Çanakkale içinde

Şair Ali Öztürk

ÇANAKAKLE İÇİNDE…

                                  

                                                    Çanakkale içinde Aynalı Çarşı

                                                     Orada da söyledik cenaze marşı !

Çanakkale Dardanelsporla oynadığımız maçı da 1-0 kaybettik…

 Bakalım bu işin sonu nereye varacak ?  4 maçtır, yani  tam 360 dakikadır rakip kalelere bir gol dahi atamamışız. Buna mukabil, 5 maçta da kalemizde 5 gol görmüşüz.Bu da pek fazla sayılmaz.

  Ben, her ne kadar bu işin teknik yanını pek bilen biri değilsem de “görünen köy kılavuz istemez” kabilinden,  Orduspor"un forvet oyuncularının gol yeteneğinin olmadığı gün gibi  aşikar.

O zaman hiç beklemeden yapılacak olan, yurt içinden, olmadı yurt dışından acilen golcü bir futbolcu transfer etmek…

Şimdilik vasat takımlarla maç yaptığımızı göz önünde bulundurursak ilerideki maçların, bizim için daha da zor olacağını hesaba katmalıyız. Yoksa sonumuz hüsran olur.

İşte o zaman, “Ben olmasam Orduspor 2. ligde bile oynayamaz” diyen sayın  başkana sorarlar:  Sen oldun da ne oldi !....

                                

 Yağmacılar

           

            Geçmiş yıllarda Galatasaray Kulübünün Futbol Şubesi  Sorumlusu da  olan  Rizeli,genç ve sempatik iş adamı Abdürrahim Albayrak, İstanbul"daki sel felaketinde   suların sürükleyip etrafa dağıttığı eşyaları  yağmalayanlar arasında kravatlı kişileri de gördüğünü  söylüyor.

          İlahi  hemşerim ! Ne var bunda bu kadar şaşılacak....   Hiç mi hazine arazilerini ya da kıyıları yağmalayanları görmedin; onların da çoğu kravatlı değil mi?

 

Ajda Pekkan

            Saba Sümer"in “Bu gece” adlı televizyon programına katılan süper star Ajda Pekkan, ben bir Rolls Royce"um. Her araba kullanan Rolls Reyce kullanamaz, demiş.

            Ünlü süper starımıza; kaç model olduğunu, arıza yaptığında artık parçasının kolay kolay bulunamayacağını hiç hatırlatan  olmamış mı , acaba…

 

Rahşan Ecevit

 

Rahşan Ecevit yeni parti kuruyormuş…Ne diyelim, vatana millete hayırlı olsun.

            Bu yıl güz fasulyesi bolmuş.Bizim köydeki Anşa Nene de turşu kurmaya kalkmış. Torunları, gelinleri itiraz edip “Yapma , etme  nene, sen yaşlı başlı birisin, bizler ne güne duruyoruz, sen rahatına bak… Biz kurarız turşuları” demişlerse de keyvanıyı bir türlü caydıramamışlar.

Tam beş bidon turşu  kuruyormuş ki, daha fasulyeleri bile haşlayamadan hastalanmış…

 Ne vardı sanki böyle inat etmeye….

   Eeee… Boşuna dememişler, “huylu, huyunu teneşirde bırakır” diye