İstanbul, çocukluk ve gençlik yıllarımızda, ancak yerli filmlerde gördüğümüz rüya bir şehirdi. O yıllarda, İstanbul"a vapurla seyahat edilirdi. Vapur Ordu"ya pazartesi ve Perşembe günleri olmak üzere haftada iki gün, geliş için uğrar; üç ve dört günlük gazeteleri, gazete bayi merhum Halil Balcı"nın dükkanına bırakırdı. Daha sonra, bölge baskıları günlük gelmeye başlayınca rahmetli Balcı, dükkanının önündeki tezgahında, gasteler böğünkü diye gırgır geçerek neşeli bir şekilde satmaya başlamıştı.
İstanbul"a gidip bir süre kaldıktan sonra Ordu"ya dönenlerin konuşma aksanlarının düzeldiğine şahit olurduk. Yaşıtlarımızdan bazıları, vapurla kaçak olarak İstanbul"a gidip gelirler; yalan doğru, orada gördükleri meşhur futbolcularla film yıldızlarını övünerek anlatırlardı.
Bana İstanbul"u görmekse, 1964 yılının Temmuz ayında nasip oldu. Bugün o zamanki duygularımı nostaljik olarak sizlerle paylaşmak istedim.
Ben bir taşralıyım, hamurum Anadolu !
Çocukken filmlerde görürdüm İstanbul"u
Muhteşemdi mekanları,
Ne güzeldi kadınları,
Türlü türlü insanları
Konuşurken çok kibardı,
Bize göre aksanları...
Filmlerdeki esas oğlana,
Bizde uşak derlerdi.
Onlar yakışıklı ve mert olurlar,
İyi insanları korurlar;
Kötüleri döverlerdi
Aşık oldukları güzel kızları ise
Ölesiye severlerdi
Sanat Güneşimiz Zeki Müren"de
Şarkılı filmlerde oynardı
O, filmlerde de hep nazik ve kibardı.
Hiç kavga falan etmezdi,
Bırak adam dövmeyi
Karınca incitmezdi.
O zamanın en popüler jönleri :
Ayhan Işık, Eşref Kolçak,
Göksel Arsoy, Fikret Hakan"dılar.
Onlar her filmde birer kahramandılar.
En tanınmış yıldızlarsa :
Gülistan Güzey ,Nevin Aypar;
Belgin Doruk ve Muhterem Nur"du.
Göksel Arsoy"la Belgin Doruk,
Romantik filmlerde iki sevgili olurdu.
Bazen mutlulukla Bazen de hicranla
Aşkları son bulurdu.
Kötü adam rolünü oynarlardı,
Ahmet Tarık Tekçe, Kenan Pars
Ve de Danyal Topatan
Hep iyi adam rollerindeydi ;
Nubar Terziyan"la Salih Tozan.
Kız babaları olurdu çoğu kez
Ya Hulusi Kentmen ya Atıf Kaptan.
Filmlerde bir de şuh ve güzel kadınlar vardı
Onlar, şeytanı bile baştan çıkarırlardı.
Hele Neriman Köksal !.. Ne yuvalar yıkardı
Hepsi sevdirmişti bizlere yerli filmleri
Bir çoğunun hala unutulmuyor isimleri :
Münir Özkul, Avni Dilgiligil,
Reha Yurdakul, Öztürk Serengil,
Kadir Savun, Necdet Tosun,
Sadri Alışık, Turan Seyfioğlu,
Muzaffer Tema, Renan Fosforoğlu,
Turgut Özatay, Orhan Günşiray,
Derken Fatma Girik, Türkan Şoray,
Semih Serezli, Suphi Kaner,Mümtaz Ener
Vahi Öz, Mualla Sürer,
Ahmet Mekin daha kimler kimler
Zamanla çoğu göçüp gitti ,
Bu alemden birer birer !
Hepsi de bir değerdi
Ölenlere olsun rahmet,
Kalanlara selamet
Hep derdim kendi kendime,
Sen ey ! Rüyalarımı süsleyen İstanbul !..
Geleceğim sana bir gün
Yollarıma bakıp gözle
Yarin gibi beni her gün !
Rahmetli babam, ara sıra
İstanbul"a mal satmaya giderdi
Sattığı malın parasını sazlarda yiyip içer,
İki kutu Hacı Bekir lokumuyla
Memlekete dönerdi.
