Peki ya dar gelirli aileler !.. Onlar, bir çok temel ihtiyaçlarından kısıtlama yaparak; çocuklarını dershaneye göndermek zorunda kalıyorlar. Yoksul öğrencilerin ise dershaneye gitme imkanları olmadığından yüksekokul kazanma şansları da çok zayıf Böyle bir durumda, sosyal bir devletten bahsetmek mümkün mü ?
Dershanecilik artık büyük bir sektör oldu. Şehir ve kasabalarda adım başı dershane
Gençlerimiz amansız bir yarışın içinde, gençlik yıllarını doya doya yaşayamıyorlar.
Lise öğrencileri ÖSS"ye hazırlanırken ilköğretim öğrencileri de OKS sınavları için geceyi gündüze katıp var güçleriyle test sorularını çözmek için uğraşıyorlar.
Böyle bir ortamda, gençlerimizin derslerden kafasını kaldırıp sanatsal ve sportif faaliyetlere zaman ayırmaları maalesef imkansız gibi.. Yaşamlarının en güzel çağında sınav heyecanı, aileleri ile birlikte üzerlerinde sanki bir kabus.
Okullarda ve dershanelerden alınan onca derse rağmen, 15-(8-3) = ?
şeklindeki basit bir matematik probleminin yanıtını bile veremeyenler var.
Devlet okullarındaki eğitim sistemi niçin yetersiz kalıyor da öğrenciler, özel okul ve dershanelere gitme gereği duyuyorlar ? Bunu anlamak mümkün değil !
Bir de lise son sınıflar Öğrenim döneminin son ayında tamamen boşalıyor. ÖSS sınavına son hazırlık için öğrencilerin hepsi raporlu Sanki salgın bir hastalık var Aldıkları raporlar, tabi ki gerçek dışı Bu da etik bir durum değil. Ne yazık ki, gençlerimizi daha çalışma hayatına girmeden, kerhen de olsa sahtekarlık yapmaları zorunda bırakıyoruz
Bundan dolayı, her yıl Mayıs ayında,lise son sınıf öğrencileri aynı teraneyi tekrarlayıp duruyorlar:
Aman doktor ! Canım gülüm doktor ! Derdime çare
Dershanelere düştüm bıktım para vere vere !
Dershaneye gidemezsem ,yüksekokul kazanmam zor
On beş günlük bir rapor ver ! Ne olursun bana doktor !..