ÖZELEŞTİRİ
Kişiler ne kadar özeleştiri yapmayı becerirlerse, doğrulara o kadar daha yakın olurlar.
CHP Ordu İl Başkanı sayın Kenan Çebi, kişiliğine son derecede saygı duyduğum dost ve dürüst bir siyasetçidir.
Gerek kendileri, gerekse CHP"de uzun yıllar il üst yönetiminde görev yapmış olan merhum ağabeyi Hasan Çebi (Dursunoğlu) ile halen hayatta olan Çetin ağabey, siyasi yaşamlarında en ufak şaibesi olmayan saygıdeğer insanlardır.
Şimdi haddim olmayarak;( merakımı bağışlasınlar )kendilerine birkaç soru yöneltmek istiyorum:
CHP"nin adına rağmen yıllardır, halktan uzaklaşmasıyla ilgili bir özeleştiri yapmak gereğini acaba hiç duyuyorlar mı?
Demokrasi havariliğini kimseye bırakmayan partisinin, parti içi demokrasi anlayışına nasıl bakıyorlar?
CHP"de her kurultay sonrasında partiden kopan ve ihraç edilen politikacılara, layık görülen bu uygulamaları,demokrasi anlayışıyla sindirebiliyorlar mı ?
Geçen yıl fındık üretecisinin hakları için, sayın Başbakanın karşına dikilen ve yaptığı eylemlerle gazetelere manşet olan, eski CHP milletvekili Sayın Dr. Sami Tandoğan"ın kurultay delegesi dahi seçilememesini vefa duygusu ile bağdaştırabiliyorlar mı ?
Acabaparti olarak ;laiklik ilkesi ile halkın manevi inançları arasındaki kırmızı çizgiyi, net olarak belirleyebilmişler mi ?
Bunu derken aşağıdaki hatırlatmayı da yapmak istiyorum:
Geçen dönem CHP den milletvekili olan ve sonra istifa eden, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk,CHP de "Allah" sözünü bile laikliğe aykırı bulanlar var diyor. Siz, halkın manevi inançlarına saygılı olup bir takım hurafelerin etkisinden kurtarmazsanız bu boşluğu ,bir takım din bezirganları doldururlar. Laikliği bahane ederek halkın "Allah" demesini yadırgarsanız,seçim zamanı halka gittiğinizde, halkın da size "yallah" demesini yadırgamamalısınız.
Sayın Çebi, son yazısındaki; sayın Ertuğrul Günay hakkındaki, 'sayın eşine ve kızlarına ne marka çarşaf giydireceği merakınızı' ise bir hayli abartılı bulmaktayım.Zannedersem ironi yapmayı düşünmüştürsünüz.
Ayrıca; sayın Baykal"ın halkın seçtiği meclis tarafından anayasada değişiklik yapılmasına karşı çıkıp, bunun ancak Kurucu Meclis tarafından yapılabileceği görüşüne katılmasınızı da demokrasi anlayışımla bağdaştıramadım.Ancak, sizin gibi uzun yılların deneyimli bir hukukçusu olmadığımdan bu konuda fazla iddialı değilim. Yanılmış da olabilirim.
Özeleştiri derken, Turizm ve Kültür Bakanı sayın Ertuğrul Günay hakkında da bazı hususlara değinmek istiyorum.
Eski partisi CHP yi halka yakın olmamakla itham eden sayın Günay,şimdi bakanlık koltuğunda "sırça köşkte" gibi oturmakla acaba halka ne kadar yakın oluyorlar ?
İşlerinin yoğunluğu öne sürmesini, bir mazaret olarak kabul etmek bilmem mümkün mü? Çünkü bildiğim kadarıyla, bir çok kamu kuruluşunun Halkla İlişkiler diye bir birimi bulunmaktadır.
Malum olduğu üzere, ülkemizde "Hemşerilik Dayanışması" denilen sosyal bir etkinlik vardır. Bu etkinlik, imtiyaz ve ayrıcalık gözetilmeden yapıldığı takdirde olumlu bir dayanışmadır. Her yerde 'halkçılığı' savunan sayın Günay, acaba kaç hemşerisinin, özel bir imtiyaz ve ayrıcalık tanımadan da olsa " yarasına merhem" olmak için sorununu dinleme zahmetine katlanmıştır ?
Halkçıyım demek, "halk adamı"olmak için yeterli değildir. Ben,' halk adamı' denildiğinde hep, eski Ordu Milletvekillerinden merhum Hamdi Mağden ile Dr. Bilal Taranoğlu hatırlarım. Nur içinde yatsınlar !
Diyeceğim halka selamı vesikayla verenlere, günü geldiğinde halk da notunu karneyle verir.