ABDURAHMAN BAŞ

Şair Ali Öztürk

İnter-netden  Ordu"daki yerel basında çıkan haber ve yazıları takip ederken İl Genel Meclisi üyesi sayın Abdurahman Baş tarafından yapılan bir açıklama dikkatimi çekti.  

      Sayın Baş, demokrasi anlayışı adına,  herkesin dikkat etmesi gereken bir hususu gündeme getiriyor; tüm kurullarda kararların tartışılarak alınmasının, doğru sonuçlar ve uygulamalar için gerekli olduğunu belirtiyordu açıklamasında…

      Ben kendi adıma sayın Baş"a içtenlikle katılıyorum. Ön yargılı olarak  veya kişisel çıkarları kamu çıkarlarının önünde görerek veyahut da şahsi kin ve nefret duygularının etkisiyle alınan ve hukuka uygun olsa da vicdanen uygun olmayan kararlar, çoğu kez kamunun yararına olmamaktadır.

      Bunun yanında alınan kararların, gerek basında gerekse kamuoyunda yarattığı tepkiler de dikkate alarak gerekirse yeniden görüşülerek iptal edilmesi veya düzeltilme  yoluna gidilmesinin de gerekli olduğunu düşünmekteyim.

      Sayın Abdurahman Baş"ın bu anlayışını, ne yazık ki bulunduğu Meclisinin Başkanında pek göremiyoruz dersem yalan olmaz.

      Başkanları Şanser Şahin, Ankara"daki Ordulular Vakfının, İl Özel İdaresine ait binasının satışı ile ilgili karar hakkında eleştiriler için, maalesef hiçbir mantıklı açıklama yapmamıştır,

      “Biz Orduluların parasını kolluyoruz.”

            “Tüyü bitmemiş Ordulunun hakkını yedirmem.”

             “Zaten, bütün bursları merhum Yüksel Poyraz cebinden ödüyordu” gibi demagojik,duygu sömürüsü içeren ve hiçbir belgeye dayanmayan içi boş sözleri açıklama olarak basına yansıtmıştır.

       Şanser Şahin bu açıklamalarda bulunurken nedense aşağıdaki hususları dikkate  hiç dikkate almamıştır;

      Satılmasına karar verilen bina,  İl Özel İdaresinin mülkiyetine nasıl intikal etmiştir.

            Başkent"te ve bir çok mega kentte; bırakın illeri, köylerin dahi hemşerilik dayanışma ve yardımlaşmasını sağlayan, kültürel etkinlerini üstlenen bir dernek veya vakfı varken Orduluların da, bu görevleri misyon edinmiş vakfının varlığına yönelik alınan bir kararı , “Biz Orduluların parasını kolluyoruz” ,”Tüyü bitmemiş Ordulunun hakkını yedirmem” gibi demagoji ve duygu sömürüsü kokan sözlerle savunmak ne kadar doğrudur ki acaba ?

      Merhum Yüksel Poyraz"ın  Başkanlık yaptığı dönemde vakıf, en parlak dönemini yaşamıştır.Merhumun vakfa, gerçekten de çok önemli katkıları olmuştur. Bunu inkar etmek elbette ki nankörlük olur.

      Ancak, Şanser Şahin yine bir şark kurnazlığı ile bunu da istismara yönelerek “ Zaten bütün bursları merhum Yüksel Poyraz cebinden ödüyordu” diyerek  merhum Poyraz"ın dışında, ekonomik güçleri oranında  burs yardımında bulunan bir çok hemşerimizin bu yardımlarını da hiçe saymıştır.

       Şanser Şahin, bu tür açıklamaları yaparken, nedense kendisiyle ilgili, MHP Ordu Milletvekilimiz sayın Rıdvan Yalçın"ın basına intikal eden sözleri karşısında susmayı tercih etmektedir.

      Sayın Yalçın, Şanşer Şahine açıkça “Görevden Çekil” derken akılıma gelen eskilerden bir hikayeyi nakletmeden edemeyeceğim.

      Trabzonlu olan Hasan Saka, Başbakandır. Ne var ki kendisine kızan Trabzonlu bir vatandaştan “ Çekil” diye bir telgraf alır ve  hemen cevabını yazar:

      “ Çekildim seksen okkayım”

      Şanser Şahin de Yalçın"a cevap olarak, kaç kilo geldiğini bildirmesin (!)