ÇÖPÇATAN PROGRAMLAR

Şair Ali Öztürk

ÇÖPÇATAN PROGRAMLAR

      Eskiden şehrimizde hafta günü (Çarşamba)   halk arasında “Karılar Pazarı” denilen bir pazar kurulurdu.Şimdilerde devam ediyor mu bilmiyorum.

      Köylü kadınlar, köylerinden getirdikleri pancar, tirmit, sakarca, melocan,galdirik gibi

sebzelerle yoğurt, tereyağ, çökelek ve yumurta gibi hayvansal gıdaları burada satarlardı.

      Şimdi diyeceksiniz ki bu da nereden aklına geldi ?

      TV deki “Dest-i İzdivaç” programlarını görünce, şeytan bu ya ; birden aklıma geldi işte !

            Gerçi o programlarda alınıp satılan  herhangi bir mal  yok ama yine de, yaşlı dedelerin ekrana çıkıp evlenmek için kendilerine karı aramaları insana, ister istemez bu çağrışımı yaptırıyor.

       İnsanların, milyonların gözü önünde, özel hayatlarını evlenecekleri kişilere anlatmaları, birbirlerini beğenip beğenmediklerini; mal, mülk ve paralarını açıklamaları, doğrusu bana biraz ters  geliyor.  Kurban  pazarlığı yapılır gibi izdivaç pazarlığı yapılması olacak şey değil !

      Evlenmek, her bekar veya dul kişinin yasal ve doğal hakkıdır. Ne var ki, insanın yaşamını  paylaşacağı hayat arkadaşını iyice tanımadan, mağazadan beyaz eşya seçer gibi seçmesi sonucu yapılan evlilikler ne kadar sağlıklı olur ki ? Ancak, istisnalar kaideyi bozmaz.

      . Hele ki,  ak  sakallı dedelerin, kızları yaşında eş aramaları, evlenmeye yeltendikleri gelin adayları karşısındaki tavırları tam bir komedi ve melodram karışımı !...

      Geçenlerde Recep Dede diye ak sakallı, nur yüzlü bir gocaman, sunucu Esra Erol"a “Sen benim dünya ahret kızımsın” deyip göğüslerini mıncıklayıp resmen  tacizde bulundu.

      Esra Erol"a da bu davranışa karşı, “ Ayy ! görüyor musunuz bana dünya ahret kızım ol diyor” deyip yılışmak düştü…

  Belli ki,televizyon kanalları, bu tür programlarla, halkımızın merak etme zaafını istismar edip izlenme oranlarını artırmak çabasındalar.

           Tacizcilik ise,   caydırıcı  cezaların pek uygulanmadığından gitgide artan bir ahlaksızlık olmaya başladı.

      Ülkemize gelen yabancı bayan turistleri en azından, “Öküzün trene bakması” gibi bakarak rahatsız edenler mi dersin ? Metropollerdeki belediye ve halk otobüsleriyle, kasabalarda pazar yerleri gibi kalabalık alanlardaki bayanlara çaktırmadan tacizde bulunanlar mı dersin ? Almış başını gidiyor.

      Acaba bu gibi çirkin işlere yeltenenler, aynı şeylerin kendi yakınları bayanlara yapılmasını nasıl karşılarlar ?

      Ne diyelim, Allah ıslah eylesin !...

ERZİNCAN VALİSİ

      Show TV deki haberlerde, Erzincan"daki bir tören sırasında, yetmişlik Kamil Dede, eşini beş yıl önce kaybettiğini söyleyerek, törene katılan vali beyden, kendisine bir eş bulması için yardım istiyor.

      Laik T.C. Devletinin Valisi verdiği yanıtta aynen şunları söylüyor,

  • Sen kendine bir eş seçersin, bende  ancak o zaman sana yardımcı olabilirim.

    Şimdi diyeceksiniz ki, bunda ne var ki ?

    Ancak, vali bey konuşmasına devam edip ihtiyara soruyor,

  • Niye Yazıcıoğlu zamanında kendine yedek bir eş bulmadın ?

    Buyur buradan yak !...

            Merhumun böyle işlerle uğraştığını vali bey acaba kimden duymuş ki, bunu söyleyebiliyor !

      Bir çok olumlu icraatıyla halkın gönlünde taht kurup efsane olmuş merhum Recep Yazıcıoğlu"nun bu şekilde, hem de halefi  sayılacak bir meslektaşı tarafından anılması ne acı bir şey !