Bir toplumda kişiler aralarındaki iletişimde, nezakat kurallarını hiçe sayılırsa, o toplumdaki sorununların çözümü çıkmaza girer.
Atalarımız ne demiş hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır.
Bugün ülkemizin sorunlarının en üst düzeyde tartışıldığı yer, TBMM. Buradaki tartışmalarda, parti temsilcelerin aralarında diyaloğa baktığınızda; neredeyse, bir mahalle kahvesinde bile kınanacak hitap şekillerine rastlıyorsunuz.
Hele birkaç gün önce, Genel Başkanının yanında gizli santrafor gibi görev yapan ve ortalıkta gözükmeyi pek sevmeyen bir Genel Sekreter, durdu durdu
Beyinsel (!) bir sözle bir kafa golü atta ki, bence o golü; kendi kalesine atmış gibi oldu.
Tabi, karşı taraf da ayni uslupla cevap verdi.
Halk tarafından seçilerek meclise gönderilmiş olan vekillerimiz aralarındaki diyalogla halka örnek olmalıdırlar.
İmam yellenirse, cemaat bilmem ne yapar hesabı vekillerimiz böyle yaparsa; karşıt görüşlü gençlerin, birbirleriyle uygar olmayan kavga ve atışmalarında, onları nasıl ikna edebiliriz ?
Bir de bazı gazeteler, çıkan haber ve köşe yazıları hakkında okuyucularından yorum istiyorlar.
Bunu isterken de güya küfür ve hakaret içeren yorumlar yayınlanmaz diye uyarıda bulunuyorlar. Ama nerede ?
Yorumlara ayrılan internet bölümü umumi hela duvarı gibi sanki
Ya da laf olsun çuval dolsun misali
Önceki gün, Kültür ve Turizm Bakanı hemşehrimiz Sayın Ertuğrul Günay, Yalova"da bir helikopter kazası atlatmış. Bu haberle ilgili yorumları okuyunca insan, insanlığından utanıyor.
Biri bakanın, bu kazayı atlatmasından hiç memnun olmadığını ima etmiş. Atlatmasa her halde, kıçına kına yakacaktı.
Biri de, köyünde hiç eşeğe binmeyenler helikoptere binerse böyle olur diyor.
Sanki deyyusun, kendi sülalesi hep helikopterle seyahat ediyormuş gibi
Eşeklik parayla değil ya !
Her kim ne derse desin kötü söz sahibinindir.
Bir toplumda kimsenin, kimseye kalmımışsa saygısı
O toplumda başlar, yavaş yavaş yarınlarının kaygısı