KADINLAR ...

Şair Ali Öztürk

Geçen hafta NTV"de yayınlanan “Haydi Gel Bizimle Ol” adlı sohbet programında Müjde Ar, erkeklerin dört kadınla evlenmesini ele alarak bu konuya madalyonun tersinden baktığımızda neler olabileceğini, çok güzel bir örnekle vurguladı. Müjde Ar bunu vurgularken, keşke sanat camiasındaki bazı sanatçıların, magazin medyasına yansıyan ve topluma kötü örnek olacak yaşam tarzlarına da birazcık değinseydi. Maalesef toplumumuzun, hep erkekten yana olan çarpık değer yargılarına göre, evlilik dışı kadın-erkek ilişkilerinde nedense hep kadınlar lanetleniyor. Erkek, çapkınlık payesi ile bir nevi onurlandırılırken kadın, fahişe damgasını yiyip aşağılanıyor. “ O erkektir” denilerek suç ve günahtan muaf tutuluyor. Erkekler Kahraman-zampara; kadınlarsa rezil ve maskara. Toplumun en küçük ve temel birimi olan aile yapısını sarsacak nitelikteki bu tür ilişkilerde kadınlar suçlanırken, erkeklerin neredeyse bir ödüllendirmedikleri kalıyor. Ne yazık ki, ahlaken tasvip edilmeyecek hatta sapıklık sayılacak durumlarda bile erkeği, "azgın teke" benzetmesiyle biraz olsun masumlaştırırken, kadına "kancık köpek" diyerek bütünüyle aşağılıyoruz. Halen, bazı kesimlerde bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi normal karşılanmaktadır. Dinimizin dört kadınla evlenmeyi meşrulaştırılması bahane edilerek erkeklerin birden fazla kadınla evlenmesinin, medeni kanunla günümüzde artık hiçbir geçerliği kalmamıştır. Esasında dinimiz, tek evliliği tavsiye etmiş;ancak,tarihte savaşların olduğu ve kadınların sosyal ve ekonomik güvenceleri ile evlenecek erkek sayısının da yeterli olmadığı dönemlerde böyle bir uygulamanın olabileceğine de şartlı olarak cevaz vermiştir. Bugün için ise böyle bir uygulama, hovardalığı kitabına uydurmak ve erkek egosunu tatmin etmekten başka bir şey değildir. Nedense dinimizin, insan haklarına saygı, sosyal yardımlaşma, devlettin veya milletin sırtından haksız kazanç sağlamamak ve gıybet yapmama gibi bir çok güzel ahlak kurallarını pek umursamayanlar,artık hiçbir olumlu amaca yönelik ve farz dahi olmayan, sadece erkek egemenliğini pekiştiren dört eş edinebilme kuralını kendileri için bir lütufmuş gibi görmekteler. Kadınlar da aile içinde olsun toplumda olsun elbette ki sorumlulukları vardır. Onlar da bunun bilincinde olmalıdırlar.Onlar ne kadar eğitimli ve ahlaki değerlere bağlı olurlarsa gelecek nesiller de o kadar sağlıklı olacaktır.. Müjde Ar; çok eşlilikle ilgili Ali, Veli benzetmesi yaptı. Ben de çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. Hani meşhur bir şarkı vardır ya… Sözleri aynen şöyle; “Çapkınım hovardayım, her gece bir bardayım” Bu şarkının sözlerine toplumda hiç tepki yok. Herkes coşkuyla söylüyor ve de eşlik ediyor. Ancak bu şarkının sözleri, ya aşağıdaki gibi olsaydı acaba kıyamet kopmaz mıydı ? “ Çapkınım, aşifteyim Her gece bir beyleyim En az üç,dört olmalı Tek kocayı neyleyim ! Ailevi,ekonomik ,eğitim ve ahlaki zaafları istismar edilerek, kötü yola düşürülmüş hayat kadınlarını; toplumun, bu husustaki sorumluluğunu hiçe sayıp en ağır biçimde aşağılaması, maalesef acımazlığın en çarpıcı örneklerinden biridir. İşte bu acımazlığı vurgulayan manzum bir fıkra; ÖLEN YOSMA Kasabanın yosması ilerlemiş yaşında Bir gün etmişti vefat Hoca, tabutunun başında Dedi ki,” Ey Cemaat !... Merhumeyi nasıl bilirdiniz” Lakin kimse bir şey demedi Hoca ayni şeyi tekrar yüksek sesle söyledi Nedense kimse bir şey demiyordu Hoca, son bir defa daha sordu, Nafile, kimseden ses çıkmadı Hoca artık dayanamadı; En sonunda patladı, “Ulan deyyuslar” dediMerhumeyi hiç tanımazmış gibi Susarsınız anlamam ki ne diye ?Sağlığınızda kapısına vardınız daHanginizi çevirdi ki geriye ?!!!