Sazda "Ordunun Dereleri"ni söyleyen
Şarkıçı kadının alnına bir "dana para"sını
Yapıştırdığını söylerlerdi,
Ordu"ya döndüğünde,
İstanbul"u büyüklüğünü anlatırken
Bizle matrak geçerdi
İstanbul o kadar koca bir şehir ki,
Neredeyse habu bizim
Ordu kadar varmış derdi
Bir gün, bindiği taksi dolmuş
Mecidiyeköye giderken
Ön koltukda oturuyormuş
Dolmuş tam Taksimden geçerken;
Kaldırımda bekleyen bir bayan,
El kaldırınca durmuş
Bayan ön pencereye eğilip
Osmanbey mi ? Demiş.
Adı Osman"dı ya rahmetlinin ne bilsin ?
Beni bir yerden tanıyordur zannetmiş.
- Evet hanımefendi, deyince
Bayan tam biniyormuş ki,
Şoför müdahale etmiş :
-Hayır Hanımefendi !
Mecidiyeköy, demiş
Dedim ya, hep düşlerdim
İstanbul"a gitmeyi
Şairin dediği gibi İstanbul"u,
Yedi tepeden seyretmeyi.
Ve bir gün karar verdim,
Gitmek için İstanbul"a.
Trabzon vapuruna atlayıp,
Denizden çıktım yola
Hacı Kazımın hanı gibiydi
Üçüncü mevkideki yerim,
Olsun, İstanbul"u göreceğim ya
Daha başka ne isterim ?..
Samsun"da, Sinop"da verip de mola
İki günün sonunda, varmıştık İstanbul"a
Vapur girdi boğazdan
Bir ırmağa sapar gibi (!)
Sıralanmış yalılardan
El sallıyordu kadınlar,
Bize nispet yapar gibi !
Sarıyer , Moda, Bebek, Arnavutköy, Ortaköy
Karşı tarafta ise Çamlıca, Çengelköy,
Beykoz, Beylerbeyi, Üsküdar
Her semtinde sanırsın ki, cennetten bir şube var.
Kızlarıysa güzeldi, en az İstanbul kadar !..
Birisine yanaşıp, konuşmak için
Desem dedim, merhaba !
Taşralı olduğumu anlar mıydı
Konuşmamdan acaba ?
Gezdim gezebildiğim kadar
Ben her gün İstanbul"u
Cürümüm kadar yaşadım
İstanbul"u dolu dolu
Muhteşem konaklarını ,
Tarihi saraylarını
Gezip dolaştım sıra ile
Kimini bedava, kimini para ile
Hınça hınç dolu
Belediye otobüslerine bindim.
Bazen şaşırıp da yanlış durakta indim.
Tramvayı, troleybüsü ilk defa gördüm
İstanbul"u, yüreğimde bir oya gibi ördüm !..
Beyoğlunda kokoreç, Sirkecide köfte piyaz,
Eminönünde ekmek arası balık yedim
Galata tünelinden Karaköye geçtim.
Kumkapıda kafayı çekip ;
Vefada boza içtim !
Ahh ! Zengin olsam da
İstanbul"da kalsam, dedim.
Bu şehr-i İstanbul ki, ne doyulmaz bir diyardı !
Her yerinde her devirden eşsiz bir miras vardı.
Ancak, koskoca İstanbul"du bu
Gezmeyle ,görmeyle bitmeyecek kadardı.
Paydos zili çalmıştı , biraz olsa da erken
Bir sevgiliden ayrılır gibiydim,
Vapuruma binerken
Gidiyorum İstanbul, sen kendine iyi bak !..
Sevdalınım gam yemem ! Yüreğimi yine yak !..
Buruk bir sevinçle dönmüştüm
Babamın ocağına
Çağırmadın İstanbul beni bir daha,
Temelli kucağını !
Ah İstanbul ! Böyle vefasız
Bilmiyordum ben seni !
Nasıl, hem de nasıl ?..
Yanıltın ya sen beni !
Vefa dediğin sadece,
Bozasıyla meşhur
Bir semtmiş sende.
Geç de olsa öğrendim
Bunu, ben de sayende(!)
Yine de seviyorum,
Seni güzel İstanbul !
Bir gün açarsan kollarını
Beni Ankara "da bul !..