KALAYCI OSMAN

Şair Ali Öztürk

Osmanlılar döneminde, “Kalaycı Osman” namıyla küfürbaz bir adam varmış.En ufak bir haksızlık, patavazsızlık ve densizlik karşısında, dayanamayıp küfrü basarmış.

Onun bu halini birileri, Kadı Efendiye bildirerek şikayette bulunurlar.

Kadı Efendi, hoşgörülü bir insandır. Kalaycı Osman"ı makamına çağırır ve başlar ona nasihat etmeye,

“Bak evladım” der

Küfür etmek hoş bir şey değildir,seninse çok küfür ettiğini söylediler bana, bu doğru mudur ?
- Evet…Doğrudur efendim, öyle densizliklerle karşılaşıyorum ki, küfretmesem rahat etmem mümkün değil !

Deyince, Kadı Efendi Osman"a ,”Gel o zaman seninle anlaşalım” der.

-Şu sırtımdaki kürkü görüyor musun ? Çok değerli bir kürktür bu… Eğer, bundan böyle hiç kimseye küfretmeyeceğine dair bana söz verirsen; bu kürkü hemen sana vereceğim

Kalaycı Osman kürkün cazibesine dayanamamıştır “Tamam Kadı Efendi, size söz veriyorum bundan sonra tövbe kimseye küfür etmeyeceğim” der ; Kadı Efendiden kürkünü alır ve hemen orada sırtına geçirir.

Ne var ki,tam odadan çıkmak için hazırlanırken, dışarıdan birisi kapıyı açar ve kapının eşiğinden,”Kadı Efendi size bir şey danışabilir miyim ?” der

Kadı Efendi, “Tabi evladım danışabilirsin” deyince adam:

Babam öldü; üvey anam bana düşer mi ?
Diye sorduğunda, Kalaycı Osman"ın yine tepesi atar. Derhal sırtından kürkü çıkarıp, “Buyurun Kadı Efendi kürkünüzü” der.

Ben böyle adamları kalaylamadan tövbe duramam !
Vakit gazetesi yazarı 76 yaşındaki Hüseyin Üzmez"in, 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismar suçundan davada tahliyesini sağlayan raporda imzası bulunan Adli Tıp Kurumu doktorlarından birinin, aynı zamanda Adalet Bakanlığı"ndaki çocuk istismarı toplantısında “evlilik yaşının 14"e indirilmesini ve 14 yaşındaki çocukların cinsel istismarın da şikayete bağlı suç haline getirilmesini” savunduğu ortaya çıkmış.

Acaba Kalaycı Osman günümüzde de yaşasaydı kendisine son model binek arabası ile yanında dayalı döşeli lüks bir de daire verilse bile, bu olay karşısında kalaylamadan durabilir miydi ?

*****

Geçen hafta Ordu"da idim “Adem Baba” İşkembecisinin tam karşısındaki, mutfak eşyası satan bir mağazanın camında, “ Kalay İşimiz Devam Ediyor” diye yazılı bir ilan okudum.

Her ne kadar bakır kaplar artık kullanılmıyorsa da, bakır kapta pişen yemekleri, en çok da bakır tavada kızartılan hamsi ve balığı daha lezzetli bulanlar için yazılmış belli ki o ilan…

Ancak, günümüzde öyle tezatlarla haksızlıklarla ve densizliklerle karşılaşıyorsunuz ki “ Küfrün Adını Günah Koymuşlar” deyip çoğumuz kendimizi frenlesek de, Kalaycı Osman gibileri, kalay işine her zamanki gibi devam etmeden duramıyorlar maalesef !

Kişi densizlik edip, hiç düşünmeksizin konuşuyorsa

Kabahati dilde değil

Ele, helalı haram ; kendine haramı hak görüyorsa

Küfretmemek elde değil !

*****

Bu yıl ki,10 Kasım Atatürk"ün aramızdan ayrılışının 70. yıl dönümüydü. Her 10 Kasımda olduğu gibi atamızı yine minnet ve rahmetle andık.

Ancak, bugünlerde gösterime giren Can Dündar"ın “Mustafa” adlı filminde Atatürk, özel yaşamı ile bir insan olarak anlatılıyordu. Film, kamuoyunda ve basında olumlu ve olumsuz tepkilere neden oldu.

Nedense, Atatürk"ün özel yaşantısındaki kendi kişiliğine münhasır bazı zaaflarını, kimileri onun aleyhinde malzeme yapmaya çalışma çabası içindeler.

Atatürk, her türlü yokluklar içinde ”Kurtuluş Savaşına” liderlik yapmış, bugünkü “Türkiye Cumhuriyetinin” temelini atmış, Türk Milletinin muasır medeniyetler seviyesini yakalaması için yapılması gerekeni yaparak gelecek kuşaklara, “Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir” sözleriyle rehberlik etmiş, tüm dünyanın kabul ettiği bir dahidir.

Gerisi teferruattır,kimse boşuna yırtınmasın !

Son günlerde Atatürk"ü ve Cumhuriyeti tiyi almaya çalışan bu gafiller sormak lazım, acaba Atatürk ve onun kurduğu Cumhuriyet olmasaydı bugünkü gibi rahat ve özgürce konuşabilirler miydiniz ? İşte cevabı,

Kurmasa Cumhuriyeti,

Mustafa Kemal Paşa,

Şimdi ancak derdiniz ki

“Padişahım sen çok yaşa !”