde uygulanan başörtü yasağını yavaş yavaş kaldırmaya başladı. Burada bazı Üniversitelerde aksine davranışlar olmakla birlikte bu ferdi uygulama olarak kalmakta ve kalıcı olamamaktadır. YÖK’ün devreye girmesi ile bu da düzeltilmektedir.

    Aynı  şekilde İHL’leri ile birlikte meslek liseleri için uygulanan katsayı  uygulaması da YÖK tarafından kaldırıldı. Gerçi ana muhalefet Milletvekilleri bu değişikliği iptal için de mahkemeye gittiler. Ama, henüz neticelenmedi.

    Sıra kesintisiz eğitimin ülke şartlarına ve diğer gelişmiş ülkelerdeki uygulamaya paralel olarak düzenlenmesine gelmiştir. Mevcut iktidar halktan aldığı destek ve güvenle bu uygulamanın değiştirilmesi için düğmeye basmıştır.

    Bu yöndeki bir düzenlemeyi TBMM’ne getirmiştir. İktidar, eğitim sisteminde 4+4+4 şeklinde kesintili olarak gerçekleştirilecek bir uygulamanın hayata geçirilmesini TBMM’nin onayına sunmuştur.

    Hemen başta yine ana muhalefet partimiz olmak üzere, TÜSİAD ve diğer bu zihniyetteki STK’ları ayağa kalktılar. Teklif üzerinde hiçbir inceleme yapma gereği bile duymadan, bu değişiklik İHL’lerinin önünü açmak için gerçekleştirilmek istenmektedir dediler.

    Velev ki, bunun için olsun. Ne varmış İHL’lerinin önünün açılmasında. İHL bu ülkenin kanunlarına göre eğitim vermiyor mu? Bu okullarda bu ülkenin çocukları okumuyor mu? Bu ülkenin çocuklarının istediği eğitimi alma hakkı bulunmuyor mu? Bu okullara dışarıdan ithal öğrenci mi getirilecek? Daha bir çok soru sorabiliriz. Ama, bu kadar yeter.

    Olaya yasakçı zihniyetle değil de, yapılan bir haksızlığın ortadan kaldırılması şeklinde bakmamız gerekmez miydi? Eminim ki, bu ülkede yaşayanların çoğunluğu 4+4+4 şeklinde gerçekleştirilmesi istenen eğitimdeki kesintili uygulamayı desteklemektedir. Gönül arzu ederdi ki, başta ana muhalefet partimiz olsun diğer karşı çıkanlar olsun, halkın sesine kulak verip bu değişikliğe destek verselerdi.